Harun Yahya

Ramazan 2010 - 21. Gün




 



 

Biz, bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık. Eğer bir 'oyun ve oyalanma' edinmek isteseydik, bunu, Kendi Katımız'dan edinirdik. Yapacak olsaydık, böyle yapardık. (Enbiya Suresi, 16-17)

 



 

Dünya arkasını dönmüş gidiyor, ahiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatları var. Sizler ahiretin evlatları olun. Sakın dünyanın evlatları olmayın. Zira bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok." [Rezin tahric etmiştik. Buhari, muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir. (Rikak 4)] Hadis No:1973

 



 


 

İnsan her türlü acizliğine rağmen büyüklenir
 

Allah insan vücudunu muhteşem bir sanatla yaratmıştır. Bedenen sahip olduğu tüm muhteşem özellikler, örneğin istediği her hareketi kolaylıkla yapabilmesini sağlayan iskelet sistemi, yaklaşık 100 trilyon hücreyi tek tek dolaşarak besleyen dolaşım sistemi, oksijeni taşıyan kan, kanın damarlar içinde dolaşmasını ve vücudun her hücresine ulaşmasını sağlayan kalp, tek bir hücresinde 500 farklı kimyasal işlem gerçekleşen karaciğer ve daha yüzlerce sistem ile bu sistemleri oluşturan sayısız detayın her biri insana dünya hayatında rahat bir yaşam sürebilmesi için Allah tarafından özel olarak bahşedilmiştir.

Ne var ki gözümüzün gördüğü ve görmediği her şeyi ve her noktayı benzersiz ve üstün bir sanatla yaratan Allah, insan bedenine, olanca mükemmelliğinin yanı sıra, türlü acizlikler de vermiştir. Dilemiş olduğu takdirde insan bedenini bu acizliklerden muaf şekilde yaratmaya kadir olan Allah, hiç kuşku yok ki bu acizlikleri özel bir hikmetle yaratmıştır. Nitekim insanın bedenen aciz ve zayıf olarak yaratılmış olmasının çok önemli hikmetleri vardır.

Ölümlü bir varlık olarak yaratılmış olması insanın en büyük aczlerinden biridir. Acıkması, hastalanması, uyuma ve dinlenme ihtiyacı içerisinde olması, soğuktan sıcaktan etkilenebilen hassas bir varlık olması, küçücük bir mikroba yenik düşebilen, en ufak bir soğuk algınlığına dayanıklılık gösteremeyen bir zayıflıkta olması da onu son derece aciz bir varlık kılar. Dünyanın dört bir köşesi eczanelerle, hastanelerle, sağlık kuruluşlarıyla doludur. Bu da insanın aczini tüm açıklığı ile ortaya koyan bir durumdur.

Ne var ki bazı insanlar olanca acizliklerine rağmen sanki bu durumla hiç muhatap değillermiş gibi şımarıp azgınlığa kapılabilmektedirler. Küçük bir dengesizlik sonucu düşüp sakat kalabilecek, vücudundaki trilyonlarca hücreden bir tanesinin bozulmasıyla çok ciddi hastalıklara yakalanabilecek aciz bir varlık iken büyüklenir, başkalarına kendilerini güçlü ve üstün göstermek isterler. Oysa her insan gibi onlar da acz içinde olan varlıklardır.

Bu kişilerin en ağırlarına giden konulardan biri ise ölümdür. Ölümün hatırlatılmasından hiç hoşlanmazlar. Ne kadar görmezlikten gelirlerse gelsinler, ne kadar yüz çevirirlerse çevirsinler ölüm kendilerine hiç beklemedikleri bir anda gelecektir. Bu kesin gerçeğe rağmen aciz bir kul olduklarını yine de kabul etmez, son nefeslerine kadar büyüklenmelerini sürdürürler.
 




Müslümanlar ise aczlerini bilen, dolayısıyla büyüklenmeye, kibir ve gururlanma hissine kapılmayan insanlardır. Allah’ın her şeyi hikmetle yarattığını bilir, O’na yönelir, yalnızca O’ndan yardım isterler.

(http://www.sahtedunya.com/)

 


 

Hz. Mehdi (a.s.) canlı internet, televizyon ve radyo ve telefon bağlantıları ile insanlarla konuşur
 




İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: …ONLAR YERYÜZÜNÜN DOĞU VEYA BATISINDA MİHRAP VEYA YATAKLARINDA OLDUĞU HALDE İMAM (A.S)’IN SESİNİ İŞİTİRLER. BU BİR TEK SES ONLARIN HEPSİNİN KULAĞINA GİDER VE HEPSİ ONA DOĞRU HAREKET EDERLER. Çok geçmeden göz açıp kapatıncaya kadar hepsi huzuruna varırlar…”

(Bihar’ul-Envar, c. 53, s. 7)





Hz. Mehdi (a.s.)’ın döneminde insanlar yattıkları yerden, oturdukları koltuktan hatta yüksekçe bir yerde olsalar bile Hz. Mehdi (a.s.)’ın sesini işitebilecekleri bir teknolojiye sahip olacaklardır. Bilindiği gibi günümüzde televizyon, telefon, radyo ve bilgisayar sistemleri hem sesli hem görüntülü canlı yayınları dünyanın dört bir yanındaki kişilere anında ulaştırabilmektedir. Ayrıca hadisteki anlatıma göre insanlar Hz. Mehdi (a.s.)’ın tebliğinin ardından, onun çizgisinde hareket etmeye, o yönde bir ahlak göstermeye başlayacaklardır. Hadisten Hz. Mehdi (a.s.) döneminde insanların istedikleri yere çok kısa süreler içinde ulaşabilmelerini sağlayan süratli ulaşım araçlarının da olacağı anlaşılmaktadır.

Hz. Mehdi (a.s.) zamanında görüntülü telefon ve bilgisayar sistemleri ile de bağlantı kurulacaktır.
 




İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki Kaim (Hz. Mehdi (a.s.)) zamanında bir mümin doğuda olsa, batıda olan kardeşi kendisini görür. Hakeza, batıda olsa, doğuda olan kardeşi kendisini görür.”

(Bihar’ul-Envar, c. 52, s. 391)





Peygamberimiz (s.a.v.) bu hadiste Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur vakti olan hicri 1400’lerdeki gelişen yüksek teknolojiye dikkat çekmiştir. Öyle ki 21. Yüzyılda üretimi yapılan görüntülü cep telefonları ve bilgisayarlardaki kamera sistemleriyle dünyanın her yerindeki insanlarla istediğimiz an görüntülü bağlantı kurma ve konuşma imkanı doğmuştur. Bu gelişmeyle birlikte Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur vaktini işaret eden bir alamet daha gerçekleşmiştir.

http://www.dabbetularz.net/
 


 

Kral Hamad: Türkiye'nin rolü önemli
 

Azerbaycan Devlet Haber Ajansı Röportajı, 14 Ağustos 2008

Sunucu: Türkiye’nin yararına mı batıya, Avrupa’ya böyle Avrupa Birliğine dahil olmak?

Adnan Oktar: İşin doğrusu Türkiye, dünyanın en büyük devletidir. Yani, abartmıyorum en büyük devleti. Şöyle olacak, TÜRK İSLAM BİRLİĞİ’NİN, BÜYÜK TÜRK İSLAM BİRLİĞİ’NİN LİDERİ OLARAK AVRUPA BİRLİĞİ’NE GİRECEK TÜRKİYE, O ZAMAN HEM AVRUPA’YI BESLEYECEK, HEM AVRUPA’YI GÜÇLENDİRECEK, hem Rusya’nın beli doğrulmuş olacak, hem Ermenistan rahatlayacak, hem İsrail rahatlayacak, hem Filistin sorunu hallolacak. Yani Türkiye bütün dünyayı kurtaracak bir devlettir. Bütün dünyanın sigortası gibidir Türkiye. Çok hayati bir devlet bunu 10, 20 yıl içerisinde bütün dünya görmeye başlayacak ve bütün dünyayı kardeş haline getirecektir Türkiye. Bu Allah’ın inşaAllah kanunu, kader böyle inşaAllah.
 




Türkmeneli TV, 22 Nisan 2008

Adnan Oktar: En mükemmel yapılacak şey Türk İslam Birliği'ni oluşturmaktır. Yani bütün İslam ülkelerinin liderliğini almak, bütün Türk illerinin liderliğini almak çünkü bütün Türk illeri zaten Müslüman genelinde Müslümanlar. Ama aynı zamanda bölgenin de ağabeyi olması Türkiye’nin
yani Ermenistan’ın menfaatlerini koruması, onlarında zengin olması için gayret etmesi, İsrail’in menfaatlerini koruması, Filistin’e huzur getirmesi, bölgeye barış getirmesi, her yönden bölge de ağabeylik yapması. Bu en acil görev, bu Avrupa Birliği açısından da çok önemli. Avrupa Birliği’nin terörden kurtulması, terör endişesinden kurtulması onlar için çok büyük bir nimet ve lükstür. Bunu bir kere Türk-İslam Birliği çok sağlam sağlar, kesin sağlar. İslam âleminde ki bütün çileler biter, bütün kargaşa biter… Türk İslam Birliği’nin bir gün bile gecikecek durumu yok, hemen olması lazım. Bu herkesin lehine, ne NATO’nun aleyhine, ne Avrupa Birliği’nin aleyhine, bütün dünyanın lehine bu. Çin’de bunda rahat eder, Rusya’da rahat eder, özellikle Rusya çok rahat eder. Avrupa Birliği çok rahat eder, Amerika zenginleşir, güçlenir yani her yönden büyük menfaat ve fayda var bunda. Ama TÜRKİYE’NİN LİDER OLMASI ŞART GÖRÜNÜYOR.

www.turkislambirligimujdesi.com


Yeniasya, 16 Şubat 2010


 

Bahreyn Kralı Hamad, Türkiye’nin, AB içinde yer almasının tüm İslam ülkeleri için önemli olduğunu belirrtti. Türkiye’nin Ortadoğu’daki rolünün, çok önemli ve etkili bir rol olduğuna işaret eden Hamad, ‘’Türkiye, Ortadoğu’da etkin rolünü ve varlığını vurguladığı sürece Avrupalılar nezdinde daha güçlü olur. Türkiye’nin, AB içinde yer alması bütün İslam ülkeleri için önemlidir. Hedef; o olmalıdır’’ diye konuştu. Hamad, ülkesinde, Türkiye’ye karşı büyük bir sevgi olduğunu dile getirdi.
 


 

Müslüman Yaratılışçı İslam'ı Yayıyor, İsa'yı Bekliyor 

20.06.2008 - İngiltere/Christian Today
 




Merkezi Londra’da olan ve Hıristiyan dünyasına yayın yapan günlük gazete Christian Today, 20 Haziran 2008 tarihli internet sayfasında Reuters haber ajansının Sayın Adnan Oktar ile yaptığı söyleşinin yorumuna "Müslüman Yaratılışçı İslam'ı Yayıyor, İsa'yı Bekliyor" başlığı altında yer verdi.


Harun Yahya, Müslüman dünyasının en fazla kitapları dağıtılan yazarlarından biri... Din ve bilim hakkındaki gösterişli kitapları ve DVD'leri dünya çapında İslami kitapçılarda satılıyor... ve okuyucularının eserlerini internet sitesinden bedava indirmesine izin veriyor... Adnan Oktar –Harun Yahya müstear ismini kullanan 52 yaşındaki Türk– 768 sayfalık "Yaratılış Atlası" ile Avrupa ve Kuzey Amerika'daki bilim adamlarının ve öğretmenlerin dikkatini çekti.

HZ. İSA MÜSLÜMAN OLARAK GERİ DÖNECEK

Harun, Hz. Musa'nın kardeşi olan Harun'un Arapçasıdır. Yahya da Yahya Peygamber'in Arapçasıdır. "Harun, Hz. Musa'nın yardımcısıydı. Yahya da Hz. İsa'nın yardımcısıydı" dedi Oktar. "Hz. İsa dünyaya geri döndüğünde, biz de ona yardımcı olmak istiyoruz… Bunun bu konudaki duam olduğunu söyleyebiliriz."

Oktar, ahir zamanla ilgili Kuran ayetleri ve Hz. Muhammed'in hadislerinin, Hz. İsa'nın yakın bir zamanda geri döneceğini ve İslamiyetin kurtarıcısı olan Mehdi'ye, Deccal'in yenilmesinde ve tüm dünyaya İslam'ın yayılmasında yardım edeceğini, ortaya çıkardığını söylüyor. "Şu anki en önemli çalışmamız Hz. İsa'nın gelişi için zemin hazırlamak," dedi...
 




(http://www.hazretiisagelecek.com)
 


 

Darwin Amca Biz Hiç Değişmedik
 



 

http://tr1.harunyahya.com/Detail/T/7EZU2FZ0164/productId/15007/
DARWIN_AMCA_BIZ_HIC_DEGISMEDIK_

 

Çocuklar, çoğu kişi fosillerin evrim teorisini desteklediğini sanır. Çünkü evrimciler onlara böyle söylerler. Oysa bu yanlıştır. Tam tersine fosiller evrim teorisinin olmadığını ortaya koyan en önemli kanıtlardır. Ancak bazı kitaplarda halen evrimle ilgili hayal ürünü hikayeler anlatılmaktadır. Oysa gerçek şudur: 150 yıldır evrimi destekleyecek tek bir kanıt bulunamamıştır. Fosil kayıtları da evrimin olmadığını ortaya koyan en önemli delillerden biridir.

Sevgili çocuklar, bu kitapta fosillerin bize anlatacağı gibi, canlılar günümüzde nasıl mükemmel özelliklere sahiplerse, yüz milyonlarca yıl önce de aynı kusursuzluğa sahiptiler. Hiçbir zaman yeryüzünde evrimcilerin iddia ettikleri gibi ilkel canlılar yaşamadı. Allah canlıları bir anda, bugünkü özelliklerine sahip olarak, eksiksiz bir şekilde yarattı. Gelin şimdi bu gerçeği ispatlayan fosilleri hep beraber inceleyelim...





 





Türk-İslam Birliği Yolunda Ne Gelişmeler Ne Oldu?

Orta Asya ile ilişkiler derinleşerek sürecek

Türkiye, 11 Şubat 2010


 

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kazakistan ziyareti öncesinde Esenboğa havaalanında açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, Orta Asya’nın Türk dış politikasının en önemli stratejik omurgalarından birini teşkil eden bir bölge olduğunu söyleyerek, gelecek aylarda bu bölge ile olan ilişkileri çok daha derinleştirerek sürdürmeye kararlı olduklarını bildirdi.




Sayın Adnan Oktar ne demişti?

Azerbaycan Apa Haber Ajansı, 16 Ağustos 2008

Adnan Oktar:
Türk- İslam birliğinin olmadığı dönem hep acı dönemi olacaktır. Yani bunun çaresi yok. Bunu Kafkaslarda da görürüz, başka bölgede de görürüz, halen görmeye devam ediyoruz. Bunun önü sonu kesilmez, bu kan durmaz. Bunun tek çözümü Türk- İslam Birliğidir. Bunu geciktirmek vebal altında bırakır insanları. Onun için, bizim millet olarak, Türk milleti olarak bunun için var gücümüzle Kazakistan, Azerbaycan, Türkiye, Doğu Türkistan, bütün Türk Devletleri, Kırgızistan, hepimiz bir kere bu birliği acil biraraya gelip halletmemiz gerekiyor. Geçen her gün zararımıza ve aleyhimize olur Allah esirgesin. Bakın bugün Gürcistan’da akan kanlar, Abhazların sıkıntısı, Rusların çektiği ızdırap, bunların hepsinin kökeninde Türk-İslam birliğinin olmaması yatıyor. Türkiye bugün teklif etsin, iki devlet, bir millet olarak Azerbaycan’la birleşelim diye inanın 24 saat sonra bunun cevabı olumlu gelir. İnşaAllah. Suriye ile de öyle, Irak ile de öyle, yani bunu kabul etmeyecek hiçbir İslam ülkesi yok, hiçbir Türk devleti yok. Böyle bir bereketli, güzel, huzurlu birliği birisinin reddetmesi için yani ruhen bir rahatsızlığı olması gerekir. Akıl alacak gibi değil bu. Bütün dünyanın lehine biz bu yolda devam ediyoruz, inşaAllah bu birlik gerçekleşecek bu bunların alameti, Allah gösteriyor. Bu birlik olmadığında neler olur onu göstertiyor. Son olaylar da bunlardan ibaret.

(http://www.onderturkiye.com)    







 

Canlılardaki Savunma ve Avlanma Yöntemleri


Bakıldığı zaman tamamen boş gibi görünen deniz altı çöllerinin en mucizevi yönü, sakin görüntüsünün aksine hayranlık uyandıran pek çok deniz canlısıyla dolu olmasıdır. Deniz altı çölünde yaşamını sürdüren canlıların bir bölümü küçük deniz kabuklarında saklanır, bir bölümü ortama ayak uydurarak kamufle olur ve birçok canlı da saklanmak için kumun altını tercih eder. İşte bu canlılara örnekler:

Kuma Demir Atarak Avlanan  Yılan Balığı

Deniz altı çöllerinde yaşamını sürdüren bir çeşit yılan balığı (Gorgasia), kuyruğu ile kendisini yuvasının bulunduğu kuma sabitler. Yaklaşık 1 metre uzunluğunda olan bu balık, sürekli eğilip bükülerek hem avlanır, hem de kendini düşmanlarına karşı savunur. Ancak kendinden daha büyük bir canlının yaklaştığını sezerse kumdaki yuvasına girerek kendini savunur.

Tehlike Anında Ölü Taklidi Yapan Siyah Ustura Balığı

Suyun altında usta bir savaşçıyı andıran siyah ustura balığı, tehlikeli durumlarda farklı bir taktik uygular.
Düşmanlarından korunmak için kamufle olmayı tercih eden siyah ustura balığı, hemen yan yatar ve sırt yüzgecini açar. Bu hareketiyle kumların üzerinde hareketsiz yatarak çöp yığınıymış görüntüsü verir. Yüce Allah’ın sonsuz ilhamıyla kendini korumak için kamufle olan bu canlı, bu sayede düşmanlardan korunmuş olur.

İki Canlı Arasındaki Ortaklık

Kızıldeniz’deki deniz altı çölünün mensuplarından bir tür kaya balığı (Sryptocen-trus ceoruleopunctatus) ve bir Akdeniz karidesi (Alpheus) ortak bir yaşam sürerler. Karides, ortaklaşa kullandıkları yuvanın ağzındaki döküntüleri temizlerken kaya balığı olası tehlikelere karşı nöbet tutar. Karides görev başındayken eğer kaya balığı bir tehlike sezerse gövdesini oynatmaya başlar. Balığın bu uyarısını fark eden karides de yuvaya kaçarak tehlikelerden korunur. Tüm canlılara birbirleriyle iletişim içerisinde olmayı ilham eden, onları bu özellikleriyle yaratan alemlerin Yaratıcısı olan Yüce Allah’tır.
 

(http://www.hayvanlaralemi.net)

 


 

''Faydalı mutasyon vardır'' şeklindeki ünlü Darwinist iddianın geçersizliği


Mutasyonların bozucu, öldürücü, yok edici etkisi şu anda bütün bilim dünyasında kesin bilimsel delillerle bilinmesine rağmen ısrarla savunulmaktadır. Bu iddia, aslında bir küçük düşme kaygısından kaynaklanmaktadır. Çünkü Darwinizm yalnızca mutasyonlara bel bağlamış olan bir teoridir. Mutasyonların yıkıcı etkisi bir kere dile getirilirse, bunun Darwinizm’in sonu olacağını tüm Darwinistler bilmektedir.

* Çok defa belirtmiş olduğumuz gibi mutasyonların net etkisi zararlıdır, yalnızca %1 oranında etkisiz olabilirler ki bunların da aslında organizmaya ileriki vadede zarar getirdiği son bilimsel araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır.  Mutasyonların net zararlı etkisi psikolojik bir savunma değil, bilimin ortaya çıkardığı çok net bilimsel bir gerçektir.

* Darwinistler eğer buna itiraz ederlerse doğrudan bilime itiraz etmiş olurlar. Çünkü burada kişisel bir iddia değil, bilimsel bir sonuç söz konusudur.

* Mutasyonun bir canlıya faydalı bir özellik sunması imkansızdır. Normal şartlarda bir canlı bedenindeki her şey tam bir düzen, simetri ve uyum içindedir. Ayrıca bu sistemler hassas dengelerle bir arada kalan, oldukça ince ayarlarla varlığını sürdüren muhteşem komplekslikte sistemlerdir. Radyasyon gibi etkilerle meydana gelen rastgele müdahaleler, kopmalar, bozulmalar, yer değiştirmeler anlamına gelen mutasyonlar, bu düzen, simetri, uyum ve komplekslik içindeki olağanüstü sistemlere MUTLAKA ZARAR VERİR. Bunun aksine bir şeyi savunmak tümüyle mantığa ayrıca bilime aykırıdır.
 




* Çernobil, Hiroşima, Nagazaki’de meydana gelen dehşet verici görüntüler tam olarak mutasyonların meydana getirdiği sonuçlardır. Düzgün yapıdaki organizmalar mutasyonların etkisiyle ölmüş veya şiddetli zarar görmüş, hatta bu zararlı etki sonraki nesillerde de kendini göstermiştir.

* Mutasyonlar düzgün bir yapıya adeta makineli tüfekle ateş etmek gibidir. Sağlam bir şeyin üzerine ateş açılması o yapıyı tamamen ortadan kaldırır. Mermilerin tek bir tanesinin etkisiz kalması veya vücuttaki mevcut bir enfeksiyonu yakarak iyileştirmesi bir şeyi değiştirmemektedir. Organizma zaten kendisine isabet eden 99 mermi ile yerle bir olmuştur.

*Darwinistlerin, makro düzeyde bir canlının kendi fizyolojisinden tamamen farklı başka bir canlıya dönüşme senaryosuna mutasyonlarla delil gösterebilmeleri gerekmektedir. Fakat BÖYLE BİR DELİL GETİRMENİN YANINA BİLE YAKLAŞAMAMAKTADIRLAR. Yaklaşamazlar çünkü kendileri de çok iyi bilmektedirler ki, mutasyonlar yıkıp, koparıp, yok etmekte, kimi zaman organizmayı tamamen ortadan kaldıracak örnekler oluşturmaktadır.

(http://www.mutasyonlar.com/)     

 


 

Zebra kafatası
 




Fosil Bilgisi

Yaş:
70-40 milyon yıllık

Dönem: Kretase-Eosen

Bulunduğu yer: Guang Xi, Çin




 





 




Evrimcilerin çok uzun yıllardır aradıkları ara geçiş fosilleri hiçbir şekilde bulunamamakta, öte yandan Yaratılış gerçeğini ortaya koyan fosillere her gün bir yenisi eklenmektedir. Resimdeki zebra kafatası fosili de bu örneklerden biridir. Diş ve çene yapısı günümüz örneklerinden farksız olan bu fosil, evrim teorisinin büyük bir aldatmacadan ibaret olduğunu, tüm canlıları Allah'ın yarattığını bir kez daha teyit etmektedir.

www.materyalizminsonu.com
 


 

Masaüstü Görünümü