Harun Yahya

Global Ekonomik Kriz El Ele Verirsek Çözülür




Yakın zamanda ABD ile Avrupa Birliği arasında imzalanması ve yürürlüğe girmesi beklenen yeni bir serbest ticaret anlaşması, Türkiye’nin sadece Avrupa Birliği ile ticari hacmini değil, siyasi ilişkilerini de etkileyebilecek gibi görünüyor.

Türkiye, bulunduğu coğrafya itibariyle serbest ticaret anlaşmalarını en verimli şekilde değerlendirebilecek bir konumda bulunmaktadır. Özellikle Arap Baharı öncesi hem doğu hem de batıya kollarını uzatan bir aktarma merkezi gibi önemli bir işlev üstlenebilmiştir. Fakat Ortadoğu’da boy gösteren iç çatışmalar, rejim değişiklikleri, askeri darbeler ve hava bombardımanı altında yok olan şehirler nedeniyle bazı ülkelerle olan ilişkilerini en aza indirmek durumunda kalmıştır. Bu açığı, batılı komşuları ile kapatmayı başaran Türkiye, hemen kapısının önündeki savaşlara rağmen sağlam bir ekonomik büyümeyi sürdürebilmiştir.

Sanılanın aksine, Ak Parti iktidarı döneminde Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’ne yönelik resmi ziyaret sayıları, diğer Müslüman devletlere düzenlenen resmi ziyaretlere göre oldukça fazladır. İmzalanan ticari anlaşmalara da bakıldığında, Türkiye’nin Batı ile ilişkileri eskiye oranla çok daha yüksek bir seyir izlemektedir. Ancak bu tablo, Gümrük Birliği anlaşması üzerinden Türkiye pazarında büyük avantaj elde eden Avrupa Birliği’nin ABD ile geniş kapsamlı bir serbest ticaret anlaşması imzalama kararı alması ile sarsılacak gibi görünüyor. En kısa şekliyle açıklamak gerekirse, Gümrük Birliği nedeniyle Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye giriş yapan mallar herhangi bir vergiye tabi tutulmazken, Türkiye’den Avrupa’ya giden ihracat kalemleri Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde olmaması nedeniyle gümrük vergisine tabi tutuluyor. Bu haliyle uzun yıllardır Türkiye’nin aleyhine işleyen bu ticari yapı, Türkiye’nin Avrupa Birliği müzakerelerini sekteye uğratmamak adına devam ettiriliyordu. Fakat ABD’nin AB ile imzalayacağı Trans Atlantik Serbest Ticaret Anlaşması ile, ABD menşeili ürünler de Gümrük Birliği anlaşması üzerinden Türkiye’ye herhangi bir vergiye tabi olmadan girecek. Bu durum Türkiye için yıllık en az 3 milyar dolar kayıp anlamına geliyor. Bu konuda Türkiye’nin taraf olarak AB ve ABD ile masaya oturması ve Türk pazarı şartlarını da müzakere etmesi gerekli. Şu an için ABD buna yanaşmıyor.

Sürekli yükselen mülteci nüfusunun da tüm sorumluluğunu üstlenmiş bir ülke olarak Türkiye çalkantılı Ortadoğu’da istikrarını korumak durumunda. Bu nedenle AB ile ticari ilişkilerini en aza indiren ve Batı Bloğunun ekonomik yaptırımlar uyguladığı Rusya ile yeni serbest ticaret anlaşmaları imzalama yoluna gidiyor. Yakın zamanda Türkiye’yi ziyaret eden Putin, Güney Akım Projesi ile Avrupa’ya taşınacak olan doğalgazın Türkiye üzerinden Yunanistan’a bağlanarak taşınması kararını aldığını açıklamıştı. Türkiye’nin de Rusya’ya karşı Batı Bloğu’nun ekonomik yaptırımlarını devam ettirmesi için ABD, AB ve NATO sürekli çağrıda bulunuyor. Türkiye ise bu yaptırımlara direniyor ve Rusya’yı izole etmenin hiçbir soruna çözüm getirmeyeceği gerçeğinin farkında. Batı dünyasının da,  müttefikleri Türkiye’nin kayıplarını göz önünde bulundurmaksızın Trans Atlantik Serbest Ticaret Anlaşması’na girmeden önce bu gerçeği görmesi gerekiyor

Burada gördüğümüz tabloda amaçlanan ABD’nin ve AB’nin geçtiğimiz 10 yıl içinde yaşadığı ekonomik çöküntüyü ortadan kaldırmak, Batı ekonomik pazarını harekete geçirerek krizden çıkarmak ve ciddi sorunlar yaşayan ABD’ye yardımcı olmaktır. Fakat bu süreçte ciddi zarar görebilecek olan Türkiye’yi düşünmemeleri ve Türkiye’nin diplomatik çağrılarına cevap vermemeleri aşırı rekabetçi, sevgisiz bir sistem içinde atılan adımların işaretidir. Bu durumda Batı Bloğunun Türkiye’nin kendi ekonomisini düşünerek Rusya ile yaptığı anlaşmalara engel olmaya çalışması, 50 yıldır müttefikleri olan bir ülkenin durumunu tamamen göz ardı ettiklerini göstermektedir. Türkiye, Suriye ve Irak’tan göç eden mültecilerin hepsine kapı açarak Avrupa Birliği’ni ciddi bir mülteci akımından kurtarmıştır. Lübnan ve Ürdün gibi diğer bölge ülkelerinin aksine, Türkiye mültecilerin bakımını hemen hemen tamamen kendisi üstlenerek uluslararası topluluğa büyük bir rahatlık sağlamıştır. Bütün bunların yanında Türkiye’yi bölgedeki tüm sorunlarla beraber ticari anlamda da yalnız bırakma politikası, ne AB ne de ABD için kazançlı bir durum olmayacaktır.

Yerleşmiş bir demokrasi kültürü, bağnazlıktan uzak inanç yapısı ile Türkiye Batı için Ortadoğu’da anlaşabilecekleri ve beraber hareket edebilecekleri yegane ülkedir. Türkiye’yi dışlayarak farklı bloklara itmek yerine AB ve ABD’nin Türkiye’yi kendi sistemlerine daha yakınlaştırarak entegre etmeleri daha olumlu sonuç verecektir.

Türkiye’nin birçok konuda büyük gelişme göstermiştir. Şimdi ise, Batı dünyasının yüksek yaşam standartlarının ve kadınlara tanınan hakların Türkiye’de toplum içerisinde iyice yerleşmesini sağlayarak, Batılı müttefiklerinin üzerinde olumlu bir etki oluşturabilecek ve bu şekilde ilişkilerini daha da ilerletebilecek konumdadır. Hukuk alanında daha şeffaf ve bağımsız bir yapı, eleştirilere çok daha açık bir politik anlayış, muhalefete daha geniş ifade özgürlüğü imkanı, insan haklarındaki eksikliklerin giderilmesi Türkiye’nin acil ihtiyaçları arasındadır.

Karşılıklı ilişkilerde yapılan en büyük hata, tarafların birbirlerine sevgiyle ve koruma hissiyle değil, sadece maddi çıkar gözüyle ve egoistçe bakmasıdır. ABD ve AB ülkelerinin Türkiye’yi kendi taraflarına çekmeleri, hem birbirlerine hem de Türkiye’ye karşı her yönden müttefik gibi yaklaşmaları, Trans Atlantik Serbest Ticaret Anlaşması gibi bir tarafı rahatlatırken,  müttefiklerin birini çok zor duruma sokacak olan atılımları müzakereye açmaları, daha yapıcı sonuçlar doğuracaktır. Global bir ekonomik kriz, yine global yardımlaşma ile çözülür. Bir krizi başka bir uluslararası kriz oluşturarak çözmek mümkün değildir. Çözüm fedakarlıkla, paylaşımla, sevgiyle, yardımlaşmayla, tüm insanlığın refahı için çalışarak, güçleri bir araya getirerek ve karşıdakinin eksiğini telafi etmeye gayret ederek çaba göstermektedir. 

Adnan Oktar'ın MBC Times & Pakistan Observer'da yayınlanan makalesi:

http://epaper.pakobserver.net/201502/21/comments-1.php

http://www.mbctimes.com/english/the-global-economic-crisis-can-be-resolved-if-we-collaborate


Masaüstü Görünümü