Harun Yahya

Dünya Gündeminde Yer Almayan Büyük Sorun: Açlık


 

Düşen petrol fiyatları, Amerikan dolarının değerlenmesi ya da Ukrayna’da yaşananlar… Bunlar son günlerde dünya gündeminde sıkça yer alan konulardan bazıları. Oysa en az bunlar kadar önemli olan, ancak dünya gündeminde ya hiç yer almayan ya da çok az değinilen bir konu daha var: milyonlarca insanın yaşamlarını devam ettirebilmek için en temel ihtiyaçlarına; gıda maddelerine ulaşamaması.

Yeryüzünde pek çok insan açlık ve buna bağlı yan sebepler nedeniyle hayatını kaybediyor. Açlık yüzünden dünyada her beş saniyede bir çocuk ölüyor. Açlık çeken insanların sayısı neredeyse 1 milyara yaklaşıyor. Bunların büyük çoğunluğu Afrika’da Sahra altı denen bölgede yaşıyor. Ancak dünyanın başka yerlerinde Çin’de, Hindistan’da eskisi kadar olmasa da hala açlık çeken insanlar mevcut. Ayrıca Avrupa'da bile acil yardıma ihtiyaç duyan bir ülkenin; Moldova’nın bulunması dikkat çekici.[i]

Bu durum başta Afrika’da olmak üzere pek çok ülkede kitle gösterileri ile büyük protestolara neden oluyor. Uzmanlar, bu isyanların yayılması halinde 30’dan fazla ülkenin istikrarsızlığa sürükleneceğini tahmin ediyor.[ii]

Yeryüzündeki besin kaynakları tüm dünya nüfusunun ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilecek miktarda. O zaman bunca insan neden açlık çekiyor?

Sorunun cevabına geçmeden önce şunu bilmekte büyük bir fayda var: Açlık, aslında kaynak kıtlığı değil, bir paylaşım sorunu. Açlık çeken insanların temel ihtiyaçlarını karşılamanın maliyeti yılda yaklaşık 40 milyar dolar. Bu ise, dünyanın en zengin 225 insanının toplam mal varlığının yalnızca % 4'üne denk geliyor. Yani dünya üzerindeki zengin kişilerin vicdanlı, merhametli, şefkatli, adaletli davranmaları durumunda, dünyada açlık diye bir sorun kalması mümkün değil.  

Peki, açlık sorununu doğuran teknik nedenler nelerdir? Bu nedenler nasıl ortadan kaldırılabilir?

İlk cevap için Zimbabve’nin yakın tarihine bakmak yeterli. Bir dönem gıda ihraç eden ülkeler arasında yer alan Zimbabve, artık gıda yardımına muhtaç bir ülke konumunda.[iii] Zimbabve, kötü yönetim sonucunda bir ülkede neler yaşanabileceğine ilişkin önemli bir örnek. Diktatörlükle yönetilen, ülke kaynaklarını değerlendiremeyen hatta doğal kaynaklarını suiistimal eden pek çok ülkede açlık sorunu yaşanıyor. Hindistan ve Çin doğru politikalar üretilerek açlık sorununun üstesinden gelinebileceğini gösteren iki önemli örnek. Çin ve Hindistan’da açlık çeken insanların oranlarında son yıllarda önemli bir düşüş yaşanıyor.

Açlıkla mücadelede kalıcı çözüm için atılacak en önemli adım sanılanın aksine gıda yardımı değil. Çözümün en önemli adımı açlık çekilen bölgelerde iş olanaklarının arttırılması ve böylelikle insanların alım gücünün arttırılması. Burada açlık sorununun yaşandığı ülkelerin hükümetlerine büyük bir sorumluluk düşüyor. Bu bölgelerde tıpkı Çin ve Hindistan gibi, özel sektör güçlendirilmeli, devletin ekonomiye müdahalesi sınırlandırmalı ve özellikle de yolsuzlukla etkin bir biçimde mücadele edilmeli.

Açlıkla mücadelede gelişmiş ülkelerin de bizzat yapabilecekleri var şüphesiz. Onlar da yoksul ülkelerdeki ürünlerin pazarlarına ulaşmalarına imkân tanımalı. Açlık çeken yoksul ülkelerle ticaret yaparken gümrükleri, vergileri ve harçları hafifletmeli ve bu yolla onlara şans tanımalılar. Böylelikle söz konusu ülkelerde talep artacak ve daha fazla gıda üretilir hale gelecektir.

Gelişmiş ülkelerin açlık yaşayan yoksul ülkelerde tarıma yapacakları doğrudan yardımları arttırması da önemli bir çözüm yöntemi. Ne var ki bu tarz yardımlar artmak yerine azalıyor. 25 yıl önce gelişmekte olan ülkelere yapılan tarım yardımının yüzde 17 iken, bu oran bugün yüzde 3,7'ye gerilemiş durumda.[iv]

Uzmanların açlık sorununda artan gıda fiyatlarının önemli bir etkisi olduğu konusunda hem fikir. Gıda fiyatlarının arttığı bölgelerde insanların gelir düzeylerindeki düşme, gıda var olsa da açlık yaşanmasına neden olabiliyor. Birçok ülkede nüfus artmaya devam ederken, işsizlik oranı da sürekli yükseliyor ve uzun zamandır süren olumsuz koşullar nedeniyle gıda fiyatları yükseliyor.

Gıda fiyatlarının artışına neden olan faktörlerden biri de giderek artan biyoyakıt üretimi. Özellikle Avrupa’da olmak üzere pek çok ülke hem havayı kirlettiği, hem de giderek azaldığı için fosil yakıtların yerine alternatif arıyor. Bu alternatiflerden biri de biyoyakıtlar.

Biyoyakıt bazı tarımsal ürünlerin biyokimyasal ya da termokimyasal dönüşüm süreçlerinden geçirilmesiyle elde edilen gaz, sıvı ve katı ürünlerin genel adıdır. Biyoyakıtlar ulaştırma sektöründe araç yakıtı, hizmet sektöründe ısı ve elektrik üretiminde kullanılmaktadır.

Almanya'da biyoyakıt katkı oranı % 6,25’i buldu.[v] Brezilya akaryakıt ihtiyacının % 80’ini biyoyakıtlardan karşılıyor.[vi] Şu anda Afrika’da İsviçre büyüklüğündeki bir alan (4 milyon hektar) Avrupalılarca biyoyakıt tahsis edilmiş durumda.[vii] Bununla birlikte, Avrupalıların yanında Çin, Brezilya, Malezya gibi ülkeler de Afrika’da hızla geniş araziler satın alıyor.  Alınan arazilerde tarım yapmadığı gibi boş tutuluyor. Bunun nedeni biyoyakıtta karlılık oranı artınca buralarda üretim yapıp Avrupa’ya satmak. 

Bu gelişme doğal olarak gıda üretimi yapılan tarım arazilerinin giderek azalmasına dolayısıyla gıda fiyatlarında önemli yükselmelere neden oluyor.

Bu nedenle yeryüzünde çok daha ağır bir açlık sorunun ortaya çıkmaması için ya fosil yakıtlara başka bir alternatif bulunmalı, ya da biyoyakıt üretimi çok hassas dengeli planlamalar sonunda gerçekleştirilmeli.


 


Referanslar:




[i] http://hdr.undp.org/sites/default/files/engleza_final.pdf
[ii]  http://deltafarmpress.com/corn/alarm-bells-ringing-world-food-prices-rising
[iii] http://www.dw.de/a%C3%A7l%C4%B1%C4%9F%C4%B1n-ger%C3%A7ek-sorumlusu-hatal%C4%B1-politikalar/a-3382814
[iv] http://www.dw.de/a%C3%A7l%C4%B1%C4%9Fa-kar%C5%9F%C4%B1-tar%C4%B1ma-destek/a-3380131
[v] https://ekogazete.wordpress.com/2012/03/26/avrupaya-yakit-afrikaya-aclik/



Adnan Oktar'ın Weekly Blitz'de yayınlanan makalesi:

http://www.weeklyblitz.net/2015/01/a-problem-with-no-place-on-the-world-agenda-hunger/

Masaüstü Görünümü