Harun Yahya

Ramazan 2010 - 24. Gün




 



 

Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki müminlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır. (Bakara Suresi, 214)

 



 

"Amellerinizi Allah için halis kılınız. Zira Allah Teala ancak Kendisi için ihlasla yapılan ameli kabul eder." (Hz. Muhammed (sav))

 



 




Müminler insanlara göre değil Kuran’a göre ahlaklarını geliştirirler


Dünyada var olan herşey insanın ahireti açısından bir deneme konusudur. İman eden bir kişinin üzerine düşen ise her karşılaştığına sabır göstermektir. Şuurlu, berrak bir akılla konuları değerlendirip bunların bir deneme konusu olduğunu akıldan çıkarmamak Müslüman bilincinin bir göstergesidir.

İnsan kendi kendine “ama bu konu farklı, şu konu farklı” gibi değerlendirmelere girerse çok yanılır. Küçük büyük diye bir konu yoktur. Herşey bir bütündür. Ve Müslümanın hayatı boyunca sınandığı temel konulardan bir tanesi Allah rızası için güzel ahlakı göstermek, nefisten yana değil, Allah’tan yana nefse karşı tavır almaktır. Ömrü boyunca, üzerine düşen sorumluluk, Müslümanca, Allah’ın beğeneceği düşünce ve tutum üzerinde olmak, Kuran’a uymaktır.

Her insan, hayatı içerisinde bir sürü insan karakteriyle karşılaşır. Hepsi birbirinden farklıdır. Kuran’da Allah’ın tarif etmiş olduğu pek çok karakter vardır. Müşrikler, münafıklar, fasıklar, müminler... Her insan bir değildir. Allah korkusunun derecesine bağlı olarak insanlar karakterlerini sergilerler. Ancak karşı taraftaki insanların ahlak yapıları samimi iman eden bir insanı asla etkilememelidir. Herhangi bir yanılgı içine düşürmemelidir. Bu konuyla ilgili bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:
 

Öyleyse sen sabret; şüphesiz Allah'ın va'di haktır; kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe (veya gevşekliğe) sürüklemesinler. (Rum Suresi, 60)


Müslüman, asla başkalarını örnek alarak, onların yapmakta oldukları bir hataya ayak uydurmamalıdır. Bir insan Allah’a inandığını söyler, ancak kalbinde Allah korkusu zayıftır, eksiktir; bunu başkası bilemez. Ancak Allah bilir. Dolayısıyla eğer insan samimi iman ediyorsa, o zaman dosdoğru yol apaçık ortadadır. Başkalarının ahlakı kıyas olamaz.
 




Samimi Allah’tan korkup, iman eden insanın üzerine düşen, tavizsiz olarak Allah’ın razı olacağı davranışlarda bulunmaktır. Cahilce yapılan davranışlardan sakınarak, akıllı ve olgun bir tutumla, karşılaştığı rahatsız edici durumlar karşısında Allah’a tevekkül ederek sabır göstermektir.  Çünkü Allah, “Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslam'a) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz çevir.” (Araf Suresi, 199) diye emretmektedir.

Aklı başında, iman sahibi bir insanın tavırları her zaman eksikleri telafi eder nitelikte asil ve vakurdur. Başta, Allah’a olan derin bağlılığı, korkusu sebebiyle diğer insanların tavırlarına bakarak davranışlarını şekillendirmez. Ahireti açısından gücünün yettiği en güzel ahlakı gösterir ve her durumda, Allah’a tevekkül ile yönelir.

(http://www.kuranrehberdir.com)

 


 

Hz. Mehdi (a.s.) fakirlere karşı çok merhametli ve cömert olacaktır
 




İmam Mehdi (a.s.) büyük miktarlarda servet dağıtacaktır. FAKİRE VE İHTİYAÇ SAHİBİNE KARŞI ÇOK YUMUŞAKTIR.

Muntakhab al-Asar, Sayfa 311





Hz. Mehdi (a.s.)’nin önemli bir özelliği de bu hadiste bildirildiği gibi ihtiyaç içinde olan fakirlere karşı son derece merhametli olması, onların rahat ve huzurlu yaşayabilmeleri için her türlü sosyal girişimi teşvik ederek onlara imkan sağlaması olacaktır.

Nitekim Hz. Mehdi (a.s.), insanların yaşadıkları sıkıntı ve zulümden yakındıkları bir dönemde zuhur edecektir.
 


 




Ebu'l Hicaf da Peygamber'in (s.a.a) üç defa şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: ''Hz. Mehdi (a.s.) hususunda müjdeler olsun sizlere. HALKIN DAĞILDIĞI VE ZORLUKLARIN BAŞ GÖSTERDİĞİ ZAMAN HZ. MEHDİ (A.S.) ZUHUR EDECEKTİR. ZULÜM VE SİTEMLE DOLAN YERYÜZÜNÜ ADALETLE DOLDURACAKTIR. KULLARIN KALBİNE ALLAH'A KULLUĞU YERLEŞTİRECEK VE ADALETİ HERKESİ KAPLAYACAKTIR.

(Peygamberin Ehl-i Beytinden Olan Hz. Mehdi (a.s.), sf 16; Bihar-ül Envar, c.51, s.74)





Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)’ın; halkın mezhep ayrılıkları olduğu, gruplaşıp birbirinden ayrıldıkları, ırk ayrımlarının yaşandığı, ekonomik sıkıntıların baş gösterdiği, anarşi ve terörün şiddetini artırdığı bir dönemde zuhur edeceği haber verilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) bu hadisi 3 kere tekrar etmiştir. Bu dönemde insanların ekonomik kriz, pahalılık ve başlarına gelen maddi ve manevi sıkıntılardan, yaşadıkları zulümlerden dolayı sürekli şikayet edeceklerini de ifade etmiştir.

http://www.mehdininkaybolusu.com/
 




Avrupa durgunluktan çıkamıyor


Mavi Karadeniz TV, 17 Şubat 2009

Adnan Oktar:
Hafif bir kriz en fazla, işte bir yıl falan sürer, altı ay bir yıl sürer o da gittikçe gerileyerek geçer, dediler. Ben de dedim ki bu çok büyük bir tufan dedim, ekonomik tufan. 7 yıl sürecek dedim. Şimdi dünyanın en ünlü zenginleri batmaya başladı, bugün yine bir gazetede manşet atılmış dünyanın en ünlü zengini olarak bilinen bir kişi vardı o da batmış. Bütün fabrikalar, bütün bankalar, hepsi sıradalar ve hepsi sıradan batacaklar. Yani bütün kapitalist sistem çökecek. Ve bunların hiçbiri kurtulamayacak. Sadece Türk İslam Birliği Nuh’un gemisi gibidir, Hz. Mehdi (as) öncülüğünde bütün dünyayı bu birlik kurtaracak. Benim bu dediklerimi görmek için fazla bir vakit geçmeyecek, yani 2014 hemen kapıda göreceksiniz.

www.guzelelestiriler.com



Cumhuriyet, 1 Mart 2010




Avrupa’nın en büyük ülkelerinden gelen karamsar göstergeler, bu ülkelerin Yunanistan ve İspanya gibi ciddi ekonomik sorunlar yaşayan ülkeler karşısında denge unsuru olacağı ümitlerini boşa çıkarıyor.

 


 

Kuran'la Darwine Karşı - 05.05.2010

İsviçre/20 Minuten
 

İsviçre'nin Almanca konuşan kesimince okunan günlük gazete 20 Minutes, "Kuran'la Darwine Karşı" başlıklı bir habere yer verdi. Yaklaşık 800 bin okuyucusu olan gazetede yer alan haberde, Harun Yahya temsilcilerin İsviçre'de verecekleri konferanslar konu edildi.

Bilimsel Konferans: Evrim teorisine karşı seferberlik

Gazetenin internet sitesinde ise Harun Yahya'nın Almanca Yaratılış Atlası ve Kuran Mucizeleri kitaplarına, Almanca Evrim Aldatamacası sitesine ve yazarın Der Spiegel dergisi ile gerçekleştirdiği röportaja link verildi.
 






İsviçre'de 20 Minutes gazetesinin internet sitesinde yapılan anket sonucuna göre, kamuoyunun %67'si canlılığı sadece Allah'ın yarattığına inanıyor.

Adnan Oktar : "Bütün varlıkları Allah yaratmıştır."





İsviçre'de 20 Minutes gazetesinin internet sitesinde yapılan anket sonucuna göre, kamuoyunun %67'si canlılığı sadece Allah'ın yarattığına inanıyor.


Haberde Sayın Adnan Oktar'ın evrim karşıtı çalışmaları ile ilgili öne çıkan satırlar şöyledir:

Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, Darwinizm'e karşı bir Haçlı seferi sürdürüyor. Mayıs sonu Zürih'te de evrim aldatmacasını ortaya koyacak… Hıristiyan evrim eleştirmenleri şimdi bir yönden destek almış durumdalar... Türk yazar Adnan Oktar, tabiri caizse, evrim teorisine karşı Müslüman bakış açısıyla, tavizsiz bir Haçlı seferi şeklinde mücadele veriyor…

Darwinizmi bilim tarihin en büyük yalanı olarak yorumlayan yazar, iki Dünya Savaşının, faşizmin ve terörizmin de sorumlusu olarak görüyor. Günümüze bakılacak olursa: "Bütün teröristlerin -kendini Müslüman olarak gösterenler dahi- gerçekte Darwinist ve ateistirler." diyor… Kendisi için bütün bunlara şifa olacak olan İslam'dır…"Biyokimya, paleontoloji ve anatomi gibi modern bilim dalları cok açık bir gerceği gündeme getirdiğini görüyoruz. Bütün varlıkları Allah yaratmıştır." ifadesini Kuran ayetlerinden yola çıkarak kullanıyor…
 

Hıristiyan Yaratılışçılar için Müslüman nişancıdan gelen yardım, makbule geçmemiş değil:

"Darwinizme karşı eleştiri nereden gelirse gelsin, faydalıdır..." diyor Daniel Suter (EDU partisinden Zürih kanton başkanı)…
 




 

Kuran ahlakında fedakarlığın önemi



 

http://us2.harunyahya.com/Detail/T/7EZU2FZ0164/productId/2431/
KURAN_AHLAKINDA_FEDAKARLIGIN_ONEMI_



Bir ayette "Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz..." (Al-i İmran Suresi, 92) hükmüyle önemli bir gerçek bildirilmiştir. İnsanları gerçek anlamda iyiliğe ulaştıracak olan en temel ahlak özelliklerinden biri "fedakarlık"tır. Fedakarlık; insanın sahip olduğu, sevdiği, değer verdiği şeylerden hiç düşünmeden ve seve seve feragat edebilmesidir. İnandığı değerler ya da sevdiği insanlar uğruna gerektiğinde her türlü zorluk ve sıkıntıyı göze alabilmesi, bu konuda elinden gelenin en fazlasını yapabilecek şevk, azim ve iradeyi kendisinde bulabilmesidir. Kendi menfaatleriyle, inandığı değerler ya da sevdiği insanların menfaatleri arasında seçim yapması gerektiğinde kendi çıkarlarından vazgeçebilmesi, bu uğurda maddi manevi her türlü özveride bulunabilmesidir.

Bu kitapta fedakarlık kavramını, tüm bu yönleriyle ele alarak, fedakarlığın müminlerin yaşamlarının her anına hakim olması gereken en önemli ahlak özelliklerinden biri olduğunu, Allah'ın rızasını kazanabilmek için Kuran'da bildirilen bu ahlak anlayışının tam olarak yaşanması gerektiğini anlatacağız. Müslümanların çok güçlü bir fedakarlık anlayışı içerisinde hayırlarda yarışmalarının ve bu özellikleriyle birbirlerine örnek olmalarının hem dünyada hem de ahirette çok büyük hayırlara vesile olabileceği açıktır.
 


 





Türk-İslam Birliği Yolunda Ne Gelişmeler Ne Oldu?

Türkiye bölgede hakim güç olacak
 

Sabah, 6 Şubat 2010



Türkiye, 6 Şubat 2010



Amerika'nın stratejik araştırma kuruluşu Stratfor, 2010-2020 dönemini kapsayan tahmin raporunda, Türkiye'nin bölgenin hakim gücü haline geleceğini bildirdi. Rapora göre, Akdeniz ve İran, hatta Kafkaslar ve Orta Asya arasındaki dinamikler, Türkiye'nin yeniden ortaya çıkışıyla tanımlanacak.
 



Sayın Adnan Oktar ne demişti?

Çay TV, 23 Temmuz 2008



Adnan Oktar:
Herkes samimi olarak inansın gerçekten Türkiye iyiye gidiyor ve gerçekten süper devlet olacağız. Türkiye hiç tarihte olmadığı derecede büyük bir devlet olacak. Türk İslam Aleminin lideri olacak inşaAllah. Bu tarihi misyonun başlangıç aşamalarındayız. Ve bütün dünyayı, anarşiden, terörden sıkıntıdan azaptan, her türlü acıdan kurtaracak bir milletir Türk milleti. Gerçekten çok asil efendi, böyle çileyle, acıyla yoğrulmuş bir millettir ve dünyayı yönetmeye dünyaya faydalı olmaya yönelik bir ruhu vardır. Allah o görevi bu millete vermiş görünüyor inşaAllah. Çok yakın zamanda bunu göreceğiz inşaAllah.

 




Azerbaycan Devlet Haber Ajansı, 14 Ağustos 2008



Adnan Oktar:
İşin doğrusu Türkiye, dünyanın en büyük devletidir. Yani, abartmıyorum en büyük devleti. Şöyle olacak, Türk İslam Birliğinin, büyük Türk İslam Birliğinin lideri olarak Avrupa Birliği'ne girecek Türkiye, o zaman hem Avrupa’yı besleyecek, hem Avrupa’yı güçlendirecek, hem Rusya’nın beli doğrulmuş olacak, hem Ermenistan rahatlayacak, hem İsrail rahatlayacak, hem Filistin sorunu hallolacak. Türkiye bütün dünyayı kurtaracak bir devlettir. Bütün dünyanın sigortası gibidir Türkiye. Çok hayati bir devlet. Bunu 10-20 yıl içerisinde bütün dünya görmeye başlayacak ve bütün dünyayı kardeş haline getirecektir Türkiye. Bu Allah’ın inşaAllah kanunu, kader böyle inşaAllah.

(http://www.turkislambirligimujdesi.com/)





 


 

Hücrelere Sağlık Kontrolü Yapan Lenfositler


Savunma sisteminin en temel hücreleri lenfositlerdir. Vücutta dışarıdan gelen düşmanlara karşı verilen zorlu savaş, daha çok lenfositlerin üstün çabaları sayesinde kazanılır. Lenfositlerin savunma sistemindeki rolleri bir hayli ilginçtir. Örneğin günde birkaç defa tüm vücut hücrelerini kontrol ederek, hasta hücre olup olmadığına bakan lenfositler, hasta ya da yaşlanmış hücreye rastlarlarsa, bunları yok ederler.

www.enzimmucizesi.com


Vücudumuzda yaklaşık 100 trilyon hücre bulunur ve lenfositler, bunun yalnızca %’1ini oluştururlar. Şimdi gözünüzün önünde bir ülke canlandırın ve bu ülkenin nüfusu oldukça kalabalık olsun; 100 trilyon kadar. Sağlık görevlilerinin yani lenfositlerin sayısı da doğal olarak 1 trilyondur. Dünya nüfusunun ortalama 7 milyar olduğunu düşünürsek, hayali ülkenizde yaşayan insanların sayısı, dünya nüfusunun yaklaşık 14 milyon 285 bin katı olacaktır. Bu kadar büyük bir nüfusun sağlık kontrolü teker teker, hem de aynı gün içinde birkaç defa yapılabilir mi?
 




Kuşkusuz ki bu sorunun cevabı “hayır”dır. Ancak bu muazzam işlem vücudunuzda her gün yapılmaktadır. Lenfositler, Yüce Allah’ın ilhamı ile tüm vücudunuzu günde birkaç kez dolaşıp sağlık taramasından geçirirler. Tüm kudretin yegane sahibi olan Yüce Allah, evrendeki herşeye olduğu gibi, hücrelerimize de boyun eğdirmiştir:


Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah’tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, Güneş’e, Ay’a ve yıldızlara Kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O’nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne Yücedir. (Araf Suresi, 54)
 


 

Darwinistler evrim karşıtı inançların mantığa aykırı olduğu aldatmacasını empoze etmeye çalışırlar


Suçlamayı karşı tarafa yöneltmek, belki de en iyi bilinen psikolojik savaş taktiğidir. Kendi eksiklik ve kusurlarını veya suçlandığı şeyleri karşı tarafa yükleyerek yapılan bir mücadelede, bu taktiği uygulayan taraf, genelikle kim bu yönde daha güçlü propaganda yaparsa onun kazanacağını düşünür. Yani haksız ve suçlu taraf, eğer propagandasını iyi yapmışsa, haklı ve mağdur gibi görünecek ve kendince mücadeleyi kazanacaktır.

Bu bilinen taktik, Darwinistler tarafından son derece açık bir şekilde uygulanmaktadır. Sahtekarlık yapan, bir aldatmacayı savunan, akla ve mantığa aykırı olan, aldatan taraf Darwinistler olmasına rağmen, mantığa uymayan fikirler savunanların evrimi inkar edenler olduğuna insanları ikna etmeye çalışırlar. Darwinistler, insanları bu yalana ikna ederlerse, insanları yeterince iyi ve etkili bir şekilde yönlendirirlerse başarıya ulaşacaklarına inanırlar. Bu şeytani taktiğin mutlaka kendi faydalarına döneceğini ve tüm yaptıkları sahtekarlıkları örtbas edeceğini düşünürler. Yaratılış gerçeğine karşı geliştirilmiş olan bu sahte yöntemin etkili göründüğü yıllar boyunca Darwinistler, yaratılış gerçeğini anlatanları çeşitli iftira ve ithamlarla suçlama yoluna gitmişlerdir.

Darwinistlerin karşıt suçlamalara geçmelerinin sebebi, yaratılışın mutlak gerçek olduğunun kuşkusuz farkında olmalarıdır. Kendi akıllarınca sergiledikleri alaycı tutumun altında yatan neden, teorilerinin bilimsel bulgu ve delillerle desteklenmediğini bilmeleri ve bu yüzden de insanları laf kalabalığı ile etkilemeye çalışmalarıdır. Berkeley Üniversitesi'nden hukuk profesörü Phillip E. Johnson, bu taktik ile ilgili olarak şunları söylemektedir:

...Öğrencilerin pul kanatlı güve hikayesindeki kusurları, Haeckel'in embriyo çizimlerindeki sahteciliği, Kambriyen patlamasının sırrını ve önde gelen Darwincilerin, Darwinizm'in dinsel anlamları konusunda gerçekte neye inandıklarını da öğrenmeleri gerekmektedir. Bu eğitimde çok geçmeden, otoriteler bir isyanın başladığını göreceklerdir. Darwinciler taktiklerini değiştirmez, çünkü evrim hakkında verilecek doğru bir eğitim, evrimi ayakta tutamayan varsayımları apaçık aydınlatacaktır.

Darwinistler, apaçık bir gerçek olan yaratılış gerçeğinin yaygın olarak anlatılıp, insanları ikna etmesinden büyük bir korku duyarlar. Çünkü bilirler ki, yaratılış gerçeğini destekleyen sayısız delil vardır ve bunları gören bir insanın evrim aldatmacasına kanması artık mümkün olmayacaktır. Öte yandan Darwinizm'i destekleyen tek bir delil dahi yoktur. Bu büyük aldatmacayı savunan kişilerin, kendi düşük akıllarınca canla başla yaratılış inancını eleştirmelerinin asıl sebebi işte budur.

(http://www.deccaltehlikesi.com/)     
 


 

Ringa; Güneş balığı
 




Fosil Bilgisi

Yaş:
54-37 milyon yıllık

Dönem: Eosen

Bulunduğu yer: Green River Oluşumu, Kemmerer, Wyoming, ABD






 


 

Eğer Darwinistler canlıların evrimleştiğini iddia ediyorlarsa, bu durumda bunu kanıtlayacak bir ara fosil örneği getirmeleri gerekmektedir. Yarı gelişmiş bir canlı örneği göstermeli, evrimleşmekte olan tam gelişmemiş organlarını tanımlamalı, her bir tür için bunlardan çok sayıda örnek göstermeleri gerekmektedir. Ama Darwinistlerin gösterebildikleri tek bir ara fosil örneği bile yoktur. Buna karşılık yaşayan fosil örnekleri milyonlarcadır.

Ringa ve güneş balıkları fosil kayıtlarında sıkça rastlanan balık türlerindendir. Elde edilen her fosil, canlıların evrim geçirmediğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. 54–37 milyon yıllık bu fosil de, günümüzdeki ringa ve güneş balıklarıyla geçmişte yaşayanlar arasında bir fark olmadığını göstermektedir.

www.hayvanlaralemi.net
 





 


 

Masaüstü Görünümü