Harun Yahya

Allah’a Tevekkül


Allah’a Tevekkül

Tevekkül Unutulmaması Gereken En Büyük Nimetlerdendir

Allah’a iman ve tevekkül, dünyadaki en büyük lükstür. İnsan tevekkülü unuttuğunda dünya üzerine çöker. Tevekkül ettiğinde ise bütün dünya onun hizmetine girer.

Belirli bir saatte biriyle buluşacaksınızdır ama vaktinde gelmez. Çok başarılı bir çalışma yaparsınız ama karşınızdaki kişi bunu gereği gibi takdir edemez. Çok emek vererek karşınızdaki kişiye bir güzellik sunarsınız, o kişi bunu hiç fark etmez. İyi niyetle bir söz söylersiniz, ama karşınızdaki bunu yanlış anlar. Saatlerce bir yeri temizleyip çok mükemmel hale getirirsiniz, birisi gelip düşüncesizce kirletir. Uykunuz vardır, ama biri düşüncesizce gürültü yapıp durur. Çok acil bir durumda birinden yardım istersiniz, o kişi sizi unutur. Önemli bir şey emanet edersiniz, karşınızdaki bunu kaybeder. Yıllarca üniversite sınavına hazırlanırsınız, son gün o saatte hastalanıp sınava giremezsiniz. Yepyeni bir kıyafet alır giyersiniz, ani bir hareketle biri üzerinize birşey döker. Alışverişe çıkıp kaliteli bir malzeme alırsınız, eve geldiğinizde kandırıldığınızı anlarsınız. Çantanıza yüklü bir para koyarsınız, biri gelip cüzdanınızı çalar. Trafiğe çıkarsınız biri gelip size çarpar. Ya da aceleniz vardır ama trafik sıkışıklığından dolayı saatlerce gideceğiniz yere ulaşamazsınız. Bir yakınınız ani olarak hastalanır, ama ambulans saatlerce gelemediği için kurtulamayıp vefat eder. Bir konuda tedavi olmak için hastaneye yatarsınız, bir ihmalkarlık sebebiyle başka bir mikrop kapıp yeni bir hastalığa daha yakalanırsınız....



Birçok insan bunlar gibi olumsuzluklar  dolayısıyla mağdur olduğunu düşünür. Ve tüm bunların suçlusunun da başkaları olduğunu zanneder. Kızgınlığa kapılır ve bu duygularını suçlu gördükleri kişiye yöneltirler.

Bu tür durumlarda insanlar ya yüzlerine karşı ya da arkalarından, bu kişilere kızıp söylenip dururlar. Sanki o kişi o hatayı ya da düşüncesizliği yapmamış olsaydı, herşeyin onun tam istediği gibi gerçekleşeceğini sanırlar.

Oysa bu o kadar büyük bir yanılgıdır ki, insan bu gerçeği kavrasa, hayata tüm bakış açısı baştan sona bambaşka bir hal alacaktır.

www.Allahakulolmak.imanisiteler.com

Dünyada Allah’tan Başka, Tek Bir Toz Zerresini Dahi Hareket Ettirebilecek Bir Güç Yoktur

Dünyada olup biten herşey, yalnızca Allah istediği için gerçekleşmektedir. Eğer bir insanın hayatı boyunca yaşadıkları bir video kaset gibi düşünülecek olsa; nasıl ki bu videoyu her seyrettiğinizde mutlaka aynı görüntülerle karşılaşırsanız, insan hayatının da bundan en küçük bir farkı yoktur. Nasıl ki bu film yüzlerce sene saklansa, yüzlerce sene sonra tekrar videoya takılıp seyredilse –yalnızca- aynı filmle karşılaşılacaktır; işte insanın ömrü boyunca yaşayacakları da, bunun gibi, asla değişmez bir bütündür. Eğer bir insanın gideceği yere geç kalması gerekiyorsa, mutlaka geç kalacaktır. Bunun sebebi trafik olabilir, hastalık olabilir, unutkanlık olabilir. Ama sonuç asla değişmez. Aynı şekilde ölüm vakti gelen bir insanın ölümünü hiçbir şey engelleyemez; ambulans gecikebilir, trafik kazası olabilir, doktorun ihmalkarlığı olabilir. Ama bu sonuç kesin olarak gerçekleşecektir. İnsanın gün içerisinde karşılaştığı olaylara karşı bakış açısı çok farklı olmalıdır. Eğer bir kişinin cüzdanı çalınıyorsa, demek ki o insanın o paraya sahip olmaması gerekiyordur. Ve Allah bunun için bir sebep yaratmıştır. Eğer üniversite sınavına giremiyorsa, demek ki Allah o yıl için, o kişinin üniversiteye girmemesini, başka bir şeyle meşgul olmasını dilemiştir. Eğer karşı taraf geciktiği için, sözleşilen buluşma gerçekleşemiyorsa, bu, Allah bu buluşmanın olmamasını dilediği içindir. Allah dilemedikçe kimse gecikemez, kimse unutamaz, kimse ihmalkar olamaz, kimse bir şeyi yanlış anlayamaz, kimse verilen emaneti kaybedemez, kimse trafiği sıkıştıramaz, kimse kötü araba kullanamaz... Bu konuda bilinmesi gereken tek bir gerçek vardır: “İnsanın yaşadığı herşeyi yaratan Allah’tır”. Ve “Allah, olması gereken için, mutlaka bir sebep yaratmaktadır.” Ancak bu sebep kendi kendine asla oluşmaz. Kimsenin, -Allah dilemeden- bunu yapabilecek gücü yoktur. Rabbimiz Kuran’da bu gerçeği şöyle bildirmiştir:

Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (İnsan Suresi, 30)

Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. (Tekvir Suresi, 29)

“... Sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır”(Saffat Suresi, 96)

Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü’minleri Kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir (Enfal Suresi, 17)

“...Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. “ (Enbiya Suresi, 35)

Sayın Adnan Oktar Diyor ki:

➟ Kendini daha da geliştir. Bilgini daha artır. Kuran’ı ezberle. Her Kuran ayetini hayata geçirmeye çalış. Sabrını güçlendir. İradeni güçlendir. İmanını güçlendir. Tevekkülünü genişlet. Tevekkülünü artır. Dünya sevgisini kalbinden çıkart. Cahiliyenin Allah’ı unutmuşluğundan etkilenme. (A9 TV; 13 Haziran 2014)

➟ Allah’la bağlantının hiç kesilmemesi lazım. Allah’la bağlantı kesilirse insan tevekkülünü kaybeder. Tevekkülünü kaybedince de çok sinirli, gergin ve huzursuz olabilir. Tevekkül bir saniye bile unutulmaması gereken dünyadaki en büyük nimetlerdendir. (A9 TV; 15 Mayıs 2014)

www.Allahinrizasi.imanisiteler.com

Tevekkülsüzlük İman Etmeyenler İçin Büyük Bir Beladır

Allah’a tevekkül etmeyerek, herşeyi kendi güçlerinin ve kontrollerinin altında zannedenler, daima korku, hüzün, endişe ve karamsarlık içinde olurlar. Bu, bir filmi izleyen bir insanın sanki filmin sonunu değiştirebilecekmiş gibi heyecana ve paniğe kapılmasına benzer. Böyle bir korku nasıl son derece yersiz ve gereksiz ise, kaderini izleyen bir insanın da olaylar karşısında benzer hislere kapılması gereksiz ve yersizdir. Örneğin, suçsuz bir insana iftira atanlar Allah’ın kontrolünde varlıklardır. Allah, insanı denemek için bu olayları yaratır. Bunlara sabrettiği takdirde, Allah’ın rızasını, cennetini ve rahmetini kazanmayı uman mümin için üzülüp kederlenecek hiçbir neden olmaz. Ayrıca Allah, müminlere her zaman yardımını gönderir ve onlara işlerinde kolaylık sağlar. Bu, Allah’ın kesin bir vaadidir. Allah bir ayetinde haksızlığa uğrayanlar için şöyle buyurmaktadır:

“İşte böyle; her kim kendisine yapılan haksızlığın benzeriyle karşılık verir, sonra aleyhine ‘azgınlık ve saldırıda’ bulunulursa, Allah, mutlaka ona yardım eder. Şüphesiz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır.” (Hac Suresi, 60)



Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Müslümanlar İçin Tevekkül ve Teslimiyetin Tek Yol Olduğunu Bildirmiştir

Allah’ın gücünü, yardımını ve dostluğunu bilen müminler için tevekkül ve teslimiyet tek yoldur ve yolların en güzeli ve en kolayıdır. Aksi takdirde insan kaldıramayacağı ağır bir yükün altına girer. Bediüzzaman Said Nursi, bir sözünde insanın tevekkül etmediği takdirde, kendi kendini nasıl bir zorluk içine sokacağını şöyle ifade eder:

“İnsan zaîftir, belaları çok. Fakirdir, ihtiyacı pek ziyade. Acizdir, hayat yükü pek ağır. Eğer Kadir-i Zülcelal’e dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip (güvenip) teslim olmazsa, vicdanı daim azab içinde kalır. Semeresiz meşakkatler (güçlükler), elemler, teessüfler onu boğar. Ya sarhoş veya canavar eder.” (Sözler, s. 29)

Dünyanın Bir İmtihan Yeri Olduğu Unutulmamalıdır

Allah insanları denemek için, kişinin hoşlanacağı veya hoşlanmayacağı belirli olaylar yaratmakta ve bunlar karşısında nasıl bir ahlak gösterdiğini sınamaktadır. Ve Allah tüm yarattığı olaylarda bizim hiç bilmediğimiz sırlar, hikmetler, nimetler ve çeşitli denemeler gizlemektedir. Örneğin bir başkasının düşüncesizliği nedeniyle bir yere gidemeyen bir insan belki de bu sebeple çok büyük tehlikelerden korunmuş olur. Yolda kendisine çarpacak bir araba, karşısına çıkacak kötü bir insan, bir saldırı ya da hırsızlık, kirli bir yerden kapacağı bir mikrop belki de bu vesileyle engellenmektedir.

İşte bu sebeple insan, olayların ardında sayısız sırlar ve hikmetler gizli olduğunu bilerek, Allah’a tam bir güven ve teslimiyet içerisinde yaşamalıdır. Başına her ne gelirse gelsin, iyi ya da kötü, nimet ya da eksiklik hepsinde Allah’a şükreden, Allah’ın en hayırlısını yarattığını bilen bir ahlak içinde olmalıdır.

Ve gün içinde karşılaştığı olayların hiçbirinin insanlar nedeniyle gerçekleştiği zannedilmemelidir. Hepsini yaratanın yalnızca Allah olduğunu unutmamalıdır. Kendisine iyilik yapan da kötülük yapan da, zarar veren de, lehinde hareket eden de, yalnızca Allah ona emrettiği için o şekilde davranmaktadır. Dolayısıyla bir insanın, yaşadıklarından dolayı insanlara kızmasının, söylenmesinin, küsmesinin, darılmasının bir anlamı yoktur. Mümin nimetle karşılaştığında da, sıkıntıyla karşılaştığında da, bunların yalnızca Allah’tan olduğunu bilmelidir.



Elbette kötü insanlara yönelik tedbirler alacak, iyi insanlara yönelik güzel duygular besleyecektir. Ama hayatının her saniyesinde yaşadığı her olayı yaratasnın Allah olduğunu hiçbir zaman unutmamalıdır. Bu gerçeği bilen Müslümanların ahlakı ise Kuran’da şöyle bildirilmiştir:

De ki: “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” (Tevbe Suresi, 51)

www.adnanoktarroportajlari.com

Masaüstü Görünümü