Harun Yahya

Türk-İsrail ilişkilerinde gayretlerimiz meyvesini vermeye başladı



27 Haziran 2016 tarihinde Türkiye ve İsrail, aralarındaki ilişkileri onarmak üzere anlaşmaya varıldığını ve yakında taraflar arasında bir anlaşma imzalanacağını duyurdu. Bu hoş ve uzun zamandır beklenen gelişmeden sadece birkaç gün önce A9 televizyonu İstanbul Çırağan Sarayı'nda benim katılımımla bir iftar yemeği düzenlemişti. Yüzlerce seçkin misafir, Müslüman, Musevi ve Hıristiyan çevrelerin temsilcilerinin yanı sıra politikacılar, sanatçılar, akademisyenler ve sporcular da  yemekte yer aldı.

Bu yemekte, İsrail'den gelen hahamlar ve politikacılardan oluşan bir heyeti de misafir ettim. Daha önce çeşitli kereler görüştüğüm ve yakın temas içinde olduğum İsrail’den gelen misafirlerim -onlara dostlarım demek daha doğru olur- A9 TV’de bir canlı yayına da katıldılar. Hem Türkiye hem de genel olarak İslam dünyasında görülen Musevi karşıtı tutuma son verilmesi için gösterdiğimiz kararlı gayretlerimizden söz etiler. Programda, İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkiler, bölgede barış, dünyada barış ve özellikle Müslümanlarla Museviler arasındaki dostluğa ilişkin önemli açıklamalara yer verildi. İsrail, Kudüs'te bulunan Sanhedrin Hahamlar Meclisi'nde dış ilişkilerden sorumlu görevde bulunmuş Haham Yeshayahu HaKohen Hollander, tarafların karşılıklı çabalarını takdir ettiğini söyledi. İsrail ile Türkiye'nin bir araya gelmesinin çok verimli sonuçlar doğurduğunu ve her iki ülkenin bu çabalardan dolayı minnettar olduğunu belirtti.

Bu çabalar sayesinde, Hz. Süleyman'ın Mescidi ve Sarayının, küresel barış ve huzur ortamında yeniden inşa edileceği günler gelecek ve Allah'ın izniyle o günler çok yakın. Programda, İslam’la ilgili konularda Sanhedrin'e danışmanlık yapan tarihçi Haham Ben Abrahamson, sarayın yeniden inşasının tüm insanlık için çok iyi bir gelişme olacağını belirtti.

Türkiye ile İsrail arasında siyasi ve hükümet düzeyinde yenilenen bir ilişki olduğu kesin ancak sadece bununla yetinmemeliyiz. Müslüman, Musevi ve Hıristiyan topluluklar çok daha güçlü bir dostluk ve kardeşlik bağına sahip olmalıdırlar. Çünkü hepimiz birçok ortak değeri paylaşıyoruz ve mevcut karşıtlık şeytanın bir oyunundan başka bir şey değildir. Bu oyun bozulmalıdır. Sevgi dolu, akıl iman sahibi insanlar bir araya gelip toplumları barışa, sevgiye yönlendirmelidirler. Hükümetler sevgi ve dostluk kurmak için daha korkusuz ve cesur olmalıdırlar. Medyada yayınlanan sevgisiz makalelerden etkilenmemeli veya oy kaybından endişe duymamalıdırlar. Arkadaşlık ve barış uğruna çalışmak asla utanılacak bir tutum değildir. Herkese ısrarla sevecen bir el uzatmalıyız. Sevgi ve şefkat yayıldıkça, dünyanın sorunlu bölgelerinde - özellikle Ortadoğu'da - kültürler arasındaki tüm anlaşmazlıklar, çatışmalar sona erecek ve barış,  güvenlik hakim olacaktır.

Adnan Oktar'ın Jerusalem Online'da yayınlanan yazısı:

http://www.jerusalemonline.com/news/middle-east/israel-and-the-middle-east/op-ed-efforts-bearing-fruit-22275

http://9tv.co.il/news/2016/07/09/228251.html


Masaüstü Görünümü