Harun Yahya

Nepal Müslümanlarını baskı ve korku ortamından kurtarmak tüm Müslümanların sorumluluğudur


Nepal, Hindistan ve Çin ile komşu olan ve bu iki ülkenin de etkisiyle yıllardır Müslümanlara yönelik baskıcı bir politika izleyen bir ülkedir. %80’i Hindu, %10’u Budist olan ülkede bir milyonun üzerinde Müslüman yaşamaktadır.

Daha önce resmi olarak bir Hindu devleti olan Nepal 2008 yılına kadar krallık ile yönetiliyordu. 2008 yılında krallık yönetimine son verildi ve Federal Demokratik Nepal Cumhuriyeti kuruldu. Nepalli Müslümanlar 2008 yılına kadar hiçbir hakka sahip değilken, dahası Nepal Krallığı tarafından dini kimlikleri dahi kabul edilmezken, yeni yönetim iktidara gelir gelmez Müslümanlara anlayışla yaklaşacaklarına, hatta bazı taleplerini yerine getirebileceklerine dair vaadlerde bulundu. Ne var ki fanatik Hindular yeni hükümetin bu demokrat tavrından ve laikliğin resmi olarak benimsemesinden rahatsızlık duyarak Müslümanlara yönelik şiddet uygulamalarını arttırdılar ve art arda faşist saldırılar gerçekleştirdiler. Saldırılarına doğrudan camilerden başlayan ırkçı faşistler 2008 yılının Mart ayında elliden fazla Nepalli Müslüman Biratnagar’daki bir mescitte akşam namazını kılarken mescide dört bomba attılar ve üç Müslümanın şehit olmasına, onlarca kişinin de yaralanmasına sebep oldular. Takip eden zamanda Müslümanların yoğun olarak bulundukları Biratnagar ve Bukraha şehirlerindeki daha pek çok cami radikal ırkçı Hindu örgütlerin saldırısına uğradı. Bu ırkçı gruplar 2004 yılında da Nepalli Müslümanlara ait ev, iş yeri, dernek ve camileri ateşe vermişlerdi.

Söz konusu faşist örgütlerin Nepalli Müslümanlar üzerindeki zulmü bugün hala devam etmektedir. Irkçı Hindular tarafından durmaksızın rahatsız edilmekte olan Nepalli Müslümanlar dinlerini korumak için büyük bir mücadele vermekte, üzerlerindeki baskıya rağmen yaşamlarını Müslüman olarak sürdürmeye çalışmaktadırlar. Özellikle de Hindular arasından dinlerini değiştirip Müslüman olan Nepalliler gerek çevrelerinin gerekse ailelerinin ağır baskısına maruz kalmaktadırlar. 


2008 yılında ırkçı Hindular tarafından Biratnagar’daki Choti Camii’ne akşam namazı saatlerinde düzenlenen bombalı saldırıda içeride bulunan ve namazlarını kılmakta olan elliden fazla Nepalli Müslümandan üçü şehit olmuş, onlarcası da yaralanmıştı.

 


Nepal’deki Müslümanların hiç vakit kaybetmeden birlik olmaları ve tüm Müslüman alemini birleşmeye davet etmeleri gerekmektedir

Bugün Nepal Müslümanları hala farklı cemaatler halinde varlıklarını sürdürmektedirler ve dini konularda bir temsilcileri bulunmamaktadır. Adil bir şekilde mecliste temsil edilmediklerini düşünen, yeni anayasada haklarının verilmesini ve anayasal güvence altına alınmasını isteyen Nepalli Müslümanların hiç kuşku yok ki en başta yapmaları gereken şey kendi aralarında bir an önce çok güçlü bir birlik oluşturmalarıdır. Bu, Allah’ın Müslümanlara farz kıldığı bir emridir:

Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye Allah size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103)

Öte yandan Nepalli Müslüman kardeşlerimiz büyük bir aşkla, şevkle dünyadaki tüm Müslümanların en kısa zamanda birleşmeleri için dua etmeli, bu konuda girişimlerde bulunmalı ve tüm Müslüman alemini bu birliği ivediyetle kurmaları için teşvik etmelidirler.
 

Dünyadaki acıların son bulması için Türk İslam Birliği'ni oluşturmak bütün Müslümanların en aciliyetli görevidir

Son aylarda Nepalliler monarşinin geri getirilmesini ve Nepal'in yeniden bir Hindu ülkesi olmasını isteyen, halkı da bu yönde kışkırtan fanatik Hinduların oluşturdukları kargaşa ortamı içinde yaşamaktadırlar. Elbette ki bu durum ülkelerinin bir an önce demokrasiye kavuşmasını, böylelikle meşru haklarının kendilerine sağlanmasını isteyen Nepalli Müslümanları da yakından ilgilendirmektedir. Umuyoruz ki ülke demokratikleşme yolunda sağlam adımlar atar ve Müslüman kardeşlerimiz bir an önce dinlerini rahatça yaşayabilecekleri müreffeh bir ortama kavuşurlar.

Ancak şu da unutulmaması gereken çok açık ve kesin bir gerçektir ki, baskı ve zulüm gören bütün Müslümanların kurtuluşa ermesi için asıl ve tek çözüm tüm İslam aleminin tek bir çatı altında birleşmesidir. Müslümanların birleşmesi terörü, karmaşayı, huzursuzluğu durduracak yegane çözümdür. Bu birlik hiç şüphesiz gerek İslam dünyasına gerekse tüm dünya ülkelerine barışı, kardeşliği, dostluğu, dayanışmayı getirecektir. Dünyanın onlarca ülkesinde Müslümanların maruz kaldığı dehşet, sefalet, korku ortamının kesin bir şekilde son bulması için Müslümanların ittifak etmesi ve Türk İslam Birliği'nin kurulması şarttır. Dünyanın dört bir köşesindeki Müslümanlar bu gerçeği görmeli ve bu birliğin bir an önce kurulması için ellerinden geleni yapmalıdırlar. Aksi takdirde tüm dünya Müslümanları geçen her yeni gün ile birlikte manevi sorumluluk altına girecekler, Allah Katında sorumluluğu ağır olan büyük bir vebal üstleneceklerdir. 


Dinlerini rahatça yaşayabilecekleri ve gelecek nesillerini huzur ve güvenlik içinde büyütebilecekleri bir ortama kavuşmak isteyen Nepalli Müslümanlar...






Masaüstü Görünümü