Harun Yahya

ABD Ahir Zamanda Olduğumuz Gerçeğini Görmeli ve Doğru Kişiyi Bulmalıdır


Daha önceki yazılarımızda kapsamlı olarak delilleriyle anlattığımız üzere IŞİD gibi yanlış da olsa bir inanca dayanarak hareket eden yapılar askeri harekatla son bulmazlar. Tam tersine askeri harekatlar terör örgütlerinin daha çok insan kazanmasına, uzun yıllar boyunca devam edecek bir savaşı rahatlıkla sürdürmelerine ve eylemlerini bulundukları yerlerin çok ötesine taşımalarına zemin hazırlar. Örneğin Irak’a yapılan hava bombardımanı Irak’ın mevcut alt yapısını ve mimarisini yıkacak ve bu yıkıntılar terörist yapılar için birer mevzi haline gelecektir. Mimarisi yerle bir olmuş, altyapısı kalmamış şehirler teröristler için bulunmaz bir imkandır. Nitekim Afganistan savaşı ABD’ye bu gerçeği en acı şekilde göstermiştir.

1.        Vietnam’da, Kamboçya’da, Afganistan’da hava bombardımanı destekli kara harekatının bir netice vermediğini tecrübe etmiş olan ABD’nin bugün artık denenmemiş olan doğru yolu denemesi vakti gelmiştir. Terör belirli bir ideolojik zeminde gelişir ve ideolojiler silahla yok olmaz. IŞİD geleneksel Ortodoks İslami kaynaklarda yer alan çeşitli rivayet ve fetvalara dayanarak bir strateji geliştirmekte, bu kaynaklarda anlatılanları hayata geçirmektedir. Bu durumda, İslam’ın barış dini olduğu gerçeğini sık sık vurgulamak yeterli değildir. Elbette İslam barış dinidir ve Allah her türlü zulmü yasaklamıştır. Ancak bu, Kuran’ın anlattığı gerçek İslam dinidir. Ortodoks kaynaklarda yer alan müşrik İslam anlayışı ise bambaşkadır.

2.        Dolayısıyla ABD müşrik İslam anlayışının zemin hazırladığı terörü, müşrik İslam anlayışını savunan Müslümanlarla etkisiz hale getiremez. İslam alimlerinin büyük çoğunluğu maalesef duruma ve menfaatlerine göre yorum yapmaktadır ve bu kişilerin halk üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Yüzlerce İslam aliminin bir araya gelip “IŞİD’i kınıyoruz” açıklaması yapılması ne IŞİD’i durdurur ne de IŞİD’e katılımları engeller. Ortodoks kaynaklarda yer alan, “zina yapanların taşlanarak öldürülmesi, namaz kılmayanın öldürülmesi, zekat vermeyin öldürülmesi, kabak yemeği sevmeyenin öldürülmesi” gibi hükümlerin Kuran’da olmadığı ayetlerle anlatılmalı ve bu tip rivayetlerin İslam’da yerinin olmadığı açık ve net olarak söylenmelidir. ABD’nin bir araya getirdiği veya desteklediği hiçbir İslam alimi bunu açıkça söyleyemez. Çünkü, 1. O alimlerin de bir çoğu bu Ortodoks görüşleri benimsemişlerdir. 2. Böyle bir açıklama İslam dünyası için çok büyük bir olaydır ve bunu ancak tüm İslam aleminin lider olarak kabul edebileceği bir kişi yapabilir.

3.        İşte ABD’nin yapması gereken bu kişiyi arayıp bulmaktır. Ortadoğu’daki tüm yapılar Mehdiyet ve Mesihiyet inancıyla hareket eder. Tüm örgütler, siyasi hareketler farklı şekillerde de olsa Mehdiyet düşüncesine ve idealine sahiptir. Bu yüzyıl ise Hz. Muhammed’in bundan 1400 yıl önce haber verdiği tüm olayların ardı ardına geliştiği ahir zamandır. (www.hazretimehdi.com sitesinde gerçekleşmiş olan 600’den fazla alameti inceleyebilirsiniz) Bu yüzden ABD vakit daha geç olmadan, belalar iyice büyümeden ahir zamanda olduğumuz gerçeğini görmelidir.

4.        Ahir zamanın en önemli özelliklerinden biri sahte Mehdiyet hareketlerinin sayısının artmasıdır. IŞİD de bu sahte Mehdiyet hareketlerinden biridir. Öldürerek, baskıyla, zulümle İslam ahlakını hakim edeceği gibi saplantılı bir düşünceye sahiptir. Oysa Allah insanların özgür iradeleriyle iman etmelerini ve özgür iradeleriyle dini yaşamalarını ister. Peygamberimiz (sav) dahi Kuran’a göre dini sadece anlatmakla yükümlüdür. İnsanlara dini yaşamaları için baskı yapmak hiç kimseye asla verilmemiş bir görevdir.

5.        Gerçek Mehdi’yi tüm bu sahte mehdilerden ayıran en temel özelliklerden biri ise gerçek Mehdi’nin Ortodoks İslam anlayışına göre değil, Kuran’a göre hareket edecek olmasıdır. Hatta büyük İslam alimleri eserlerinde Mehdi geldiğinde bir çok İslam aliminin ona “Bu şahıs bizim dinimize karşı geliyor” diye itiraz edeceklerini söylemiştir. Örneğin Muhyiddin Arabi bu konuyu ünlü eserinde şöyle açıklar:  

“Onun (Hz. Mehdi (as)'ın) döneminde din tamamen rey'den arınmış olarak eski hüviyetini kazanacaktır. Vereceği birçok hükümlerde ulemanın mezheplerine muhalefet edecektir. Bundan dolayı ondan (Mehdi’den) uzak duracaklardır. Zira zanlarına göre, gerçekten Allah imamlarından sonra bir müçtehid bırakmadığını kabulleneceklerdir...” (Muhyiddin Arabi, "Futuhat-El Mekkiye", 66. bab, c. 3, s. 327- 328)

Yani Mehdi’nin özelliği İslam’ı tüm sonradan eklenen Ortodoks yorumlardan arındıracak, dinin Peygamber dönemindeki gibi yaşanmasını sağlayacak olmasıdır. Bu da mezhepleri kaldıracağı ve dini özüne döndüreceği anlamına gelir. Bu sebeple de en çok itirazı İslam alimlerinden alacaktır.

Burada çok önemli bir gerçek vardır: Mezhep kaynaklarının içinde yer alan Ortodoks düşünceleri savunan birinin Mehdi olması mümkün değildir. Mehdi mezhepler üstüdür. Mezhepleri savunan birinin IŞİD’in ideolojisine karşı etkili cevap verebilmesi de mümkün değildir. IŞİD’e karşı tebliğ yayınlayan İslam alimlerinin bir çoğu IŞİD yöneticileriyle herhangi bir fikri tartışmada karşı karşıya gelse, aslında her iki tarafın da aynı yanlışlara inandıkları ortaya çıkacaktır. Aynı hastalığa sahip kişilerin birbirini tedavi etmesinin ise mümkün olmayacağı açıktır.

6.        Gerçek Mehdi’nin bir diğer özelliği ise “bir damla kan dahi dökmeyecek” olmasıdır. Çünkü Mehdi saf Kuran’la hareket eder. Ve Allah Kuran’da kan dökülmesini yasaklamıştır. Hadislerde Mehdi’nin kan dökmeyeceği şöyle bildirilmiştir:

Hz. Mehdi (as), Peygamber (sav)'in yolunda gidecek, uyuyan kişiyi uyandırmayacak, KAN DA AKITILMAYACAKTIR. (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 163)

Ona (Hz. Mehdi (as)'a) biat edenler, (Kabe civarındaki) rükun ve makam arasında biat ederler. Uyuyanı uyandırmaz, ASLA KAN DÖKMEZLER. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)

Mehdi’nin en şedid, en zalim insanlara ve yapılara karşı dahi üslubu her zaman sevecen, anlayışlı, merhametli, şefkatli olacaktır. Sevgiyle yol gösterecektir. Akılla, irfanla mücadele edecektir. Eğer İslam’ı hakim etmek adına kan döken bir yapı varsa o sahte Mehdi hareketidir. Sahte Mehdi hareketini yani kan döken yapıları ise sadece gerçek Mehdi durdurabilir.

7.        İşte ABD o doğru insanı bulmak için uğraşmalıdır. İstihbaratı ve teknolojisi en ileri düzeyde olan bir ülke için, samimi yaklaşması durumunda, böyle bir arayışta başarısız olması imkansızdır. ABD doğru insanı bulmalı, bunun için doğru insanın izleyeceği yolu kendine yol edinmiş olanlarla ittifak etmeli, onların gösterdiği yola uymalıdır. Aksi takdirde Ortadoğu’da oluşan kargaşa iyice bir kör açmaza dönecektir. Bu kör açmazın anahtarı Mehdiyet’tir, Kuran’dır. Felaketler çığ gibi büyümeden bu anahtarı bulmak, bu yola uymak gerekir. ABD, Mehdiyet yoluna uyanların aklıyla hareket ederse Ortadoğu’ya da dünyaya da huzur getiren gerçek bir barış gücü haline gelebilir.

Görüldüğü gibi açık olan bir gerçek vardır: Son iki yüzyıldır denenmiş ve iflas etmiş klasik siyasi ve askeri taktikler artık Ortadoğu için kullanılamaz. Çünkü artık devir son devirdir, ahir zamandır. Bu zamanın sorunları Peygamberimiz (sav) tarafından haber verildiği gibi çözüm yolu da gösterilmiştir. ABD gibi süper bir güce yakışan, daha fazla geç kalmadan, ahir zamanda olduğumuzu görmek, karışık ve zor olan bir yolun içine sürüklenmek yerine olumlu netice alacağı kesin olan yolu izlemektir. Bu yol, Allah’ın bizlere gösterdiği yoldur. Bu yolun anahtarı Hz. İsa ve Hz. Mehdi’dir. 

Masaüstü Görünümü