Harun Yahya

DNA’nın Yapısı Kuran’da İnsan Suresi’nde Tarif Edilmiştir


Dünya’da, 10 milyondan fazla canlı türü tanımlanmıştır. Bu farklı türlerdeki bütün canlıların
temel yapı birimi hücredir. Hücreler, temelde aynı organellerden oluşsalar da işlevleri, türler
arasında ve aynı tür içerisinde çok farklıdır. Örneğin insan vücudunda, 200’ün üzerinde farklı
çeşitte, yaklaşık 100 trilyon hücre vardır.

Canlı türlerinin birbirlerinden farklılığını belirleyen veya aynı bedendeki hücrelerin farklı
fonksiyonlar göstermesini sağlayan bilgi, hücre çekirdeğindeki DNA (Deoksiribonükleik asit)
molekülüne yerleştirilmiştir. Allah, her canlıyı, yaşadığı ortamda ihtiyacı olacağı DNA ile
yaratmıştır. DNA, Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in de belirttiği gibi, “bir bilgisayar yazılımına”
çok benzer ama fonksiyon bakımından daha kompleks ve sonuçları bakımından daha üstündür.
Bilgisayar yazılımları, temelde, 0 ve 1’ler ile kodlanarak çalışır. DNA’da ise A (Adenin), T (Timin),
G (Guanin), C (Sitozin) olmak üzere 4 farklı molekülden yani 4 harften oluşan bir kodlama
modeli vardır. Tek bir hücremizdeki DNA molekülleri 3,2 milyar harften oluşur. Bu moleküller
yanyana eklenseydi 2 metre uzunluğa sahip olurlardı. Vücudumuzdaki tüm hücrelerimiz ve bu
hücrelerin oluşturduğu organlarımız, DNA’daki yazılıma göre çalışır. Bu yazılım o kadar hassas
dengeler üzerine kuruludur ki, bir harf bile rastgele değişse ölümcül sonuçlara sebep olabilir.
DNA molekülü, olağanüstü bir sarmal yapıyla, 1 milimetrenin 200’de 1’i büyüklüğünde olan
hücre çekirdeğinin içine yerleşmiştir. Bu durum, oran olarak, 40 kilometre uzunluğundaki bir
ipliğin, tenis topunun içine sığması gibidir!

Peki DNA, bu şekilde, hücre çekirdeğine nasıl sığmaktadır? Bu, DNA’nın çok sıkı bir şekilde
paketlenmiş olmasıyla mümkündür. Bir ipliğin makaraya sarılması gibi, DNA da, histon isimli
proteinlere sarılıdır. Bu sarılı yapıya kromatin denir ve kromatin katlanarak, DNA’nın, hücre
çekirdeğine sığmasını sağlar. Katlanan kromatin yapıları da, canlıların üremesinin temel bir
parçası olan kromozomları oluşturur.

DNA’daki bilgi kullanılarak bir protein üretileceği zaman, katlanan kromatin çözülerek, bilginin
kopyalanması sağlanır. Benzer bir şekilde, hücre bölünmesinde yani DNA tamamen
kopyalanacağı zaman, histonlar çözülür ve DNA gevşetilir. Bu işlemlerden sonra DNA tekrar eski
haline döner.






DNA’yı, tüm detaylarıyla yaratan Rabbimiz, 1400 yıl
önce vahyettiği Kuran-ı Kerim’de, İnsan Suresi’nin 28. ayetinde şöyle bildirmektedir:

“Onları (insanları) Biz yarattık ve sımsıkı bağladık.
Dilediğimiz zaman da benzerleriyle değiştiririz.”

Ayetteki “esrahum” kelimesi “bir şeyi bağlamak” anlamındadır.
Ayetteki “şededna” kelimesi ise “sağlam düğüm” anlamındadır. Ayrıca ayette, Allah’ın dilemesiyle, insanların, benzerleriyle değiştirileceği bildirilmiştir.
İnsanları birbirlerinden farklı kılan ise, yüzlerinin ve tüm özelliklerinin kodlanmış olduğu, “sımsıkı bağlanmış” olan DNA’dır.

DNA ile ilgili, son yıllarda öğrendiğimiz bu bilgilerin, 1400 yıl önce insanlar tarafından bilinmesi mümkün değildir.
Kuran’ın, Allah’ın vahyi olduğu açıktır.
DNA’nın bu kompleks yapısının, tesadüfen oluşması, harflerin zaman içinde yavaş yavaş eklenerek birikmesi, o canlının neye ihtiyacı olduğunun “doğa” tarafından bilinmesi imkansızdır.
DNA’yı detaylı inceleyen, sağduyu sahibi her insan, bu gerçekleri görür ve DNA’nın muhteşem yapısına ve tüm evreni yaratan Yüce Rabbimiz Allah’ın mükemmel yaratma Sanatına şahid olur.

“Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.” (Bakara Suresi, 32)

 

 

Masaüstü Görünümü