Harun Yahya

Başhaham'dan İsrail zulmüne tepki

İsrail ordusunun Filistin topraklarında, yaşlı, çocuk dinlemeden bütün sivillere uyguladığı şiddet yüzünden, her gün pek çok Filistinli hayatını kaybederken, onlarcası yaralanıyor, sayısız ev yerle bir oluyor. Aynı şekilde, “şiddete şiddetle karşılık vermek” düşüncesinde olan bazı Filistinli radikaller de İsrail’deki sivil halkı hedef alan intihar saldırıları düzenliyor.
Ortadoğu’da artık iki ülkenin savaşından öteye geçip Yahudi- Müslüman mücadelesine dönüştürülmek istenen İsrail - Filistin savaşı tüm şiddetiyle sürerken, İngiltere Başhahamı Profesör Jonathan Sacks’ın, İngiltere’nin ünlü gazetesi The Guardian ile yaptığı röportajda söylediği sözler büyük yankı uyandırdı: 27 Ağustos 2002 tarihli The Guardian gazetesinde yayınlanan yazıda Sacks’ın İsrail’i sert bir dille eleştirerek uyarması dikkat çekti.
 
“İsrail’in şu andaki durumu Yahudilik ile bağdaşmamakta ve Filistin’le olan bu mücadeleleri Yahudi kültürüne zarar vermektedir.” diyerek tüm gözleri üzerine çeken din adamı, 1991 yılında İngiltere’de Ortodoks Yahudilerin baş hahamı ve ülkenin 280.000 nüfuslu Yahudi cemaatinin lideri. İngiltere’de geleneksel olarak İsrail’in ısrarlı bir savunucusu olarak tanınan ve genellikle bölgede barışın sağlanması için destek olan Sacks, “şu andaki durumu tamamıyla trajik buluyorum, çünkü bu durum İsrail’i bizim ideallerimiz ile bağdaşmayan pozisyonlara girmeye zorluyor” diyerek ekledi:



“Bir Yahudi olarak yaşanan olaylar içinde beni rahatsız eden şeyler oluyor, İsrail askerlerinin, öldürdükleri Filistinlinin üzerine basıp, gülümseyerek poz verdiklerini gördüğümde şok oldum” 1
 
Yahudi dünyasında önemli bir yere sahip olan Sacks, bu sözleri ile, içinde bulunulan durumun vahimliğini gözler önüne sermiştir. Bir asker, belki de neden öldürdüğünü bile bilmediği bir insanın katledilmiş olması ile gurur duyarak, resim çektirecek derecede merhametini kaybetmiş, insanlığını yitirmiş haldedir. Başhaham Sacks'in bu vahşete Yahudi dini adına karşı çıkması ise, bizlere önemli bir gerçeği bir kez daha hatırlatmaktadır: Ne gerçek bir Müslüman’ın, ne de gerçek bir Yahudi’nin kan dökücü olması mümkün değildir. Çünkü İlahi dinlerin hepsinde şiddet , savaş, haksız yere insan öldürme yasaklanmış; barışı sağlamak, zor durumda olan insanlara yardım etmek emredilmiştir. İsrail politikalarını eleştiren bir diğer Yahudi dini lideri olan Amerikalı haham Dovi Weiss'in, bu konuda yaptığı yorum da oldukça önemlidir:
 
“Sonsuz Kudret Sahibi Allah, Yahudi halkına, dünyanın üstündeki tüm insanlarla ve uluslarla barış içinde yaşamayı emretmiştir. Bizim görevimiz basittir: Her zaman için Yaratıcı'ya mütevazice kulluk etmek. Tevrat'a inanan Yahudiler olarak, hangi insan veya insan grubu acı çekerse, onlara merhamet hissetmek ve göstermekle sorumluyuz.” 2
 
Barış ve esenlik dini olan İslamiyet’te de aynı şekilde zulüm ve kan dökmek yasaklanmış, insanları suçsuz yere öldüren kişilerin ise büyük bir azapla cezalandırılacakları bildirilmiştir. Allah tek bir kişiyi öldürmenin, tüm insanları öldürmek kadar ağır bir suç olduğunu haber vermiştir.
 

"Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. (Maide Suresi, 32)



Gerçekte Yahudileri, bu şekilde kan dökmeye yönelten dinleri değil, ırkçı ve Sosyal Darwinist bir ideoloji olan Siyonizmdir. Siyonistler, Filistin'e girdikleri günden itibaren, Filistinli Müslümanları 'yok' ederek o topraklarda ideal devletlerini kurmak için çalışmışlardır. Siyonistlere göre, bu amaçları doğrultusunda kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere bütün halkı katletmek olağan bir davranıştır. Bu yaptıklarına dayanak olarak Tevrat’tan bazı ayetleri çarpıtarak kullanan Siyonistler, baş hahamın da dile getirdiği gibi gerçek Yahudilik dinine zarar vermektedir.
 
Başhaham Jonathan Sacks, ayrıca İsrail gibi yıllarca sürgünde yaşayan bir milletin, Filistin’in şu andaki durumunu anlaması gerektiğini belirterek şöyle getirmiştir:
 
“Kutsal kitapta 36 kez tekrarlanan ‘Sürgün olmanın nasıl bir duygu olduğunu bilmek için sürgün edildiniz’ buyruğunu görmezlikten gelemezsiniz. Ben bunu Yahudilik prensiplerine bağlı bir devletin temel projelerinden biri olarak görüyorum.“ 3
 
Aynı röportaj sırasında İran’ın en üst kademeden dini lideri Abdullah Javad Amaoli ile 2000 yılındaki, dini liderler konferansında yaptığı gizili görüşme hakkında soruları cevaplayan Sacks’ın söylediği şu sözlerdeki anlam ise dikkat çekicidir:
 
“Aramızdaki bağı ortak dilimiz sayesinde kısa bir süre içinde kurduk. Çünkü ikimiz de belirli şeyleri ciddiye alıyoruz, inancı ciddiye alıyoruz, kutsal metinleri ciddiyetle okuyoruz. Konuştuğumuz, inanan insanların paylaştığı özel bir dildi” 4
 
Başhaham Sack'in bu sözleri, Müslümanlar ile Yahudiler (ve elbette Hıristiyanlar) arasında kurulması gereken barışçıl diyaloğun bir ifadesidir. Her üç din de, insanlara adaleti, dürüstlüğü, mazlumun hakkını korumayı, barışı ve sevgiyi emretmiştir. Her üç dinin mensupları da Allah’a inanan, aynı peygamberleri seven insanlardır, aralarında bir düşmanlık olmamalıdır.
 
Müslümanlar ve Yahudiler, tüm evrenin ve canlıların yaratıcısı olan tek bir Allah'a inanmaktadırlar; inanılan kutsal kitaplar birbirinden farklı da olsa, her iki dine mensup insanlar da o kitaplara Allah’ın sözleri olduğuna inanarak uyarlar.
 
Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler bu şekilde ortak bir kelimede, ortak değerlerde birleştiklerinde, yüzyıllardır süren terör eylemleri, düşmanlıklar sona erecek ve sevgiye ve huzura dayalı bir dünya oluşacaktır. Allah, Kuran-ı Kerim’de müslümanların bu konuda yapması gereken çağrıyı şöyle bildirmiştir:
 

De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız bir kısmımızı Rabler edinmeyelim. (Al-i İmran Suresi, 64)

 

Notlar
1- Jonathan Freedland, "Israel set on tragic path, says chief rabbi", The Guardian, 27 Agustos 2002
2- The Torah Demands Justice for the Palestinians" Rabbi Dovid Weiss, June 1, 2001; http://www.netureikarta.org/speeches.htm
3- Jonathan Freedland, "Israel set on tragic path, says chief rabbi", The Guardian, 27 Agustos 2002
4- Jonathan Freedland, "Israel set on tragic path, says chief rabbi", The Guardian, 27 Agustos 2002

Masaüstü Görünümü