Harun Yahya

Teröre gereken cevabı vermek



Yılbaşı gecesi İstanbul’da bir gece kulübüne yönelik düzenlenen terör saldırısında 39 kişi hayatını kaybetti ve 65 kişi yaralandı. İddialara göre o gece kulüpte yaklaşık 700 kişi vardı. Emniyet ise teröristin tek başına hareket ettiğini ve tüm saldırıyı yedi dakika içinde gerçekleştirdiğini söylemişti. Güvenlik güçleri hala olayın sorumlusu teröristi aramaya devam ediyor.

Ertesi gün tüm haberler bu hain terör saldırısına ayrılmıştı. Oysa ki, Türkiye daha çok yakın bir zamanda iki kanlı patlama daha yaşamış ve bu saldırılarda masum insanlar şehit olmuştu. İlki 10 Aralık’ta Beşiktaş stadyumunda gerçekleştirilen ve polis memurları ile bazı sivil vatandaşların şehit olduğu bir saldırıydı. İkincisi ise 17 Aralık’ta Kayseri’de gerçekleşmişti ve izne çıkmak için otobüse binen askerlere haince saldırı düzenlenmişti. Son saldırıda ise hayatını kaybedenler arasında yabancı turistler de vardı. Analiz uzmanları, haber sunucuları, politikacılar, gazeteciler haberlere çıkarak bu trajik olayda hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilediler. Türk liderlerin yanı sıra, Amerikalı, Avrupalı, İngiliz, Fransız liderler, NATO temsilcileri ve diğer birçok ülke temsilcisi de arayarak başsağlığı dileklerini ilettiler, saldırıyı kınadılar ve desteklerini belirttiler. 

Bu tarz dostane yaklaşımlar son derece memnuniyet verici ve özellikle bu gibi durumlarda büyük önem taşıyor. Ancak pratik bir çözüm sunmadan terörü sadece kınamanın ne derece faydalı olduğu tartışılır. İster komünist ister radikal olsun, asıl yapılması gereken teröristlerin hatalı ideolojilerini hedeflemek ve kalplerindeki nefreti ortadan kaldırmak olmalıdır. Örneğin İslam adına korkunç katliamlar işleyenler Kuran’a göre katildir çünkü, Kuran’da masum insanları katletmenin zulüm olduğu açıkça belirtilir. Allah her türlü şiddeti yasaklamıştır ve bu tarz faaliyetlerde bulunanları kınar.

Ayrıca terörün, sadece dünya liderlerinin kınamasıyla veya sadece ‘İslam barış dinidir’ denmesiyle bitmeyeceği de unutulmamalıdır. Evet, sadece Kuran’a dayanan ve uydurma izahlar ve yanlış yorumlardan uzak, gerçek İslam’ın barış dini olduğu doğrudur. Ancak bu durum radikaller için geçerli değildir. Dolayısıyla bu problemi çözmek için bu gerçekleri İslam dünyasına Kuran’dan kanıtlarla açıklamak gerekmektedir. İnsanları bu radikal felsefeden kurtarmanın en iyi yolu, barış ve sevgiyi anlatan Kuran temeline dayalı sistematik bir eğitim kampanyasıdır. Gerçekten de, İslam dünyasını bu zararlı hurafelerden kurtarmak için geniş çaplı bir eğitim kampanyasının acilen başlatılması gerekmektedir. Batı dünyasının desteği tabi ki önemlidir ama asıl görev Müslümanlara düşmektedir.

Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, yıllardır kitaplarımda, makalelerimde ve televizyon programlarımda anlatmış olduğum eğitim kampanyası fikrini gündeme getirmiş ve CNN Turk’de konuk olduğu programda terör saldırısını değerlendirirken, terörü bitirmek için Kuran’a dayalı gerçek İslam’ın anlatılması gerektiğini ve sevginin dünyaya hakim olmasının önemini vurgulamıştır. Kuran’dan bir ayet okuyan Ağar, terörün nedenlerinden birisinin herkesin dini kendine göre yorumlaması olduğunu ve diğerlerini elimine etmek için güç elde etmeye çalışması olduğunu söylemiştir. Farklı inanışlara karşı bir düşmanlık geliştirildiğini, mezhepsel ayrılıklarda da bunun gözlemlendiğini bildirmiştir. Sözlerini, ilgili tüm ülkelerin bir araya gelerek işbirliği yapması ve birlikte çözüm bulmaları gerektiğiyle bitirmiştir.

Saldırı sonrasında özellikle de sosyal medyada bağnaz düşünceye sahip bazı kişilerin Noel ve Yılbaşı kutlamalarına karşı nefret dolu söylemlerinin katliamın sebebi olduğu yönünde yorumlar yapılmıştır. Oysa ki, Hz. İsa’nın doğumunu kutlamak Müslümanları rahatsız edecek değil, mutlu edecek bir durumdur. Üstelik Hz. İsa aynı zamanda bir İslam peygamberidir ve Müslümanlar tarafından çok sevilir. Evet sayısı az da olsa bazı insanların Türkiye’yi bir yas ülkesine döndürmek ve insanları modernlikten, kaliteden, eğlenceden uzak karanlık ve korkunç bir hayata mahkum etmek istedikleri bir gerçektir. Bununla beraber, ülkemize sahip çıkan vatandaşlarımız olduğu sürece bu kişilerin Türkiye üzerinde herhangi bir etkisinin olması mümkün değildir. Üstelik Türkiye, herkesin istediği gibi yaşamakta özgür olduğu modern bir ülkedir.

Diğer yandan teröristlerin amacının korku salmak, insanların moralini bozmak ve hayatı sekteye uğratmak olduğu bilinir. Nefret, paranoya ve güvensizlik yaratarak toplumlara zarar vermek istemektedirler. Eğer terör insanları yas tutmaya itemezse, bunun yerine insanların farkındalığını ve dayanışma ruhunu arttırırsa, eğer insanlar ülkelerine bağlılıklarında kararlı olduklarını göstererek teröristlerin eline geçmesine izin vermezse, teröristler başarısız olmuş demektir. İnsanlar cesur olmalı, hayatlarını yaşamaya devam etmeli ve kalabalık yerlere gitmekten kaçınmamalıdırlar. Bununla birlikte insanlar çok dikkatli olmalı, emniyetleri için tüm gerekli tedbirleri almalı ve olağanüstü ya da kuşkulu bir durum olduğunda hemen polise haber vermelidirler. Teröristleri yıldıracak olan insanların iradesi, kararlılığı ve cesaretidir.

Sonuç olarak terörle mücadelede herkesin bir görevi vardır. Hükümet ve muhalefet, politik hesapları bir kenara bırakarak güç birliği yapmalıdır. Vatandaşlar da devletlerine destek olmalı, kararlı ve güçlü bir duruş sergileyerek, birlik olduklarını vurgulamalıdır. Uzun, hikmetsiz ve boş konuşmalar yerine, bir terör saldırısı durumunda doğru cevabı vermek ve ulusal seviyede eğitim kampanyaları başlatmak gibi pratik çözümler sunmak önemlidir. Milli şuur güçlendirilmeli ve terörün ideolojisini yok etmek için karşı-fikri mücadele yürütülmelidir.

Adnan Oktar'ın the Jakarta Post'da yayınlanan makalesi:

http://www.thejakartapost.com/news/2017/01/06/giving-right-answer-terror.html 

Masaüstü Görünümü