Harun Yahya

Malezya hatasından dönmeli




Malezya'da 5 yılı aşkın süredir çözülemeyen ve mahkemeye de yansıyan bir tartışma konusu var. Söz konusu tartışma, Allah kelimesinin ülkede kimler tarafından kullanılabileceği ile ilgili...

Ülkede yayın yapan ve Katoliklere ait olan Herald Gazetesi’nin, bir yazıda Allah kelimesini kullanması ile başlayan olaylar, Allah kelimesinin sadece Müslümanlar tarafından kullanılmasına izin veren bir mahkeme kararına yol açtı.

Bu karar elbette ki hatalı ve düzeltilmeli... Bunun sebeplerine aşağıda kısaca değineceğim.

Öncelikle belirtmeliyim ki; hükümet yetkilileri her ne kadar bu kararın dini olmadığını, yasağın sadece Herald Gazetesi’ni ilgilendirdiğini ileri sürseler de, düzeltilmediği takdirde bu karar ülkedeki sosyal ve dini hayatı mutlaka olumsuz etkileyecektir.

Çünkü bu tür kararlar, genellikle toplumlarda bölünmeye, kamplaşmaya ve yeni tartışmalara yol açabilir. İnsanların birçoğu bu tür kararları dini kavrayış biçimine, kültürüne, prensiplerine göre yorumladığı için ortaya birçok farklı ve yanlış yorum çıkabilir. Bunlar da yeni gerginliklere yol açabilir.

Özellikle de kendi dininden olmayanlara düşmanca duygularla yaklaşan kimseler, bu tür kararları toplumda düşmanlık doğuracak eylemlere de dönüştürebilirler. Ayrıca bu yasağa, kendilerince çevrelerinde baskı unsuru olarak kullanmak üzere yeni yasaklar da ekleyebilirler. Ya da yargıyı kullanarak haksız yere yeni yasaklar oluşturma gayreti içine girebilirler. Dolayısıyla bugün sadece Allah kelimesi yasakken, yarın başka kelimeler de yasak hale gelebilir. Bu durumda da, toplumun bir kesiminde yönetime karşı öfke oluşur. Yasaklarla özgürlükleri ellerinden alınan kitleler, bulundukları ülkede kendilerine karşı adaletin, hoşgörünün, sevginin olmadığını düşünmeye başlarlar. Bu da, bir toplumdaki barışın ve huzurun bozulmasına yol açan sürecin başlangıcını teşkil eder.

Nitekim Malezya’da Allah kelimesinin gayrimüslimler tarafından kullanılamayacağını bildiren kararın hemen akabinde, radikal görüşlü bazı Müslüman grup sözcülerinin “Hristiyanlar ya Müslüman üstünlüğünü kabul eder, ya da başka bir ülkeye gitmeyi tercih eder” mahiyetinde açıklamaları oldu. Bu yanlış bakış açısı dahi yaklaşan tehlikenin boyutunu göstermek için gayet yeterli.

Şurası çok açık ki, Malezya’da yaşayan gayrimüslimlere Kuran’a dayalı olmayan bir yasak getirildi. Kuran’ın hiçbir ayetinde Allah kelimesinin sadece Müslümanlar tarafından kullanılabileceği bildirilmez. Kuran’a göre Allah kelimesinin gayrimüslimler tarafından kullanılmasına yönelik hiçbir engel ve şart yoktur. Zaten Kuran tüm insanlığa indirilmiştir. Hristiyan, Musevi, ateist veya deist kim olursa olsun Kuran’ı okuyabilir ve ondan faydalanabilir. Rabbimiz, Kuran’da tüm insanlara Kendisini “Allah” ismi ile tanıtmıştır. Yani Kuran’ı okuyan herkes Rabbimizi “Allah” ismi ile tanımaktadır. Dolayısıyla bir Hristiyan’ın veya Musevi’nin “Allah” ismi ile tanıdığı Yaratıcımız’dan bahsederken “Allah” ismini kullanmasında hiçbir sakınca yoktur. Tam tersine gayrimüslimlerin, bir ateistin veya bir deistin alemlerin Yaratıcısından bahsederken Allah kelimesini kullanması Müslümanları memnun edecek bir durumdur. Müslümanlar, Allah’ın ismiyle anılmasından son derece hoşnut olurlar. Zaten tebliğlerinin bir amacı da “Allah” isminin tüm dünyada zikredilir hale gelmesidir.

Hal böyleyken, Katolik bir gazetede “Allah” isminin yer almasının hiçbir sakıncası olamaz. Sakıncası olmadığı gibi yasaklanamaz da... Böyle bir yasak Kuran’a aykırı olduğu gibi insan haklarına da aykırıdır. İnsanlar kutsal değerlere hakaret etmedikleri sürece, bu değerlerle ilgili konuşmalarında her türlü görüşlerini açıklayabilirler ve diledikleri kelimeleri kullanırlar.

İslamiyet; hoşgörü, barış, sevgi, akıl ve kolaylık dinidir. Müslümanlar İslam’ın bu özelliklerine aykırı her türlü hareketten kaçınmalıdırlar. Malezya’daki yasak da İslam’ın bu özelliklerine aykırıdır. Allah kelimesinin kullanımına getirilen yasak, toplumdaki barış ortamını zedeleyebilecek bir yaklaşımdır ve İslam'ın hedefleriyle bağdaşmamaktadır. Hristiyanlarla Müslümanlar arasındaki sevgi ortamına zarar getirebilecek niteliktedir. Dolayısıyla yapılması gereken, Kuran ahlakına uygun hareket edip barışçıl ve hoşgörülü bir yaklaşımı benimsemek ve mahkemenin bu kararından yine hukuk yoluyla geri dönmesi için bu önemli gerçekleri gündeme getirmektir.

Adnan Oktar'ın Opinion Maker'da yayınlanan makalesi:

http://www.opinion-maker.org/2014/06/malaysia-should-rectify-its-mistake/

Masaüstü Görünümü