Harun Yahya

Giriş



Bugün birçok toplumda, Kuran, asıl amacından çok farklı değerlendirilmektedir. Sorulduğunda "ben Müslümanım" diyen insanların nüfusun çoğnuluğunu oluşturduğu ülkelerde ve hatta İslam dünyasının genelinde, Kuran'ın içinde nelerin yazdığını bilen insan sayısı oldukça azdır.

Kuran, genellikle evlerin duvarlarında süslü bir muhafaza içinde asılı durur. Ve yine genellikle, yaşlılar tarafından okunur. Okuyan kişileri "kazadan-beladan" koruyacağı umulur. Bu batıl inanca göre, belalara karşı bir nevi muska olarak görülür.

Oysa, Kuran ayetlerinde Allah, Kuran'ın gönderiliş amacının tüm bu sayılanlardan çok farklı olduğunu bize bildirir. Örneğin İbrahim Suresi'nin 52. ayetinde; "İşte bu (Kuran) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O'nun yalnızca bir tek ilah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurmadır" şeklinde Allah buyurmaktadır. Buna benzer pek çok ayette, Kuran'ın indirilişinin önemli bir amacının, insanları düşünmeye davet etmek olduğu vurgulanır.




Manzara



O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiç bir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.(Mülk Suresi, 3-4)





Kuran'da, insanlar, toplumun verdiği inanç ve değerleri körü körüne kabul etmekten vazgeçmeye ve düşünmeye davet edilir; tüm önyargıları, tabuları, insan zihnine uygulanan baskıları bir kenara bırakıp özgürce düşünmeye...

İnsan, nasıl var olduğunu, yaşamının amacının ne olduğunu, neden öldüğünü ve ölümünden sonra kendisini nelerin beklediğini düşünmelidir. Kendinin ve içinde yaşadığı evrenin nasıl var olduğunu ve var olmaya devam ettiğini sorgulamalıdır. Bunu yaparken de, kendini tüm baskı ve önyargılardan kurtarmalıdır.

Böylece, vicdanını tüm toplumsal, ideolojik ve psikolojik baskılardan kurtararak düşünen insan, hem kendisinin hem de evrenin üstün bir güç tarafından var edilmiş olduğunu rahatlıkla kavrayacaktır. Yalnızca kendi bedenini ya da doğadaki herhangi bir şeyi incelediğinde, büyük bir uyum, plan ve akıl bulacaktır.

İşte bu aşamada insanın rehberi yine Kuran'dır. Kuran'da insana, neler üzerinde düşünmesi, neleri incelemesi gerektiği bildirilir. Allah'ın varlığına inanan bir kişi, Kuran'da verilen düşünce yöntemleri sayesinde, Allah'ın yaratmasındaki mükemmelliği, sonsuz akıl, bilgi ve gücü daha iyi anlayacaktır. Allah'ın varlığına inanan bir insan, Kuran'da verilen yöntemle düşünmeye başlayınca, tüm evrenin O'nun güç ve sanatının bir göstergesi olduğunu fark eder. Çünkü "tabiat bir sanattır; sanatçı olamaz" ve her sanat eseri, o eseri yapanın üstün yeteneğini sergilemek ve vermek istediği mesajları aktarmak için vardır.

Kuran'la tüm insanlar, Allah'ın varlığına, birliğine ve sıfatlarına açıkça şahitlik eden pek çok olay ve canlı üzerinde inceden inceye düşünmeye davet edilir. Ve Kuran'da bütün bu şahitlik eden varlıklara, "ispatlı delil, kesin bilgi ve gerçek ifade eden" anlamına gelen "ayet" ismi verilir. Dolayısıyla, Allah'ın ayetleri, evrenin her köşesinde Allah'ın varlığını ve vasıflarını gösterip-bildiren tüm varlıkları kapsar. Bakmasını bilen bir göz ise, aslında bütün varlık aleminin yalnızca Allah'ın ayetlerinden oluştuğunu görecektir.

İşte insanın görevi budur, Allah'ın ayetlerini görmek... Böylece, kendisini ve tüm diğer varlıkları yaratan Rabbimizi tanıyacak, O'na yakınlaşacak, varlığının ve hayatının anlamını çözecek ve kurtuluşa ulaşacaktır.

Kuşkusuz İnsanın aldığı nefesten, toplumsal ve politik gelişmelere, evrendeki büyük uyumdan, tüm varlıkların yapıtaşı olan atoma kadar herşey Allah'ın birer ayetidir ve O'nun koyduğu kurallarla, O'nun kontrolü ve bilgisi dahilinde işler. Bu nedenle Allah'ın ayetlerini bilip-tanımak, her insanın kendi başına girişeceği bir çabadır. Herkes, kendi aklı ve vicdanı oranında Allah'ın ayetlerini bilip-tanıyacaktır.

Elbette her konuda olduğu gibi, bu noktada da insanın yol göstericisi Kuran'dır. İnsan, tüm evrenin Allah'ın yarattığı şeylerin bir bütünü olduğunu kavrayacak düşünce yapısına kavuşmak için, Kuran'da özellikle dikkat çekilen belirli konuları inceleyebilir.

İşte bu kitap, Allah'ın Kuran'da dikkat çektiği ve üzerinde düşünülmesi istediği bazı konuları gündeme getirmek için yazılmıştır. Allah, doğadaki ayetlerin önemini, Kuran'ın Nahl Suresi'nde şöyle haber vermektedir:

Sizin için gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır.

Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır. Yerde sizin için üretip-türettiği çeşitli renklerdekileri de. Şüphesiz bunda, öğüt alıp düşünen bir topluluk için ayetler vardır. Denizi de sizin emrinize veren O'dur, ondan taze et yemektesiniz ve giyiminizde ondan süs eşyaları çıkarmaktasınız. Gemilerin onda (suları) yara yara akıp gittiğini görüyorsun. (Bütün bunlar) O'nun fazlından aramanız ve şükretmeniz içindir. Sizi sarsıntıya uğratır diye yerde sarsılmaz dağlar bıraktı, ırmaklar ve yollar da. Umulur ki doğru yolu bulursunuz. Ve işaretler de; onlar yıldız(lar)la da doğru yolu bulabilirler. Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? (Nahl Suresi, 10-17)

Kuran'da ayrıca akıl sahiplerini Allah, diğer insanların hiç düşünmediği -ya da "evrim", "tesadüf", "doğa mucizesi" gibi "kuru isimler"le sözde açıklamalarla geçiştirmeye çalıştıkları- konular üzerinde düşünmeye davet eder:

Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) 'Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru'. (Al-i İmran Suresi, 190-191)

Bu ayetlerde de görüldüğü gibi akıl sahiplerinin sorumluluğu, Allah'ın ayetlerini görmek ve gördükleri bu mükemmelliklerden yola çıkarak Allah'ın sonsuz bilgi, güç ve sanatını kavramaya çalışmaktır.

Çünkü Allah'ın ilmi sonsuz, yaratışı kusursuzdur...

Ve düşünen insanlar için, çevrelerindeki herşey bu yaratışın birer delilidir...




Manzara




 

Kitap bölümleri

Masaüstü Görünümü