Harun Yahya

Unutturulan Rohingya Müslümanları Yardım Bekliyor



Myanmar’da, Kasım 2015’de gerçekleşen seçimleri muhalif ve demokrasi yanlısı Nobel Barış Ödüllü[i] lider Aung San Suu Kyi’nın kazanmasının ardından cuntanın da yer aldığı yeni parlamento ilk oturumunu geçtiğimiz günlerde açtı.  Ülkenin tarihinde ilk kez Myanmar parlamentosunda hiç Müslüman milletvekili bulunmamaktadır. 50 yılı aşkın bir sürenin ardından ilk demokratik parlamentonun kurulması umut verici olmakla birlikte,  Su Kyi’nin seçim dönemi boyunca Rohinyalardan hiç bahsetmemesi dikkat çekicidir. Ancak hükümet içinde cuntanın hala varlığını sürdürdüğü dikkate alınacak olursa, gösterilen bu tavrın şartları zorlamamak adına gösterilmiş geçici bir tavır olduğunu düşünmek yerinde olacaktır.  

Bununla birlikte, cunta yönetimi hala mecliste alınan kararları bloke edebilecek sayıda olması endişe vericidir.  Etnik konularla ilgilenen bakanlığın cuntanın elinde olması, Rohingyalar lehine karar alınmasının önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Ülkede halen Rohingyalara karşı yapılan ayrımcılık devam etmektedir. Şu anda 140bin Rohingya halkı toplama kamplarında tutulmakta ve 1.3 milyonunun ise insanı yardıma erişmesi engellenmektedir.

Yale Üniversitesi’nin Ekim 2015’te yayınladığı 78 sayfalık rapor, Myanmar hükümetinin radikal Budist grupları kullanarak Rohingya Müslümanlarına karşı soykırım uygulamaya çalıştığını ortaya koymuştur.[ii] Rohingya Müslümanları etnik kökenleri ve dini görüşleri nedeniyle her gün işkencelerin, keyfi gözaltıların ve tecavüzlerin mağduru olmaktadır.

Aleni fiziki ve psikolojik işkencelerin yanında toplum tarafından dışlanan Rohingya Müslümanları sosyal hayatta yer alamadıkları için ekonomik güçleri yoktur, temel ihtiyaçlarını giderememekte, eğitim ve sağlık hizmetlerinden faydalanamamaktadırlar.

Acı bir örnek olarak 14 yaşındaki Muhammed ayağındaki basit bir sıyrık nedeniyle tetanos olarak yaşamını yitirmiştir. Tedavisi ve önlemesi çok basit bir hastalık olmasına rağmen bulunduğu toplama kampında Muhammed’e uygun tedavi yapılmamıştır.

20 yaşındaki Begüm normalde hayati risk oluşturmayan Hepatit-A virüsü nedeniyle ölmüştür. Küçük çocukların ve bebeklerin hayatları açlık nedeniyle tehlikededir. 2012 yılından beri toplama kamplarına mahkum edilen aileler banka hesaplarında paraları dahi olsa bu varlıklarına ulaşamamakta ve ihtiyaçlarını karşılayamamaktadırlar.[iii] Toplama kamplarına mahkum edilen ve bu kamplarda en temel ihtiyaçlardan yoksun bir şekilde yaşayan her yaştan Rohingya açıkça ölüme terk edilmiştir.

Askeri Cunta yönetimi yalnızca Rohingyalara değil her türlü farklı etnik gruba ve farklı düşünceye karşı olmuştur. Yalnızca 2011-2014 yılları arasında onlarca kişi yargısız infaz edilmiştir. Devlet Rohingyaları toplama kamplarına göndermek için topraklarına el koymaktadır. Bir başka yöntem olarak aşırı vergilendirme uygulanmakta ve topraklarında yaşamak isteyen insanların direnme gücü kırılmaktadır. [iv]

Devletin yanında Monkların öncülük ettiği radikal Budist hareketleri düzenli olarak Müslümanlara karşı olduklarını ifade eden açıklamalarda bulunmakta ve halkı Müslümanlara karşı boykota çağırmaktadırlar. Ancak bu insanların, son derece barışçıl olan Budizm’in birer temsilcisi olması elbette imkansızdır. Bunu, hayatını Rohingyaların haklarını korumaya adamış ileri gelen Budist aydınlar ve bazı Budist rahipler de açıkça dile getirmektedir. Söz konusu isyancıların, Budizm’le ilgisi olmayan çeşitli çete mensupları olduğu açıktır. Söz konusu çeteler halka ev ve araçlarına yapıştırabilecekleri ‘Müslümanlara Karşıyız’ etiketleri dağıtmaktadırlar. Monklar bu kirli faaliyetlerini yürütürken sırtlarını devlete dayamakta ve etnik kökeni korumaya yönelik çıkarılmış yasaları bahane etmektedirler. Myanmar hükümeti ise Müslümanlara karşı yürütülen bu kampanyalara karşı sessiz kalmaktadır.[v]

Myanmar hükümeti adeta Rohingyaları unutturmaya çalışıyor gibi bir görünüm vermektedir. Rohingya adından hiç söz edilmemekte ve bu insanların varlıkları tamamen reddedilmektedir. İnsan hakları örgütlerinin ve basının Rohingyalarla iletişimi olabildiğince engellenmektedir. Rohingyaların varlıkları reddedildiği gibi seslerini duyurabilecekleri bütün imkanlar da ellerinden alınmaktadır. Son olarak, Myanmar’da 25 yıl sonra gerçekleşen ilk özgür seçimlerden önce Rohingyaların geçici vatandaşlık belgeleri iptal edilmiş ve seçimlere katılmaları engellenmiştir.

Bütün bunların yanında, yayınlanan onlarca soykırım raporuna rağmen uluslararası barış ve insani yardım örgütlerinin de somut bir girişimde bulunmadıklarını burada hatırlatalım. Her şey gözler önünde olmasına karşın yardıma muhtaç ve zayıf bırakılmış Rohingyalar adına hiçbir mücadele gerçekleştirilmemektedir. Ne barış ödüllerine layık görülen insanlar ne de insan haklarının koruyuculuğunu üstlenen Avrupa devletleri girişimde bulunmaktadır.

Cunta rejimi ve radikal çeteleri Rohingyalara yalnızca Müslüman oldukları için bu eziyetleri yapmaktadır.  Müslümanlara karşı yapılan bu zulme karşı çok cılız sesler çıkmakta ancak topyekûn bir karşılık verilmemektedir. Açıkça görüldüğü üzere Rohingyalara karşı yapılan zulme bütün Müslüman devletleri bir araya gelerek, yapılan bu zulme karşı hep beraber karşı koymalıdırlar.

Müslümanlar arasında gerçekleştirilecek bir dayanışma ve ağızbirliği hiç şüphesiz Myanmar hükümeti üzerinde ve uluslararası arenada müthiş bir siyasi baskıya neden olacaktır. Ne var ki Müslüman devletler sevgi ve dayanışma etrafında birleşmek yerine birbirleriyle çekişmeye devam etmekte ve güçlerini yitirmektedirler. Bu çekişmelerin sonucunda bütün dünyada Müslümanlara yönelik zulüm ve baskı devam etmektedir.

Müslüman devletlerin liderleri yaşanan zulme karşı sorumlu olduklarını unutmamalıdırlar. Sevgi ve barış esas alınarak fikri zeminde ortak bir çalışma yürütülmelidirler. Ayrıca yeni kurulan hükümetin Obama ile önümüzdeki günlerde görüşecek olması bu bağlamda güzel bir gelişmedir ve çok büyük bir önem taşımaktadır. Hem Müslüman liderlerin hem de sivil toplum örgütleri, medya, İnsan Hakları kuruluşları ve akademisyenlerin Obama’nın Aung San Suu Kyi’nın Rohingyalar için bir girişimde bulunması konusunda kamuoyu oluşturması, bu konuda somut adımların atılmasını teşvik etmesi hayatidir. Ancak bu şekilde bütün dünyanın dikkati zulme uğrayan Müslümanların üzerine çekilir ve kalıcı çözümler üretilebilir.

 


[i] http://www.nobelprize.org/nobel_prizes/peace/laureates/1991/kyi-facts.html
[ii] http://www.mcclatchydc.com/news/nation-world/world/article41822457.html
[iii] http://www.nytimes.com/2016/01/10/opinion/sunday/myanmars-peace-prize-winner-and-crimes-against-humanity.html?_r=1
[iv] Network for Human Rights Documentation (2015) “To Recognize and Repair, Unofficial Truth Projects and the Need for Justice in Burma”
[v] United States Holocaust Memorial Musem, “They Want Us All to Go Away”



Adnan Oktar'ın New Straits Times & Burma Times'da yayınlanan makalesi:

http://www.nst.com.my/news/2016/02/127699/forgotten-rohingyas

http://www.burmatimes.net/the-forgotten-rohingyas/

Masaüstü Görünümü