Harun Yahya

Küçük Deniz Canlılarının Büyük Stratejileri



Planktonlar bulut oluşumuna nasıl katkıda bulunurlar?

Allah Pelamis adlı canlıda dalış için ne gibi üstün teknolojiler yaratmıştır?

Tuzla karidesinin zor yaşam koşullarına karşı gösterdiği dayanıklılık özellikleri nelerdir?


USTA DALGIÇ PELAMİS

Doğadaki yaşam evrimcilerin ‘ilkel canlı’ kavramını yalanlayan çeşitli örneklerle doludur. Pelamis adlı küçük bir deniz yılanı bir dalgıçtan çok daha üstün yetenekleriyle Allah’ın yaratmasındaki mükemmelliği ispatlamaktadır.

Bilimsel adı “Pelamis Platarus” olan “sarı şeritli” deniz yılanı Güney Doğu Asya ve Kuzey Avustralya kıyıları ile nehir ağızlarında yaşar. Pelamis küçük bir yılan sayılır. Boyu en fazla 80 cm. ağırlığı ise 200 gramdan azdır. 1,5 mm uzunluğundaki küçücük dişinden çıkan zehir, kobranınkinden 5 kat daha güçlüdür. Zehirin 1 gramının binde üçü kadarı bile bir insanı öldürmek için yeterlidir.

Panama’daki Smithsonian Tropikal Araştırmalar Enstitüsü’den Ira Rubinoff, Jorge Motta ve Jeffrey Graham çalışmalarında yılanların zamanlarının %87’sini suyun altında geçirdiklerini tespit ettiler. Pelamis, su yüzeyine bir saniye kadar sadece nefes almak için çıkar, bu su altı için oldukça iyi bir performans sayılır.    

 

Pelamisin Üstün Dalma Tekniği

 Pelamis başından kuyruğuna kadar uzanan tek bir ciğere sahiptir. Ciğer hava ile dolu iken vücut hacminin yaklaşık %10’unu kaplar. Bu, su altındaki yılana ancak 17 dakika için yeterli oksijen sağlayabilir. Oysa araştırmalar sırasında 213 dakika süren ve 50 metreye ulaşan dalışlar tespit edilmiştir. Pelamisin bu başarısının ardındaki sır “ciğerlerini suyun kaldırma kuvvetini kontrol etmek için kullanması”nda saklıdır.

Pelamis, derin dalış öncesi ciğerini iyice hava ile doldurur. İçine aldığı hava vücudunun % 20’si kadardır. Dalış dört aşamadan oluşur. İlk aşamada yılan, dakikada 5 metrelik bir hızla dalar. Dibe doğru gittikçe suyun basıncı artar ve hayvanın ciğerleri büzülür. İkinci aşamada yılan dakikada 1,7 m. hızla dalışına devam ederken kritik bir derinliğe ulaşır ki, bu derinlikte kendi ağırlığıyla suyun kaldırma kuvveti dengededir. Hayvan artık dalışını bitirmiş, yükselmeye başlamıştır. Üçüncü aşamada dakikada 0,11 metrelik yavaş bir yükselme söz konusudur. En son aşamada Pelamis, nefes almak için dakikada 3–4 m. hızla yukarı çıkar. Böyle bir dalış için yılan, havayı ciğerine amaçladığı derinliğe göre doldurmaktadır. Pelamis, dalış sırasında ihtiyacı olan oksijenin üçte birini de derisi vasıtasıyla sudan karşılar.

Dalış İçin Yaratılmış Özel Dolaşım Sistemi

Pelamis, karışık kirli kanı aynı anda hem ciğer ve deri altı kılcallarına, oksijen alması için; hem de vücut hücrelerine, içinde bulunan bir miktar oksijenin kullanılması için gönderen bir kalbe sahiptir. Deniz yılanlarının bu dolaşım sistemi, kanda toplanan    azotun deri yoluyla atılmasına da imkan verir. Bu hayati bir öneme sahiptir; çünkü aksi takdirde basınç altında kanda büyük miktarlarda eriyen azot, yüzeye çıkarken hızla gaz haline geçerek küçük baloncuklar oluşturup damarların tıkanmasına, yani balığın “vurgun yemesine” yol açabilecektir.

Allah, yarattığı her canlıya yaşam ortamına uygun özellikler vermiştir. Pelamis’teki bu hassas düzenleme Allah’ın tüm evrendeki güç ve ihtişamının delillerinden ­bir tanesidir:

“Göklerin ve yerin mülkü O’nundur; çocuk edinmemiştir. O’na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir.” (Furkan Suresi, 2)

KARİDESTEN DAYANIKLILIK TESTLERİ

Tuzla karidesi yaşantısını sadece doğal tuz gölleri veya insan yapısı tuzlalarda sürdürebilmektedir. Kendisinden başka birkaç kırmızı bakteri ve bir hücreli alg türünün yaşayabildiği tuz oranı yüksek ortam, onu düşmanlarına karşı korumaktadır. Ancak bu ortam onu flamingolara karşı koruyamaz. Flamingoları gördüğünüz her yerde mutlaka tuzla karidesini veya akrabalarını da görebilirsiniz.

Hiçbir savunma organına sahip olmayan bu tuzla karidesi yani Artemia, flamingolara kolaylıkla yem olur. İlk anda canlı savunmasız gibi gözükse de gerçek böyle değildir. Allah bu canlıların yayılıp üremesi için mükemmel bir sistem hazırlamıştır.

Artemia’nın Kusursuz Üreme Stratejisi

Artemiaların yumurtaları oldukça kalın ve esnek bir tabaka ile kuşatılmıştır. Yetişkin bir Artemia, flamingo tarafından yenilse bile, flamingolar yumurta kesesindeki Artemiaları sindiremezler. Bu sayede yumurtalar, flamingoların göç yolları üzerindeki tüm uygun yerlere taşınmış olurlar.

Artemiaların yaratıldıkları ilk günden itibaren flamingolara ihtiyaçları vardır. Çünkü Artemia, ne kabuğunu geliştirebilmek için gerekli bekleme sürecine ne de flamingoları keşfedecek geniş zamana sahip değildir. Flamingoların beslenme şekli ile Artemiaların üreme mekanizmaları tek bir anda beraberce var edilmiştir.

En Zor Koşullara Bile Dayanacak Şekilde Yaratılmış Yumurtalar

Artemia normalde tuzladaki aktif yaşantısını 6-35o C arasında sürdürür. Ancak tuzlalarda çoğu kez havalar bu aralıktan daha soğuk veya daha sıcak olabilmektedir.Peki, bu değişken koşullara rağmen Artemialar tuzlalardaki yaşamlarını nasıl devam ettirebilmektedirler? 

Ergin karidesler sonbaharın son günlerinden başlamak üzere kalın çeperli kış yumurtalarını oluşturmaya başlarlar. Bu yumurtalar en sert kışları bile rahatlıkla geçirebilirler. Çünkü yumurtalar mucizevi bir şekilde bünyelerinde doğal antifriz    görevi gören gliserini üretirler. Kış yumurtaları laboratuvar şartlarında elde edilen -273o C soğuğa ve +100o C’lik sıcaklığa bile dayanabilirler. Yumurtaların bu özellikleri Artemia’nın günümüze dek neslini sürdürmesine imkan tanımıştır. 

Artemia’nın Değişen Oksijen Oranına Göre Hemoglobin Sentezleme Özelliği

Memeliler hatta genel olarak omurgalılar oksijeni az olan bir ortamda kaldıklarında boğularak ölürler. Ancak Artemiaların böyle bir sorunu yoktur. Bünyelerinde yaratılmış özel bir mekanizma sayesinde bu sorunu aşabilmektedirler.

Artemia kandaki hemoglobin (Oksijeni bir taşıt gibi kan damarlarımızda taşıyan molekül) yoğunluğunu ayarlayabilme özelliği sayesinde, sudaki çözünmüş oksijenin çok azaldığı aşırı sıcak ve tuzlu sularda, hatta kristalleşmiş tuz kümeleri üzerinde bile yaşantısını devam ettirebilmektedir. Bu özel mekanizma, yüksek çözünmüş oksijen yoğunluklarında düşük miktarda hemoglobin, az oksijenli ortamlarda ise yüksek oranda hemoglobin sentezleme yeteneğine dayanır. Hayranlık uyandırıcı özelliklere sahip bu canlı, herhangi bir akla sahip değildir. Artemia’nın kendi kendine düşünerek şiddetli soğuklara dayanmasını sağlayacak gliserini keşfettiği ya da hemoglobin yoğunluğunu ayarlayacak sistemi tasarlayarak kendi bünyesine yerleştirdiği elbette söylenemez.

Artemiaların bu özellikleri hakkında yapılacak tek açıklama bu canlıyı Allah’ın yaratmış olduğudur. Herşeyin sahibi ve herşeyi dilediği gibi yaratan Rabbimiz bu canlıları da farklı özelliklerle yaratmıştır. Bu sayede Artemialar en zor koşullarda bile yaşamlarını rahatlıkla sürdürebilmektedirler.

DÜNYANIN ISISINI AYARLAYAN MİNİK TERMOSTAT

Planktonlar genelde balinaların besin kaynağı olarak bilinir. Okyanusta yaşayan bu mikroskobik canlılar, kendilerinden binlerce metre yukarıda yer alan bulutların oluşumuna katkıda bulunurlar.

Planktonların çoğu dimetil sülfür denen kimyasal maddeyi üretir. Bu madde oksijenle birleşerek sülfat haline geçer. Sülfatlar okyanus üzerindeki su buharı için yoğunlaşma çekirdekleri oluşturarak bulutları meydana getirirler. Bu çekirdekler çok büyük olduklarından yağmura neden olmazlar. Fakat bulutların güneş ışınlarını yansıtmasını veya emmesini etkileyebilirler. Buna “albedo etkisi” denir. Dimetil sülfür albedoyu arttırır. Böylece bulutlar gelen güneş ışınlarını yansıtır, buna bağlı olarak toprağa erişen güneş ışınları da azalır. Çoğu insanın yaşamında, bir kez dahi görmediği planktonlar, dünyanın çok hassas olan ekolojik dengesi içinde önemli bir yere sahiptirler. Okyanuslardaki bu minik canlıların kükürdü yemesinin sonucunda, güneş ışınları toprağa çok fazla gelmemekte dolayısıyla havanın ısısı çok yükselmemektedir. Bu da tüm yeryüzünün sıcaktan kavrulmasını engelleyerek yaşanılır bir ortam sağlamaktadır.

Birçok kişinin belki de görevini şu anda öğrendiği bu canlının yeryüzündeki yaşama yaptığı katkı Rabbimiz’in üstün yaratışının güzel örneklerindendir.

Masaüstü Görünümü