Harun Yahya

Amerikan rüyasını dirilten Trump



Amerikalılar yeni başkanları olarak Donald Trump’u seçtiler. Seçim kampanyası, aynı partiden adayların birbiriyle yarıştıkları ön seçimlerde bile oldukça çetin geçerken, partilerin adaylarının belli olduğu ve Trump ve Hillary Clinton’ın yarıştığı genel seçimler son derece çekişmeli oldu.

Sonunda seçim birçok kişiyi şaşırtan bir şekilde sonuçlandı ve kampanya sırasında yaptığı konuşmalar nedeniyle büyük eleştirilen alan Trump yeni ABD Başkanı olmaya hak kazandı.

Bilindiği gibi seçim kampanyası sırasında en çok tartışmalara yol açan ifadeleri Müslümanlar ve İslam dini hakkındaydı. Kuşkusuz, bu tarz ifadeler hiçbir şekilde kabul edilemez.

Ancak, Trump’ın seçim sonrası yaptığı bir konuşması bu konuda memnuniyet verici sinyaller içeriyor. Trump, söz konusu konuşmasında ABD’de Müslümanlar aleyhine meydana gelen korku için ana akım medyasını suçluyor.  

Trump’ın daha önce yaptığı hatalı konuşmaları bu şekilde düzeltmesi önemli ve umarım görevini resmi olarak devralmasının ardından da söz konusu hatalı ifadelerini düzeltmeye devam eder. Ben Trump’ın aslında İslam’a değil, bağnazlığa karşı olduğuna inanıyorum. Bağnaz bir bakış açısından tedirgin olması ise doğal çünkü bağnazlara göre Müslüman olmayanların yaşama hakkı yoktur.

Kuran’da yeri olmayan bu yanlış inanç sistemi sadece Müslüman olmayanları değil, kadın haklarını, sanatı, güzelliği, sevgiyi, bilimi savunan herkesi hedefler. Bu nedenle Trump’a ve Amerikan halkına Kuran’da tarif edilen gerçek İslam’ı anlatmamız çok önemli.

Trump’ın danışman olarak, ona İslam’ın güzelliğini anlatacak ve bağnazların Kuran’ın değerlerinden ne kadar uzak olduğunu gösterecek Müslüman bir uzman seçmesi çok yerinde bir hareket olacaktır. Bu şekilde bir görevlendirmenin, yeni ABD yönetimi üzerinde çok olumlu bir etkisi olacağına inanıyorum.

Ayrıca eğer Trump, İslam’a değil, İslam adına gerçekleştirilen şiddet ve terörizme karşı olduğunu belirtirse İslam dünyasının bundan çok hoşnut kalacağına da hiç şüphe yok.

Aynı şekilde seçim sonrasında yaptığı konuşmada verdiği birlik mesajı ve farklı kökenler ve inançlardan gelen kişilerle çalıştığı gerçeği de göz ardı edilmemeli.

Birçok Amerikalı yorumcu seçim sonuçlarının ana nedeninin, Amerikalıların yönetim sistemine karşı birikmiş öfkeleri ve bu durumu değiştirme istekleri olduğunu söylüyor.

Amerikalılar ABD’nin neden bu kadar fazla savaşa girdiğini ve kendi meselelerine odaklanmak yerine niye yurtdışında sürekli yeni askeri üsler kurduğunu merak ediyor. Ortadoğu ülkeleri de ABD’nin bölgedeki askeri operasyonlarından memnun değil. Nitekim, eğer seçimleri Clinton kazansaydı, Amerikan politikası muhtemelen şahin çizgide devam edecek ve askeri faaliyetler artış gösterecekti.

ABD’nin Rusya, Türkiye ve İslam ülkeleriyle iyi ilişkiler tesis etmesi barış yönündekileri çabalara hız kazandıracaktır

Trump’un göreve geldiğinde önceki yönetimden farklı bir politika izleyeceği anlaşılıyor. Örneğin halihazırdaki yönetimin Ortadoğu’daki savaşlar için 6 trilyon ABD doları harcamasını eleştiriyor ve bu parayla ABD’nin iki kere tekrar inşa edilebileceğini söylüyor. Ayrıca bu yüzden çatışma ortamına taraf olan herkesin binlerce can kaybettiğini de vurguluyor.

Yine Trump’un seçim sonrası konuşmasına baktığımızda, yabancı ülkelerle iyi ilişkiler kurmak isteyen bir başkan görüyoruz. Bu da akla Rusya ile ilişkileri getiriyor.

Putin ve Rusya ile iyi ilişkiler tesis etmek isteyen bir Amerikan Başkanı olması aslında şaşırtıcı bir durum. Ama bu her iki ülkenin de faydalanabileceği bir fırsat. Örneğin bu vesileyle ABD ve AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımları kaldırılabilir, zira bu yaptırımlar konuya dahil olan her ülkenin ekonomisine bir darbe niteliğinde.

Ortadoğu’da ABD-Rus ittifakı, Suriye ve Irak’taki krizlerin çözülmesi açısından da son derece önemli. Sadece Rusya ile değil, Türkiye ve İran’la da yakın ilişkiler tesis edilmesi bölgede barışın sağlanması açısından çok faydalı olacaktır.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakanı Yıldırım, Trump’u seçim zaferinden dolayı kutlarken, son zamanlarda gerginleşen iki ülke ilişkilerini düzeltme isteklerini de dile getirdiler. Bilindiği gibi bu gerginliğin ana nedeni ABD yönetiminin Suriye’de bulunan ve terör örgütü PKK ile bağlantılı olan PYD’ye askeri desteği. Diğer önemli bir faktör ise Obama yönetiminin, Türkiye’nin, 15 Temmuz darbe girişimden sorumlu tuttuğu Gülen’in iadesi yönündeki taleplerini görmezden gelmesi.

Önde gelen Türk yetkililer, ABD ile gerginleşen ilişkilerin onarılabileceğini ve Trump’un Türkiye’nin taleplerini dinleme konusunda daha olumlu olacağını düşünüyorlar. Trump’un Erdoğan’ın Türkiye’ye davetine olumlu yaklaşımı da önemli diğer bir gelişme.

Diğer yandan bölgenin diğer önemli bir aktörü olan İran, Trump’un Ortak Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA)’na yaklaşımı konusunda bazı şüphelere sahip.

Trump seçim kampanyası sırasında nükleer anlaşmayı desteklemediğini belirtmiş olsa da, seçimleri kazandıktan sonra bu duruşunu değiştirdi ve sadece anlaşmanın koşullarını tekrar ele alacağını söyledi. New York eski Belediye Başkanı Rudy Giuliani de Trump’un anlaşmayı devam ettireceğini teyit etti.

Bu sözleşmenin feshedilmesi ABD’nin de lehine olmayacaktır çünkü böyle bir durumda İran’daki anti-Amerikan havasının yükselişe geçeceğine şüphe yoktur.

İranlılar bu konuda endişe etmemeliler çünkü AB’nin dış politika şefi Federica Mogherini 9 Kasım’da CNN’e verdiği demeçte JCPOA’nın ABD ve İran arasında ikili bir anlaşma olmadığını, aksine çok taraflı bir anlaşma olduğunu söylemiştir.

ABD’nin Rusya, Türkiye ve İslam ülkeleriyle iyi ilişkiler içinde olması barış çabalarına daha da hız kazandıracaktır.

Umuyoruz ki dindar Amerika Trump’ın başkanlığında yeniden inşa edilebilir ve Amerikalıların uzun süredir özlemini çektiği Amerikan rüyası yeniden canlandırılabilir.

Adnan Oktar'ın The Jakarta Post'da yayınlanan makalesi:

http://www.thejakartapost.com/news/2016/12/01/trump-reviving-american-dream.html

Masaüstü Görünümü