Harun Yahya

Rusya ile yaşanan gerginlikten her iki ülke halkı da zarar görüyor




Türkiye ve Rusya arasında son zamanlarda meydana gelen gerilim ile Ortadoğu’da dengeler yeniden değişti. Komşu ülke Suriye’de devam eden mevcut savaş halinin istenmeyen sonuçlarından birisi olarak görülen bu durum Rusya nezdinde şiddetli bir reaksiyona sebep oldu.  Bunun sonucunda, Rusya tarafı Türkiye ile olan ekonomik ilişkilerinde ambargo niteliğinde bir seri yaptırım uyguladı. Turizm, inşaat, ithalat-ihracat gibi başlıklarda devreye alınan bu ambargo, Türkiye-Rusya arasında gereksiz bir gerginliğe yol açarken aynı zamanda da Rusya'ya büyük zarar vermekte.

Hatırlanacağı gibi Rus ekonomisi, Kırım ve Ukrayna'ya yaptığı müdahalelerden sonra ABD ve Avrupa Birliği tarafından bazı yaptırımlara maruz kalmıştı. Aynı zamanda düşen petrol fiyatları da Rus ekonomisinde yavaşlamaya sebep olmuştu.

Bu şartlar altında Türkiye, Rusya'nın güçlü bir ticaret ortağı idi. Uçak krizine gelinmeden öncesinde İki ülke arasında yıllık 31 milyar USD tutarında ticaret hacmi mevcuttu.

Ancak bu tutarın büyük kısmı doğal gaz ve petrol satışından oluşuyor. Bu iki konuda Rusya bir yaptırım uygulamadığından dolayı, diğer maddelerin tutarı yaklaşık 2,5 milyar USD kadar kalıyor. Bu maddelerin arasında 1.1 milyar USD ile gıda ithalatı var. Söz konusu yaptırımlar kapsamında Türk tırları uzun süre sınırlarda bekletildi ve bir çok gıda maddesi Türkiye'den Rusya'ya halen ulaşamıyor. Bu durum neticesinde Türk ithalatçıları da gıdaların bozulması tehlikesine karşı mallarını ihraç edecek başka ülkelere yöneliyorlar. Rusya ile gıda ticareti yapan az sayıdaki ülkelerden birisi olan Türkiye de listeden çıkınca, Rus halkı ihtiyacı olan temiz ve ucuz sebze meyveye artık çok daha zor erişebiliyor.

Ambargonun etkilediği ikinci sektör turizm. Rus halkının Mısır'dan sonra ikinci popüler seyahat tercihi olan Türkiye'ye tur düzenleyen tur operatörlerinin yıllık geliri 600 milyon USD. Artık Türkiye'den daha uzak mesafelerdeki Kıbrıs, Tunus, Fas ya da Uzak Doğu  ülkelerine yönelecek olan Rus turistler, artan seyahat giderleri sebebiyle ülkeden büyük çaplı para çıkışına sebep olacak. Elbette bu durumun maddi kayıpların ötesinde getireceği büyük manevi kayıpları da var. Keza, Türkiye ve Rus halkı, yıllardır iç içe, dostça yaşamış kardeş bir halk. Turizm sektörüne gelen bu ambargo en çok bu iki değerli halkın bağlarına sekte vurmuş durumda.

İnşaat sektörü de alarm sinyalleri vermekte. Türkler tarafından Rusya'da yürütülen 1,5 milyar USD tutarındaki kontratlar durma noktasına gelmiş durumda. Ayrıca Türklerin Rus gayrimenkul sektöründe de 10 milyar USD tutarında yatırımı bulunmakta.

Sonuç itibariyle her iki ülke halkları da mevcut gerilimden dolayı sıkıntı yaşamakta. Oysa oluşan krizi daha fazla tırmandırmadan sonlandırmak mümkün. Türk yetkililer zaten diplomatik üslup içinde krizi büyütmemek için gayret gösterdiklerini her fırsatta kanıtladılar. Rusya tarafında da sağduyulu sesler var. Örneğin Moskova Doğu Bilimler Enstitüsü'nden Prof. Dr. Vladimir Sotnikov, krizin ilk gününden beri Rus haber kanallarında sağduyu çağrıları yapan bir isim. Sotnikov, acilen mevcut durumdan çıkış için uğraş verilmesi gerektiğini düşünüyor ve şunları söylüyor:

Bu üzücü olay karşısında bir çok tepki verildi. Şimdi yapılması gereken tek şey ilişkileri nasıl eski haline döndürebiliriz bunu düşünmek. Bunun için de iki ülkenin liderleri büyük sorumluluk taşıyor. Bunun neden hayatiyet taşıdığı ile ilgili size binlerce gerekçe sayabilirim, ama hepsinden önce gelen biz komşuyuz, ortak bir tarihimiz var. Çok büyük ekonomik projeleri ortak olarak yürütüyoruz. Yeni nesillerin bu sıkıntıyı çekmemesi lazım. O nedenle bugünün idarecileri gelecekteki nesillerin iyi ilişkiler içinde yaşaması için harekete geçmeli.

Benzer bir davet de Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'den geldi. Yıllık ulusa sesleniş konuşmasında krize değinen Nazarbayev, Moskova ve Ankara'ya ortak bir zemin bulmalarını ve uzun yıllara dayanan ilişkilerini yıkmamalarını tavsiye etti.

Her iki ülke liderlerinin uzun yıllar boyunca emek emek inşa edilen dostluk ortamının bir an önce eski durumuna döndürülmesi açısından uzlaşmacı bir lisan kullanması önemlidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan olayın başlangıcı anında verdiği demecinde bu olayın büyük ızdırap verdiğini, herhangi bir ülkeye karşı düşmanlıklarının asla söz konusu olmadığını açıklamıştı. Erdoğan Rusya’nın Türk vatandaşlarını ihraç etmesi halinde Türkiye’nin karşılık verip vermeyeceği şeklindeki bir soruyu da şöyle cevaplamıştı:

Bizim Türkiye’de yaşayan Rusların hukukuna riayet etmememiz söz konusu olamaz. Türkiye, Rusya’dan ülkemize gelip daire almış, yerleşmiş olanları hissi tavırlarla yurtdışı etmek gibi davranışlar içerisine giremez. Böyle bir şeye evet demem söz konusu olmaz. Bu bize yakışmaz.

Başbakan Davutoğlu da krizi yatıştırmaya yönelik şu açıklamayı yapmıştı:

Geçtiğimiz günlerde gerilen Türkiye-Rusya ilişkilerinin eskiden olduğu gibi en iyi şekilde sürmesi konusunda güçlü bir siyasi iradeye sahip olduğumuzu bir kere daha ifade etmek isterim. Rusya ile görüşmeye, her türlü fikir alışverişinde bulunmaya hazırız.

Ilımlı üslup, Rusya tarafında da kendini zaman zaman gösteriyor. Rus Lider Putin’in, yaptığı basın toplantısında verdiği şu mesaj önemliydi:

Türkiye’ye düşman ülke olarak yaklaştığımızı söyleyemeyiz. İlişkilerimiz bozuldu, evet. Bu durumdan nasıl çıkarız bilmiyorum...

Türk halkını dost olarak görüyoruz ve Türk halkı ile ilişkilerimizin bozulmasını istemiyoruz.

Rus ve Türk liderler itidal içinde, sevgi ve dostluk çerçevesinde davranarak bu sıkıntılı dönemi hızlıca atlatabilirler. Krizin ortadan kalkması her iki ülkenin halkları için de büyük faydalara vesile olacaktır. Bu konuda en büyük görev liderlere düşmektedir. Halkların dostluğunun devam etmesi ve pekişmesi için, liderlerin sağduyulu yaklaşmaları ve sert sözleri bırakmaları hayatidir.

Adnan Oktar'ın Ekurd Daily & MBC Times'da yayınlanan makalesi:

http://ekurd.net/russia-turkey-harms-way-2016-01-05

http://www.mbctimes.com/english/russia-and-turkey-in-harms-way

Masaüstü Görünümü