Harun Yahya

Kalkınma için bölgesel barış şart



16 Ocak 2016’da İran üzerindeki ABD, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği yaptırımları kaldırıldı. Bu 40 yıllık bir çatışmanın sona ermesi manasına gelen büyük bir adım. ABD’deki bazı muhafazakar çevreler, İsrail ve Suudi Arabistan’da anlaşmaya temkinli yaklaşsa da dünyanın büyük bir kısmı gerilimin ortadan kalkmasını memnuniyetle karşıladı. Yaptırımlar altında zorlu bir yaşam süren İran halkı sokaklara döküldü. Büyük bir sorunun silahlara başvurulmadan, bombalamalar ve sivil katliamları olmadan sona erdirilebilmesi hepimizi gelecek için umutlandırmakta.

İran yaptırımları 1979 yılında ABD’nin Tahran büyükelçiliğinin işgal edilmesi ile başladı, 1995’de tam ambargoya dönüştü. 2002 yılında İran’ın gizli nükleer planının ortaya çıkmasının ardından finansal varlıklar, silah satışları, sivil ve askeri ortaklıklar, petrol sektörü ve teknoloji transferi konularında genişletildi. 2012’de petrol ambargosu başladı. Ambargo sürecinde İran’a ait 100 milyar dolar değerinde varlıklara ve İran Merkez Bankası’nın varlıklarına el kondu, otomotiv sektörü yaptırımlar kapsamına girdi, petrol üretimi yarıladı, otomotiv imalatı %40’lara geriledi.

Anlaşmanın imzalanmasının ardından İran nükleer programı UAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) gözetiminde tamamen ortadan kaldırıldı. Zenginleştirilmiş uranyum ülke dışına çıkarıldı. Tesisler beton dökülerek kullanılamaz hale getirildi. Yaptırımların kalkması ile birlikte İran casusluk iddiasıyla aralarında Washington Post İran büro şefi Jason Rezayab’ın da bulunduğu 5 ABD vatandaşını serbest bıraktı. ABD de benzer bir jestle hapisteki 5 İran vatandaşının ülkelerine dönmesine izin verdi.

Yaptırımların kaldırılması ile birlikte İran’ın uluslararası bankalardaki 100 milyar doları serbest bırakılacak. İran ile ticaret üzerindeki yasak kalkacak, ticaret kapısı açılacak. İran dünya ile ticaret yapabilecek. Tahran’ın günde 500 bin varil petrol ihracatına başlayacağını açıklaması ile düşük petrol fiyatının kalıcı hale geleceği analizciler tarafından kabul görüyor. İran her ne kadar petrol ihracatına başlasa da yaşadığı kayıpların telafisi kısa vadede mümkün görünmüyor. Yıllardır 100 dolar seviyelerinde satılan petrol bugün 30-40 dolar aralığında değerleniyor. Bu, İran adına milyarlarca dolarlık bir kayıp demek. Ambargo döneminde İran petrol ihracatını hemen hemen durdurmak zorunda kalmıştı. ABD SWIFT sistemi üzerinden dünyadaki para akışını kontrol etmekte olduğu için İran sınırlı petrol satışlarını bile ancak mal karşılığı gerçekleşiyordu. Yaşanan olumsuzluklara rağmen yaptırımların kalkması ile İran’ın ekonomik açıdan rahatlaması bekleniyor. Yine de ekonomik ve sosyal refahın kalıcı olması için İran’ın uzlaşı ortamını koruması ve uluslararası toplumun bir parçası olmasına ihtiyaç var.

Nükleer planı rafa kaldıran anlaşma dünyada bir umut havası oluşturdu. Komşu Azerbeycan ve Ermenistan yaptırımların kalkmasını coşkuyla duyurdular. Anlaşmanın mimarlarından biri olan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini AB’nin yeni dönemde İran’ın yeniden inşasında görev almak istediklerini bildirdi. Fransa ve İtalya yaptırımların kalkması ile milyarlarca dolarlık işbirliği anlaşmalarına imza attılar. Japonya anlaşma ile birlikte kendi yaptırımlarını askıya aldı. Bununla birlikte ihtiyati hala elden bırakmayanlar da var. ABD’deki İran karşıtı lobi fazla taviz verildiğini ve nükleer programının tekrar devreye girebileceğini iddia ediyor. İsrail Başbakanı Netanyahu ise anlaşma şartlarının takipçisi olacağını açıkladı. Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde ise sessizlik hakim. Kapalı kapılar ardında yeni gelişmenin bölgede alevlendirilmeye çalışılan Sünni-Şii çatışmasına nasıl bir etkisi olacağı tartışılmakta.

Ağustos 2015’de anlaşmanın duyurulması ile birlikte Türk Dış İlişkileri memnuniyetini dile getiren bir açıklama yayınladı. Açıklamada sorunun diplomasi yolu ile çözülmesinin önemine vurgu yapılmaktaydı. Bölgenin iki büyük devleti olarak İran ve Türkiye’nin yaptırımların kalkmasından ardından birçok konuda işbirliğine başlayacakları aşikar.

Bugün Türkiye’nin İran’da 200’ün üzerinde yatırımı var. 2016 yıl içinde bu sayının hızla artması bekleniyor. İki ülke arasındaki ticaret, bankacılık yaptırımlarından dolayı gerçek potansiyeline ulaşamamıştı. Para transferinin kapısının açılması ile başta tekstil olmak üzere İran’da Türk mallarının daha fazla yer alacağı gözüküyor. Türk şirketleri son yıllarda hedef pazarlarında Ortak yatırım projeleri ve know how transferi ile ülke sanayisini kalkındırıyorlar. Benzer bir süreç İran’ı da bekliyor. Türkiye’nin 2001 krizinden sonra Merkez Bankası'nı bağımsızlaştırması ve finans sektöründe gerçekleştirdiği yapısal değişiklikler, yabancı sermaye için güven ortamı sağlamıştı. İran’ın da yabancı sermaye çekebilmek için bu tecrübeden yararlanması gerekiyor.

Türkiye dünyanın en büyük doğal gaz kullanıcılarından biri. İran’dan da ciddi miktarda gaz almakta. İran gaz yatakları içinde en yakın ve en büyük pazar konumunda. Yakın vadede gaz konusunda ülkelerin ortak yatırımlarını görmemiz çok büyük bir olasılık. Ayrıca Hazar Denizi'ndeki yatakları Avrupa’ya bağlayacak TANAP boru hattı tamamlandığında İran’ın ihracatı için de büyük bir adım olacak.

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde 2 milyar dolar seviyesinde bulunan İran-Türkiye ticaret hacmi 2002 Erdoğan iktidarıyla birlikte 15 milyar dolara çıktı. Yeni dönemde ticaret hacminin de katlanarak büyümesi bekleniyor.

İki ülkeye düşen asıl görev ise bölgedeki çatışmaları sona erdirecek bir siyasi plan geliştirmeleri. Bugün Suriye’de milyonlarca Müslüman'ın hayatı tehlikede. Irak’ta iç savaş pusuda bekliyor. Yemen ve Bahreyn mezhep çatışmaları ile yangın yerine dönmüş durumda. İki büyük Müslüman ülkenin mezhep farklılıklarını dostluk ve işbirliğine çevirmeleri ve birlikte Ortadoğu barışı için mücadele etmeleri elzemdir.

Burada sadece birkaç satırla anlatmaya çalıştığımız yaptırımlar 80 milyona varlık içinde yokluk çektirdi. Bugün belki İran-ABD krizi sona erdi ama İsrail-Filistin çatışmaları, Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen iç savaşları hala devam etmekte. Yıllardır bölgedeki anlaşmazlıkların silahlı çatışmaya dönüşmesinden en büyük zararı masum Müslüman halklar görüyor. ABD Dış İlişkiler Bakanı John Kerry İran yaptırımlarının kaldırılması ardından dünyanın daha güvenli bir hale geldiğini söylese de gerçek güven ortamı için daha çok mesafenin katedilmesi gerekiyor. Bölgedeki gerilimin azalmasına herkesten çok İran’ın ihtiyacı var. Bunun önemli bir yolu da iyi bir komşu olmaktan geçiyor.

Adnan Oktar'ın Iran Daily & IRNA & Daily News Updates24 & Daily Mail News & EKurd Daily'de yayınlanan makalesi:

http://ekurd.net/lifting-sanctions-against-iran-2016-03-08

http://www.irna.ir/en/News/81984229/

http://www.dailynewsupdates24.com/story/3547711/regional-peace-an-essential-element-for-development.html

http://dailymailnews.com/2016/03/13/regional-peace-an-essential-element-for-development/




Masaüstü Görünümü