Harun Yahya

Mehdiyet Yüce Allah’ın Himayesi Altındadır


Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuruna ilişkin çok sayıda kesin alamet gerçekleştiği halde bazı alimler ısrarla, çeşitli yorum ve tevillerle Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhurunu engellemeye çalışmaktadırlar. Hatta bir kısmı “Mehdi konusunu açmanın, ondan bahsetmenin dahi fitne olacağını” söyleyecek kadar ileri gitmekte, bazıları ise “Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelmeyeceğini” veya 300 sene sonra geleceğini ya da şahsı manevi olacağını iddia etmekte, bu şekilde Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhurunu engelleyeceğini zannetmektedirler. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de hadislerinde bu değerli zatın zuhurunu engellemek için ona çeşitli tuzaklar kurulacağını, öldürmeye yelteneğni bildirmiştir. Ancak tüm bu çabalara rağmen Hz. Mehdi (a.s)’ın zuhuru ve faaliyetleri engellenemeyecektir çünkü Mehdiyet Yüce Allah’ın koruması altındadır.

www.risaleinurdamehdiyet.beyazsiteler.com

Hz. Mehdi (a.s.) Allah’ın ahir zamanda fitneleri ortadan kaldırıp, İslam ahlakını hakim kılması için şereflendirdiği son derece akıllı, basiret sahibi mübarek bir insandır. Onun tüm bu seçkin özellikleri faaliyetlerine başladığı andan itibaren çevresi tarafından da anlaşılacaktır. Çünkü Hz. Mehdi (a.s.) herkesi samimi olarak Allah’a iman etmeye davet edecek ve çağımızın en büyük putları olan Darwinizm ve yobazlığa karşı fikri mücadele verecektir. İnsanlar bu değerli zatın Yüce Allah’ın emriyle başlattığı fikri mücadeleye ve üstün ahlakına şahit olmalarına rağmen Hz. Mehdi (a.s.) insanlara tebliğ ettiği gerçeklerden dolayı deccalin taraftarları tarafından türlü eziyetlere, iftiralara maruz kalacak, alaycı tavırlarla karşılaşacaktır. Din ahlakını tebliğ ederken, bir yandan iman ederek kendisine tabi olanları eğitecek, diğer yandan da iman etmeyenlerle ve münafıklarla son derece çetin bir ilmi mücadele yürütecektir. Ancak Allah Hz. Mehdi (a.s.)’a bu büyük mücadelesi sırasında hem fiziksel hem de ma-nevi anlamda büyük bir güç ve heybet vererek onu her şartta rahmetiyle koruyacaktır. Kuşkusuz bu, Rabbimiz’in bir vaadi ve en önemli mucizelerinden biridir. Hz. Mehdi (a.s.) tıpkı kendisinden önce din ahlakını tebliğ eden peygamberler gibi aleyhine kurulan onca tuzağa ve hileye rağmen hiçbir zarar görmeden fikri mücadelesine devam edecektir. Nitekim Rabbimiz’in Peygamberimiz (s.a.v.)’e “kendisini insanlardan koruyacağını” vaat ettiği bir Kuran ayeti işari manada Hz. Mehdi (a.s.)’a da bakmaktadır:

“... Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, Allah, kafir olan bir topluluğu hidayete erdirmez.” (Maide Suresi, 67)

Mucize niteliğindeki bu gerçek, Kuran’da bildirildiği gibi, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerde de yer almaktadır. Rabbimiz’in Hz. Mehdi (a.s.) ve Mehdiyet üzerindeki himayesi hadisler doğrultusunda şöyledir:

 Allah Hz. Mehdi (a.s.)’a Kurulan Tüm Tuzakları Bozacaktır




Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hz. Mehdi (a.s.)’ın hakka ve doğruya olan davetinin, haksızlık ve zulümden menfaat sağlayan, makam ve mevkilerini kaybetmekten korkan birtakım kimselerin, Hz. Mehdi (a.s.) ve beraberindeki müminler aleyhine çeşitli tuzaklar kurmalarına neden olacağını bildirmiştir:

“Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt’tendir... Biz öyle bir ev halkıyız ki Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beyt’im (soyum) muhakkak benden sonra BELA, KAÇIRILMA VE SÜRGÜNE UĞRAYACAKTIR. Benden sonra EHL-İ BEYT’İM (EZİYET, SIKINTI) KARŞILAŞACAKLAR VE DARBA MARUZ KALACAKLARDIR.” (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14)

Hz. Mehdi (a.s.)’ı hak davasından vazgeçirmek için pek çok tuzak kuran müşriklerin ileri gelenlerinin, bu amaçlarına ulaşamayınca onu sürgün etmek, tutuklamak en sonunda da öldürmek üzere hain planlar kurmaya başlayacakları Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerinde şöyle aktarılmaktadır:

 Hz. Mehdi (a.s.)’a Çeşitli Suikastler Düzenlenmesi ve Bu Kutlu Şahsı Öldürülmekle Tehdit Etmeleri




Ebu Said El-Hudri’nin (r.a.) rivayetinde, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

DECCAL ÇIKINCA, ONA KARŞI MÜMİNLERDEN BİR ADAM (MEHDİ) YÖNELİR. DERKEN O MÜMİN KİMSEYE BİRÇOK SİLAHLILAR, DECCALİN MERKEZLERDE GÖZETLEME YAPAN SİLAHLILARI KARŞI ÇIKARLAR. (Sahih-i Müslim, 11/393)

www.kutsalkitaplardamehdi.beyazsiteler.com

 Hz. Mehdi (a.s.)’ı İzlemek, Gözetlemek ve Baskı Altına Almak İstemeleri




“Nechül Belağa’dan: İnananların Efendisi (s.a.v.) dedi ki: “O (Hz. Mehdi (a.s.)) insanlardan saklanırken, İZ SÜRÜCÜLER ARASALAR BİLE ONUN AYAK İZLERİNİ GÖRMEZLER...” (Kitab-ül Gaybet, [Bihar-ul Envar, c. 51], Ansariyan Yayıncılık, Derleyen: Muhammed Bakır el-Meclisi, İran-Kum, 2003, s. 86)

 Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hayatının Çeşitli Dönemlerinde Haksız Yere Hapsedilmesi




“AL-İ MUHAMMED’İN KAİM’İNİN (HZ. MEHDİ (A.S.)’IN) İKİ GAYBETİ (HAPİS DÖNEMİ) VARDIR. Birisi diğerinden daha uzundur...” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 199)

Bu kişiler, hadislerde belirtilen çeşitli tuzakları doğrultusunda kendilerince Hz. Mehdi (a.s.)’ı dininden vazgeçirmek isteyecekler hatta onu öldürmeye çalışacaklardır. Ancak bu konuda başarısız olacaklardır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde Hz. Mehdi (a.s.)’ı Hz. İbrahim (a.s.)’a benzeterek manevi bir ateşe atılacağını, ancak bu değerli zatın kötülüklerden Allah’ın yardımıyla emin bir şekilde güvenliğe çıkacağını şöyle bildirmiştir:

Peygamber İbrahim (a.s.) gibi İmam Mehdi (a.s.) da ALEVLENEN ATEŞTEN GÜVENLİ VE EMİN OLARAK çıkacaktır. (Mikyaal al-Makaarem, Cilt 1, s. 181)

İman etmeyenlerin ve müşriklerin kurdukları bu planları Rabbimiz Kuran ayetlerinde bildirmiş ve tarih boyunca elçilere benzer tuzaklar kurulduğunu ancak tüm bu tuzakların bozulacağını haber vermiştir. Yüce Allah bir ayette düzen kurucuların en hayırlısının Zatı olduğunu şöyle bildirmiştir:

“Hani o inkar edenler, seni tutuklamak ya da öldürmek veya sürgün etmek amacıyla, tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır.” (Enfal Suresi, 30)

 Allah Deccal’in Emrine Girmiş Çok Sayıda Din Aliminin Manevi Baskısına Karşı Hz. Mehdi (a.s.)’ı Koruyacaktır




GELECEĞİ VAAD EDİLEN MEHDİ (A.S.) DİNİN TERVİCİNİ (değerini artırmayı), SÜNNETİN İHYASINI (yeniden canlandırmasını) MURAD ETTİĞİ (istediği) ZAMAN; BİD’AT EHL-İ İLE AMELİ ADET EDİNEN, HASENE ZANNI İLE DİNİ KARIŞTIRAN (dinin aslında, özünde olmayan şeyleri, dinin emri olduğunu zanneden bazı insanlar) HAYRETLE ŞÖYLE DİYECEKTİR: Bu kimse (yani Mehdi) dinimizi kaldırmak ve şeriatımızı izale (mahvetmek) istiyor. (Mektubat-i Rabbani, 1/535 )

Yukarıdaki hadis-i şerifte bildirildiği gibi Hz. Mehdi (a.s.)’a birçok yobaz karşı çıkacaktır. Onlar, Hz. Mehdi (a.s.)’ın dini bidatlardan kurtarıp, aslına döndürme çabasından hoşnut kalmayacaktır, hatta “bu adam dinimizi mahvetmek istiyor” diyecek kadar ileri gideceklerdir.  Hadislerde Allah’a, Kuran-ı Kerim’e ve Peygamberimiz (s.a.v.)’e düşmanlık besleyen bu nedenle de Hz. Mehdi (a.s.)’a karşı yoğun mücadele veren deccalin emrine girmiş çok sayıda din alimi olacağı şöyle bildirilmiştir:

“ÜMMETİMDEN BAŞI SARIKLI YETMİŞ BİN ALİM KİŞİ, DECCALE TABİ OLACAKLAR.” (İmam Ahmed Bin Hanbel, Müsned, sf. 796)

Hz. Mehdi (a.s.) dini Peygamberimiz (s.a.v.)’in uyguladığı gibi aynen tatbik edecektir. Yani onun rehberi Allah’ın yüce kitabı Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünneti olacaktır. Peygamberimiz (s.a.v.)’in uygulamaları, sözleri, açıklamaları ve tavsiyeleri Hz. Mehdi (a.s.)’ın fikri mücadelesinde çok önemli bir yer tutacaktır. Bunun yanı sıra Hz. Mehdi (a.s.), Müslümanlar arasında sadece Allah’ın yüce kitabı Kur’an-ı Kerim ile hüküm ve amel edecektir. Müslümanlar arasında mezhep ayrılıklarını giderecek, din ahlakının aslında olmayan, sonradan ilave edilmiş birçok inanış ve ibadet şekillerini ortadan kaldıracaktır. Bid’at ehli şimdiye kadar hiç karşılaşmadıkları bu durum karşısında çok şaşıracaklar, hatta bir kısım Hz. Mehdi (a.s.)’ın dinlerini kaldırmaya çalıştığını zannedeceklerdir. Ancak Hz. Mehdi (a.s.), Allah’a gönülden teslim olmuştur ve kaderine tam bir tevekkül içindedir. Rabbimiz de, Hz. Mehdi (a.s.)’ı güzel ahlakına ve tevekkülüne karşılık yardımıyla desteklemiş, onun bedenine sağlık, güç, kalbine de huzur ve güven duygusu vermiştir.

Hz. Mehdi (a.s.)’a Yüce Allah’ın kendisine bahşettiği bu üstün korunma özelliği ile derin bir ilme sahip olacak, Kuran ayetlerini ve hadisleri çok iyi anlayıp açıklayacak, Yüce Allah’ın korumasıyla Kuran’da bildirilen gerçek din ahlakının yaşanmasını engelleyen tüm çarpıklıklara son verecek, dinin aslında olmayan, sonradan ilave edilmiş birçok hurafe, inanış ve ibadet şekillerini İslam’dan temizleyecektir:

“... HZ. MEHDİ (A.S.), DİNİ MESELELERDE ZAMANINDAKİ MÜÇTEHİTLERİNİN EN FAZİLETLİSİ VE EN MÜKEMMELİDİR. BU DA ONUN BÜYÜKLÜĞÜNÜ, MERTEBESİNİN YÜKSEKLİĞİNİ, MAKAMININ YÜCELİĞİNİ GÖSTERİR.” (Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi, “Risaletül Meşreb elverdi fi mezhebil Mehdi)

www.mehdiyetinsirlari.com

 Yüce Rabbimiz, Hz. Adem (a.s.)’dan ve Dünyanın Yaratılışından Bu Yana, Tüm Dünyayı Mehdiyet İçin Hazırlamıştır




“Andolsun, Biz Zikir’den sonra Zebur’da da: “Şüphesiz Arz’a salih kullarım varisçi olacaktır” diye yazdık.” (Enbiya Suresi, 105) ayetinde bildirildiği gibi dünyanın var oluşundan, Hz. Adem (a.s.)’ın yaratılışından bu yana Allah tüm yeryüzünü ve tarihte yaşanan tüm olayları Mehdiyet için hazırlamıştır. Hz. İsa (a.s.) zamanında İncil, Hz. Musa (a.s.) döneminde ise Tevrat ile, Hz. Davud (a.s.) zamanında da Zebur ile tüm insanlar Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişiyle müjdelenmişlerdir.

Allah, Hz. Mehdi (a.s.) ile tüm yeryüzüne İslam ahlakını hakim kılmak için, Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişinden önce dünyaya dinsizliği hakim etmiştir. 20. yüzyılda yaşanan tüm savaşlar; I. ve II. Dünya Savaşları, yeryüzünde hüküm süren terör ve anarşi olayları, Müslümanların yaşadığı birçok bölgede hüküm süren baskılar, zorluk, sıkıntı ve acılar, açlık, sefalet ve kargaşalar, hep Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişi öncesinde özel olarak yaratılmış olaylardır. Allah, Peygamberimiz (s.a.v.)‘in hadisleriyle Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkışını insanlara haber veren yüzlerce olayın gerçekleşeceğini bildirmiş ve bu alametlerin çok büyük bir bölümü de yine bu dönemde sırf Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkışı için özel olarak gerçekleştirilmiştir. Rabbimiz, Kendi Katına yükselttiği Hz. İsa (a.s.)’ı, yüzyıllar sonra böyle şerefli bir olay için tekrar yeryüzüne indireceğini bildirmiştir. Tüm bunlar dünyanın seyrini değiştiren, dönüm noktası olarak ifade edilen çok büyük ve tarihi olaylardır.

Allah’ın, tüm bu tarihi gelişmeleri, sırf Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişinin hazırlık safhaları olarak yaratmış olması, kuşkusuz ki Mehdiyet konusunun önemini ortaya koymaktadır. Buna rağmen Mehdiyet’i ve Hz. Mehdi (a.s.)’ı (Hz. Mehdi (a.s.)’ı tenzih ederiz) önemsizmiş gibi göstermek ve sürekli gündeme getirilmesine gerek olmadığını düşünmek son derece hatalı bir bakış açısıdır.   Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde, “dünyanın tek bir günlük ömrü dahi kalmış olsa, Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişi için bu vaktin uzatılacağını” bildirmiştir. Sadece bu hadis dahi, Mehdiyet’in ne kadar önemli olduğunu Müslümanların kavraması açısından son derece açıklayıcıdır:

“Abdullah (r.a) dan rivayet edilmiştir: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: Ehl-i Beyt’imden ismi ismime mutabık olan bir kişi (Hz. Mehdi (a.s.)) başa geçecektir... DÜNYANIN ANCAK BİR GÜNLÜK ÖMRÜ KALMIŞ OLSA, ONUN (HZ. MEHDİ (A.S.)’IN) BAŞA GEÇMESİ İÇİN CENAB-I ALLAH O GÜNÜ BEHEMEHAL UZATIR.” (Sünen-i Tirmizi 4/92)

Mehdiyet Allah’ın Yarattığı Kaderdir, Kader Mutlaka Gerçekleşecektir




Allah’ın Kuran ayetlerindeki vaatleri ve Peygamberimiz (s.a.v.)‘in hadislerinde verilen bilgiler Mehdiyet konusunun önemini açıkça ortaya koymaktadır. Kuran’da, tarih boyunca yaşanmış olan her devirde deccallerin ve Mehdilerin mücadelesinin var olduğu bildirilmektedir. Ve bu iki fikrin; yani inananlarla inanmayanların, hak ile batılın mücadelesi kıyamete kadar da sürecektir.

Örneğin Hz. İbrahim (a.s.), yaşadığı dönemin Mehdisi, Nemrud da o dönemin deccali olmuştur. Hz. Musa (a.s.) da kendi döneminin Mehdisi ve Firavun da o zamanın deccali olmuştur. Tarihin her aşamasında, deccallerin ve Mehdilerin göğüs göğüse çok güçlü bir mücadelesi vardır.

Peygamberimiz (s.a.v.), ahir zamanda çıkacak olan deccalin, bu güne kadar gelmiş geçmiş en azılı, en etkili ve en güçlü deccal hareketi olacağını bildirmiştir. İşte buna karşılık Allah, ahir zaman Mehdisi’ni de çok önemli kılmış, Hz. Mehdi (a.s.)’ın deccal ile olan mücadelesini ve bunun sonucundaki galibiyetini de çok büyük bir olay olarak yaratmıştır.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri risalelerinde, ahir zaman Mehdisi’nin çıkacağı içerisinde bulunduğumuz bu zamanı, “ahir zamanın EN BÜYÜK FESADI dönemi” (Mektubat, s.411-412) sözleriyle tanımlamıştır. Gerçekten de içerisinde bulunduğumuz bu dönemde, dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük fesadı yaşanmaktadır. Hz. Adem (a.s.)’dan bu yana, bu devre kadar bu derece büyük bir fesat ne Nemrud ne Firavun ne de Hülagü devrinde hiç olmamıştır. Bu kadar büyük bir fesat ilk defa yaşanmaktadır. Ahir zaman deccali artık çıkmıştır. Deccal dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük fesadıdır. Öyle ki tarih boyunca bütün peygamberler, ahir zaman deccalinin şerrinden Allah’a sığınmışlardır. Halihazırda tarih boyunca yaşamış olan tüm Firavunların, Nemrudların ve deccallerin toplamından daha şiddetli bir inkarcılık sistemi dünyaya hakim olmuştur. Dolayısıyla elbette ki, ahir zamanda gelecek olan Hz. Mehdi (a.s.) da çok önemli bir şahıs ve Mehdiyet de çok büyük önemle üzerinde durulması gereken bir konudur.

Allah bir ayetinde, “Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; MÜŞRİKLER HOŞ GÖRMESE BİLE.” (Saff Suresi, 9) şeklinde buyurmuştur. Bu ayet bize çok önemli bir gerçeği haber vermektedir. Ne deccallerin, Nemrutların, Firavunların mücadelesi ne de kalplerinde hastalık ya da imanlarında zayıflık bulunan kimselerin çabaları Allah’ın adetullahına asla etki edemez. Allah her ne olursa olsun, vaadini yerine getirendir. Allah, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadisleri ile Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu yüzyılda geleceğini ve İslam alemini şereflendireceğini haber vermiştir. Allah vaadini gerçekleştirecek ve Allah’ın izniyle Hz. Mehdi (a.s.) tüm Müslümanların manevi lideri olarak yeryüzüne Kuran ahlakını hakim kılacaktır.

www.bediuzzamananlatiyor.com


Bediüzzaman Hazretleri Hz. Mehdi (a.s)’ın Gelişinin Adetullaha Uygun Olduğunu ve Hiçbir Engelin Allah’ın Yarattığı Bu Kaderi Değiştiremeyeceğini Açıklamıştır





“Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat Biz onu (Kitabı) kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru yolu göstermektesin.” (Şura Suresi, 52) ayetiyle Yüce Mevla’mızın dikkat çektiği gibi Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e verilen İslam dinini tebliğ etme şerefi Hz. Mehdi (a.s.)’a da verilmiştir. Hiç kimse bu onurlu görevi ve Rabbimiz Katındaki üstün dereceyi ÇALIŞMAKLA, UĞRAŞMAKLA KAZANAMAZ. HİÇ KİMSE ALLAH’IN SEÇTİĞİ BU DEĞERLİ ZATIN FAALİYETLERİNE ENGEL OLAMAZ. Çünkü Allah Kalü Bela’da bu Değerli Zatı seçmiş ona bu şerefli görevi lütfetmiş ve himayesi altına almıştır. Şüphesiz bu Yüce Rabbimiz’in adetullahıdır ve asla engellenemeyecek bir olaydır. Bediüzzaman Hazretleri de Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişinin Allah’ın kanununa uygun olduğunu ve hiçbir engelin Allah’ın yarattığı bu kaderi değiştiremeyeceğini çok hikmetli bir biçimde şöyle açıklamıştır:

Cenab-ı Hakk; kemal-i rahmetinden (en yüksek rahmetinden), şeriat-i İslamiyetin edebiyetine (İslami hükümlerin eğitimine) bir eser-i himayet (korumasının alameti) olarak, her bir fesad-ı ümmet zamanında bir muslih (ıslah edici) veya bir müceddit (büyük alim) veya bir halife-i zişan (şanlı halife) veya bir kutb-u a’zam veya bir  mürşid’i ekmel (kusursuz bir klavuz) veyahut bir nevi Mehdi hükmünde mübaret zatları göndermiş; fesadı izale edip (giderip), milleti ıslah etmiş (düzeltmiş); Din-i Ahmediye (A.S.M) muhafaza etmiş. Madem adeti öyle cereyan ediyor, AHİR ZAMANIN EN BÜYÜK FESADI ZAMANINDA, ELBETTE EN BÜYÜK BİR MÜÇTEHİD, HEM EN BÜYÜK BİR MÜCEDDİD, HEM HAKİM, HEM MEHDİ, HEM MÜRŞİD, HEM KUTB-U AZAM OLARAK BİR ZAT-İ NURANİYİ (nurlu bir kişiyi) GÖNDERECEK VE O ZAT DA, EHL-İ BEYT-İ NEBEVİDEN (Peygamberimiz (saas)’in soyundan) OLACAKTIR. Cenab-ı Hakk, bir dakika zarfında beyn-es-sema vel-arz alemini (gök ve yerin arasını, dünyayı) bulutlarla doldurup boşalttığı gibi, bir saniyede denizin fırtınalarını teskin eder (sakinleştirir) ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin nümunesini (örneğini) ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden Kadir-i Zülcelal (Celal ve İzzet sahibi Yüce Allah); Mehdi ile de, alem-i İslam’ın zulümatını (karanlıklarını) dağıtabilir. Ve va’detmiştir, va’dini elbette yapacaktır. Kudret-i İlahiye (ilahi güç) noktasında bakılsa, gayet kolaydır. Eğer daire-i esbab (sebepler dairesi) ve hikmet-i Rabbaniye (Allah’ın hikmeti) noktasında düşünülse, yine o kadar makul ve vukua (oluşa) layıktır ki; ‘Eğer muhbir-i Sadık’tan rivayet olmazsa dahi, herhalde öyle olmak lazım gelir. Ve olacaktır’ diye ehl-i tefekkür (tefekkürde bulunanlar) hükmeder. ... (Mektubat, s. 411-412)

Masaüstü Görünümü