Harun Yahya

Çağımızın Hastalığı: Yalnızlık


Çağımızın Hastalığı: Yalnızlık

• Binlerce takipçisi olan hiç durmadan fotoğraflar paylaşan ama sürekli yalnızlığını vurgulayan insanlardan haberdar mısınız?

• Sizin de yalnızlıkla boğuşan tanıdıklarınız var mı?

• Kendi aileleriyle ya da arkadaşlarıyla ilgilenmek, bir iyilik yapmak yerine saatlerce internette vakit geçiren kaç kişi tanıyorsunuz?

• Hayatınızda birine yardımcı olmak ya da sorulan bir soruya cevap vermek, hatta güzel bir söz söylemektense Facebook mesajlarını cevaplamayı tercih eden kaç kişi var?

www.Allahicinyasamak.beyazsiteler.com

• Çocuğunuz sizinle diyalog kurmak yerine telefonuna ya da bilgisayarına bakmayı mı tercih ediyor?

• Peki, bu hastalıktan kurtulmanın yolunu biliyor musunuz?

Etrafımıza baktığımızda alışveriş merkezleri, caddeler, eğlence mekanları, otobüs durakları, deniz kenarları, piknik alanları gibi pek çok yerin alabildiğine kalabalık olduğunu görürüz. İnsan kimi zaman kalabalıktan dolayı yanındakinin sesini duymakta bile güçlük çeker. Fakat kalabalık ne kadar yoğun olursa olsun, din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda aslında çoğu insan tek başına ve yapayalnızdır. Sorunlarını açacağı, duygularını paylaşabileceği gerçek, candan bir dostu yoktur. Çünkü yalnızlık günümüzde çok tehlikeli bir hastalığa dönüşmüş durumdadır.

Yalnızlık İnsanları Farklı Dostluklara Yönlendirir

Çevremizdeki insanların kimileri yalnızlıklarına çare olarak sosyal medya arkadaşlıkları kurarlar. Suni dünyalar oluşturur, hayali dostluklardan medet umarlar. Bu gibi kişiler, sosyal medya “dost”larının –çoğu zaman hikayelerden oluşan- hayatlarını en ince detayına kadar bilirken gerçek dünyadan bir o kadar kopuk olabilir, hatta yan dairesinde oturan komşularını bile tanımayabilirler.

Kedi, köpek ve kuşlarında sevgiyi arayanların, yalnızlığını gidermeye çalışanların sayısı da hiç az değildir. Elbette hayvanlar dünyadaki en güzel süslerden biri, insandaki sevgi duygusunu harekete geçiren tatlılıklarıyla Allah’tan birer nimettirler. Ancak bazı insanlar hayvanları da kendi yalnızlıklarında bir kalkan gibi kullanırlar. Kaldırımda soğukta yatan bir çocuk onları ilgilendirmezken köpekleri için bir servet harcayabilirler.

Materyalist Eğitim Yalnızlığın En Önemli Sebeplerindendir

Asırlardır yalnızlık üzerine çok fazla yazı, şiir, makale yazılmış, şarkı yapılmış fakat yakalanılan bu amansız hastalığa şifa olacak bir ilaç, bir çıkış yolu bulunamamıştır. Bulunan çözümler hep geçici olmuştur. Sonunda da pek çok insan mutsuz, içe kapanık, hislerini başkalarıyla paylaşamayan, hayata küsmüş, zevklerini yitirmiş, güvensiz, huzursuz, karamsar bireyler haline gelmiştir. Bunun ekonomik, sosyal, psikolojik pek çok nedeni olsa da sorunun asıl kökenine inmek gerekir.

Her şeyden önce insanların çoğu materyalist bir ruhla yetiştirildiğinden kendi menfaatlerini herkesten öncelikli görür. Birçoğu egoist, bencil, acımasız ve gaddardır. Karşısındakinin canını çok kolay yakabilir. Ters, iğneleyici, alaycı, samimiyetsiz konuşmalarla moralini bozabilir. Yaşanan tüm bu mutsuzluklar insanları toplumdan kendisini daha fazla çekmeye, içe kapanmaya, sevgisizliğe ve yalnızlığa iter. Oysa herkesin canını yakan yalnızlık, insanın yaratılışına da aykırıdır. İnsanın güzellikleri paylaşabileceği dostları olmazsa birçok nimetten mahrum kalır. Uçsuz bucaksız nimetler onun için hiçbir şey ifade etmez hale gelir. Gözlerindeki, ruhundaki tüm ışık söner.

İnsanların çıkmaza girdikleri nokta ise yalnızlığın çözümünü hep Allah’tan uzak bir hayatın içinde aramalarıdır. Yani aslında insanların canlarının yanmasının ana sebebi iman zafiyeti, kalplerinin Allah’tan uzak olmasıdır.

Yalnızlık Hastalığının En Büyük Sebebi Allah’tan Uzak Yaşamaktır

Allah’tan uzak bir hayat insana sevinç, sevgi, güzellik, aşk, tutku, muhabbet getirmez. İnsanlık tarihi boyunca kimseye getirmemiştir. Kalpler ancak Allah’ı anmakla, Allah’ı bilmekle mutlu, ferah olur.

Verdiği nimet ve güzelliklere rağmen Allah’ı sevemeyen kişi insanı asla sevemez. Allah’ı fark edemeyecek kadar gözü kapalı ise, karşısındaki insanın güzelliklerini göremez. Allah’ın verdiği nimetleri takdir edemiyorsa karşısındaki insanın iyiliklerini de fark edemez. Allah’a vefa, saygı gösteremiyorsa karşısındakine vefa, saygı gösteremez. Aşkı, tutkuyu, dostluğu, candanlığı yaşayamaz. İman olmadan hiçbir güzellik kamil anlamda oluşamaz. Allah’ı tanımayan, Allah’tan korkmayan, yalnızca dünya için ve kendi çıkarı için yaşayandan gerçek dost da olamaz. Çünkü bu kişi kendi çıkarı söz konusu olduğunda “dostum” dediği insanı mutlaka yüz üstü bırakacaktır.

Hasta bir ruhun en güzel tedavisi ise Kuran’la olur. Sevinçli, neşeli, şevkli, heyecanlı, huzurlu bir toplum haline gelebilmemiz için Allah’ın sözlerini yerine getirmek, Kuran’a uymak ve Kuran’daki güzel ahlakı yaşamak dışında bir çözüm yoktur. İnsanı asıl mutlu, huzurlu edecek olan; Allah’ın sonsuz varlığı ve daimi yakınlığıdır. Cennetin varlığıdır. Cennete gitme ümididir. Kesin bir gerçektir ki cennetten, ahiretten, Allah’tan emin olan mutsuz bedbaht olamaz.

Eğer insan, hayatı boyunca muhatap olduğu her şeyi ve herkesi Allah’ın yarattığını, gerçek dostunun Allah olduğunu bilirse manevi azaplar yaşamaz. Dünyanın en kalabalık yerinde de olsa, ıssız bir yerde de bulunsa, eğer kalbi Allah’la birlikteyse, Allah’ın kendisine her şeyden daha yakın olduğunu düşünüyorsa kendisini dünyanın en yalnız insanı hissetmez. Her günü sevinç içinde geçer. Arkadaşlarının, dostlarının, ailesinin Allah’ın birer tecellisi olduğunu bilir. Onları Allah’ın yarattığı aciz birer kul olarak görür ve bundan dolayı da sevgi, şefkat, merhamet besler. Aksinde ise ucu bucağı olmayan bir sevgisizlik, yalnızlık ve nefret denizi içinde boğulur gider.

İnsan böyle bir zulmü, böyle bir acıyı yok yere kendisine yaşatmamalıdır. Yalnızlığı istemez ve kabul etmezse kurtulması kolay olur. Bunun için sadece karar vermesi ve Kuran ahlakının kazandıracağı yüksek dirayete, iradeye ihtiyaç duyması yeterlidir. Yalnızca kalbini Allah’a bağlamaya, derin imanı elde etmeye ihtiyaç vardır. Bu nedenle Müslüman kendisine sınır çizmeden “Yarabbi, bana Sana karşı sonsuz sevgi, sonsuz yakınlık ver’’ diye dua etmelidir. Allah’a en yakın olma hırsında olmalıdır. Bilin ki siz Allah’a bir adım atarsanız, Allah size çok fazla yaklaşır ve size mutlaka yardım eder. Siz Allah’la dost olursanız, Allah da size yakın dost olur. Allah’ı dost edinen kişi ise bu dünyada en güzel, en hakikatli, en güçlü, en sadık dosta kavuşmuş olur. Çünkü bu dost onu ne dünyada ne de ahirette asla yalnız bırakmayacaktır.

www.Kurandaihlas.beyazsiteler.com

Allah İçin Yaşamak Yalnızlık Hastalığını Ortadan Kaldırır

Din güzel ahlaktır, sevgidir. Sevgiyi coşkuyla yaşamaktır. İnsanları sevmektir, Allah’ın yarattıklarına karşı derin muhabbettir. Çiçekleri, böcekleri, kuşları hepsinin üstünde insanları coşkuyla sevmektir. Dedikodu yapmamak, kötü laf söylememek, insanları incitmemek, dünya hırsına kapılmamak, herkesin iyiliği, mutluluğu için gayret etmek, Allah’ı coşkuyla sevmek, cennette sonsuza kadar Allah’ın tecellisini görmek için müthiş bir istek duymak, Allah için yaşamaktır.

Tabi ki bütün bunların dışında iman eden bir insan asla yalnız olmadığını da bilir. Dört duvar arasında olsa da, tek başına ıssız bir yerde kalsa da bilir ki Allah hep yanındadır. Allah her zaman ona şah damarından daha yakındır. Üç kişinin bulunduğu bir ortamda dördüncüsü Allah’tır. Allah her an onunla beraberdir.

“Allah’ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan ÜÇ KİŞİDEN DÖRDÜNCÜLERİ MUTLAKA O’DUR; BEŞİN ALTINCISI DA MUTLAKA O’DUR. BUNDAN AZ VEYA ÇOK OLSUN, HER NEREDE OLSALAR MUTLAKA O, KENDİLERİYLE BERABERDİR.” (Mücadele Suresi, 7)

Bu ise onun için olabilecek en güzel huzur vesilesi, en büyük rahatlıktır. Allah inananlar için en güzel dost, en güzel vekil, sığınılacak tek makamdır.

“ALLAH, KULUNA YETERLİ DEĞİL Mİ? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur.” (Zümer Suresi, 36)

www.salihakadinlar.beyazsiteler.com

Yakışıklı, güzel, genç, zengin, sportmen, yaşam dolu görünen insanların çoğu yalnızdır. Aslında bütün bunlar önemli bir problemin işaretleridir. Yalnızlık yavaş yavaş yayılan bir hastalık gibidir. Aslında çok kalabalık ortamlar, ünlü mekanlarda gerçekleştirilen ve herkesin eğleniyor gibi göründüğü partiler, yüzlerce insanın çalıştığı büyük plazalar yalnız insanlarla doludur. Bu yalnızlığın nedeni ise çok açık: İnsanlar daha çocuk yaşlardan itibaren düşünmemeyi öğrenirler. Sevgiyi düşünmezler, sevginin önemini  kavramazlar. Bir süre sonra bu düşünmemezlik sebebiyle güzellikler onlarda etki oluşturmamaya başlar. Bu ahlakın ortadan kalkmasının tek yolu ise imandır, Kuran’dır.

 

 

Masaüstü Görünümü