Harun Yahya

Lider Hücrelerin Tamir Yeteneği


Herkes tüm yaşamı boyunca ufak tefek yaralanmalar yaşamıştır. Hatta bu olayları hatırlatan küçük izler de taşıyor olabilir. Ve sorulsa en ince detayına kadar yaralanmanın nasıl olduğunu anlatabilir. Ancak sağlıklı hiç kimsenin aklında iyileşmeyen bir yara anısı kalmamıştır, çünkü vücudumuz kendi kendini tamir edebilen mükemmel bir sisteme sahiptir.

Bilim adamları uzun yıllardır insan vücudundaki mükemmel tamir mekanizmasını araştırıyorlar. Özellikle yaralanma sonrası, diğer hücrelerin nasıl organize oldukları ve o bölgeye nasıl topluca gittikleri açıklanamıyordu. Arizona Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, yara iyileşmesinde hücrelerin mucizevi bir iletişim kurduklarını keşfettiler.

Üniversitede yapılan bir araştırmada, yaraların iyileşmesinde hücrelerin yeni dokular ya da organlar oluşturmak üzere topluca göç etmesinin nedenleri ve nasıl düzenlendiği keşfedildi. Çalışmayı yöneten Pak Kin Wong’a göre, yıllardır hücre göçlerinin varlığı biliniyor ancak canlılarda buna neden olan etkiler tam olarak keşfedilemiyordu. Bu etkilerin, hücrelerin birbirine uyguladığı biyokimyasal stres ve biyokimyasal sinyaller olduğu ortaya çıktı. Şimdiye kadar bilinenlere göre, yaranın olduğu alandaki mekanik etki ortadan kalktıktan ve hasarlı yapılar temizlendikten sonra o bölgede bir boşluk oluşuyor ve DLL4 isimli bir protein etraftaki benzer yapılı hücrelerin oraya göç etmesine ve yeni dokunun oluşmasına neden oluyordu. Yeni keşfedilen ise, bazı hücrelerin bu işlemde lider rolü üstlendiği ve diğerlerinin de onları takip ettiği.

Bu olayın mucizevi yönü, düşünme özelliği olmayan bir hücrenin liderlik yapmasıyla sınırlı değil, lider hücrelerin kullandıkları yöntemler ve diğer hücrelerin sergiledikleri kararlı takip de bir o kadar ilgi çekici...   

Wong’un ekibinin gözlemlerine göre lider hücrelerin diğer hücrelerden bir farkı yok, sadece gerekli olduğu için liderlik görevini üstleniyorlar. Diğer hücrelerin göç etmesini sağlayan DLL4 proteininin bilgisini taşıyan mesajcı RNA’ları üretiyorlar. Lider hücreler ürettikleri bu mesajcı RNA’ları onları takip eden hücrelere gönderiyorlar. Yeni doku ya da organ tamir edilene kadar bu işlem devam ediyor.

www.40konudahucre.beyazsiteler.com


Doku Yenileme İşlemindeki Yöntem, Kanser Hücreleri Arasında Gözlenen Bir İletişim Çeşididir



Bazı lider kanser hücreleri benzer bir yöntem ile diğer kanser hücrelerinin sağlıklı dokulara göç etmesini sağlar. Bilim adamları lider hücrelerin ve DLL4 proteininin varlığından birkaç yıldır haberdarlar ancak lider hücrelerin nasıl oluştuğu, davranışlarının nasıl kontrol edildiği ve genetik olarak yaptıkları işlemler bilinmiyordu.

Araştırmacılar konfokal mikroskobu (üç boyutlu görüntülerle hücre içi çalışmaları ortaya koyan bir mikroskop türü) ile insanların göğüs kanseri hücrelerindeki ve farelerin epitel hücrelerindeki lider hücrelerin oluşumunu incelediler. Lider hücreleri ilaç, lazer ve diğer zararlı maddelere maruz bırakarak bu hücrelerin nasıl bir tepki vereceklerini gözlemlediler. Lider bir hücre lazer ile parçalandıktan sonra, hemen yakınırdaki başka bir hücre liderlik görevini üstlenir ve takip eden hücreler kuşların V şeklinde uçmaları ya da karıncaların kolonilerini izlemeleri gibi yeni liderin peşinden giderler. Bu mükemmel organizasyon doku tamir edilene kadar devam eder. Kuşkusuz vücudun içinde, bu işlemleri yürütebilecek, hücrelerin liderlik görevini üstlenecekleri bir şuur yoktur. İnsanın kendisi çoğu zaman böyle bir mekanizmanın varlığından dahi habersiz yaşamaktadır. 

Evrende var olan canlı ve cansız tüm varlıklar gibi vücudumuzdaki tüm yapılar ve sistemler de Allah’ın emriyle hareket ederler. Tüm canlıların vücutlarında, organlarından hücrelerine, proteinlerinden moleküllerine kadar her zerrelerinde görülen şuur, Allah’ın yaratışının bir eseridir. Ayette şöyle buyrulur:

O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)

Hücrelerin tamir etme özelliği ışığında araştırmacılar, iyileşmeyen yaralı dokuların tamir edilmesi için yöntemler geliştirmeyi ya da kanser hücrelerinin yayılmasını önleyecek ilaçlar üretmeyi hedefliyor. Şunu unutmamak gerekiyor ki, bilim adamları bu işlemin sırlarını çözmeye çalışırken, her birimiz doğduğumuzdan beri içimizde bu sistemi mükemmel çalışır şekilde taşıyoruz.

www.darwindnayibilseydi.imanisiteler.com



Bir Yaralanmanın Ardından Vücutta Yaşananlar



1- Kanın Pıhtılaşması

Kanda ve dokularda pıhtılaşmanın meydana gelmesini sağlayan 40’tan fazla madde bulunur. Bunların bir kısmı pıhtılaşmayı başlatır, bir kısmı hızlandırır, bir kısmı da pıhtılaşmayı sona erdirir. Kanın pıhtılaşması, pıhtılaşmayı hızlandıran faktörler ile pıhtılaşmayı engelleyen faktörler arasındaki dengeye bağlıdır. Normal şartlarda, pıhtılaşmayı engelleyen faktörlerin, hızlandıranlardan daha çok olması gerekmektedir. Böylelikle bedende kontrolsüz bir pıhtılaşma durumu söz konusu olmaz. Hızlandırıcı faktörün engelleyici faktörden daha fazla olduğu tek an, bir damarın zedelenme anıdır.

Damar zedelendiğinde vücutta oldukça yoğun bir hareketlenme başlar. Birkaç saniye sonra vücuttaki tüm sinirler ve tamir sistemleri uyarılmıştır. Pıhtılaşma mekanizmaları, kaybedilen kan miktarını azaltmıştır. Yaranın bulunduğu yerde salgılanan kimyevi maddeler, herhangi bir enfeksiyona karşı akyuvarları harekete geçirmiştir. Eğer oluşan yara çok büyükse, alarma geçen beyin ve iç salgı bezleri, kana kimyevi madde ve hormon ordusu salgılayarak bozulan vücut faaliyetlerini düzenlemeye çalışırlar. Bu, Yüce    Allah’ın bedenimizde yarattığı olağanüstü bir kontrol mekanizmasıdır.

2- Şuur Kaybının Önlenmesi İçin 30 Saniye...

Ağır tahribatlarda büyük önlemler alınması ve açılan yarada pıhtılaşma işleminin hemen başlaması gerekmektedir. Bunu sağlamak için olağanüstü hızda bir iletişim sistemi şarttır. Sinirlerin beyne, tahribatın sınırları hakkında bilgi göndermesinin ardından sadece 50 milisaniye geçmiştir. Bu, gerçekten de baş döndürücü bir hızdır. Kişi, belki de, henüz bedeninde bir yara açıldığının bile farkında değildir.

Eğer kanama durdurulmazsa, vücuttaki kan basıncının düşmesi ve sıvı miktarının azalması, başta beyin olmak üzere tüm vücut organlarına zarar verecektir. Kan kaybı nedeniyle beyin fonksiyonları durduğunda, önce baygınlık, yaklaşık 30 saniye içinde de şuur kaybı meydana gelir. Ardından normal bir kan basıncı ile çalışabilen böbrekler, kan basıncının düşmesi sonucunda işlevlerini yerine getirememeye başlarlar. İşte bu nedenle kanamanın hemen durması çok önemlidir.

İlk önlemler ise hayatidir. Damarın kesilmesinden sonraki iki saniye içinde damarın duvarı ani bir spazm ile yani bir refleks hareketi ile kasılır. Kalın duvarlara sahip olan atardamar ise başka bir önlem alır ve otomatik olarak kapanarak vücuda kan akışını en aza indirmeye başlar. Damarda kanama ne kadar fazlaysa, spazm da o kadar çok olur. Söz konusu refleks hareketi 20-30 dakika kadar sürebilir. Bu önlemin ardından trombositler devreye girerler. Kanama çok yoğun ise 10-15 saniye içinde, kanama yoğun değilse 1 veya 2 dakika içinde trombosit pıhtısı meydana gelir ve kan akışı büyük ölçüde durdurulur.

Artık, yaranın tamamen kapanması ve vücut fonksiyonlarının eskisi gibi devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle artık devreye pıhtılaşma mekanizması girer.

3- Olağanüstü Niteliklerdeki Bir Ağ

Fibrinojen, pıhtılaşma mekanizmasının en önemli elemanlarındandır ve pıhtı malzemesinin kandaki durağan halidir. Tuzun suda erimesi gibi, o da plazma içinde erimiş durumdadır. Vücutta herhangi bir yara oluşana kadar, son derece sakin bir şekilde dolaşır.

Vücutta bir yara meydana geldiğinde, trombin adındaki bir başka protein, fibrinojenin zincirindeki üç halkadan iki tanesini keser. Artık bu protein, fibrinojen değil ‘fibrin’dir ve bu aşamadan sonra aktif haldedir. Fibrinin kesilen yüzeyleri yapışkan parçalara sahiptir. Bu yapışkan parçalar da diğer fibrinlerin gelerek kendisine yapışmalarına neden olur. Fibrinlerin birbirlerine yapışarak meydana getirdikleri bu kütle, kanın akışını durdurmak için meydana getirilmiş ilk pıhtıdır. İlk aşamada detaylı bir çalışma yapılmadan bu ilk pıhtının oluşturulması için gayret gösterilir. Buradaki amaç, kanı durdurmak, aynı zamanda da en az protein kullanarak bir ilk yardım yapmaktır, yani proteinden tasarruf etmektir.

Vücutta yaranın açılması ile aniden harekete geçen trombin, bulduğu bütün fibrinojenlerin zincir halkalarını kesmeye başlar. Fakat trombinin bunu sürekli olarak veya yaranın bulunduğu yerden farklı bir yerde yapmaması gerekmektedir, çünkü eğer bu şekilde bağımsız hareket ederse, kestiği tüm fibrinler birbirlerine yapışacak ve dolaşım içinde kontrolsüz pıhtılar meydana gelecektir. Oluşan bu pıhtılar ise damarların tıkanmasına yol açacaktır. Bu durumda trombinin bir şekilde baskı altında tutulması ve gerekli zamanda gerekli şekilde hareket etmek için bir ültimatom alması gerekmektedir.

İnsanların büyük bir çoğunluğunun, özel bir eğitim almadıkça bilemeyecekleri bilgileri, şuursuz birkaç atomun birleşiminden oluşan moleküller bilmekte ve milyonlarca yıldır bütün insanların vücudunda görevini kusursuzca yerine getirmektedir. Kuşkusuz bir “atom topluluğunun” böyle bir şuur gösterebilmesi, Allah’ın sonsuz kudreti ve ilmi ile gerçekleşmektedir.“Sizin ilahınız yalnızca Allah’tır ki, O’nun dışında ilah yoktur. O, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır.” (Taha Suresi, 98)

 

Masaüstü Görünümü