Harun Yahya

Avrupa Birliğine giriş konusunda Türkiye'nin stratejisi nasıl olmalıdır?

Avrupa'daki bazı ülkeler yüzyılı aşkın bir süreden bu yana Darwinist-materyalist öğretilerin etkisi altındadır. Yüksek seciyeli Türk Milleti ise Darwinizm'i, materyalizmi ve bunlardan kaynaklanan ideolojileri reddetmekte ve Yüce Allah'a olan imanını muhafaza etmektedir.
 
AB'nin bazı materyalist liderleri, dindar bir milletin bünyelerine sokulmasını kabul edilemez ve son derece riskli bulmaktadır. Bu nedenle bütün güçleriyle Türk milletini imani ve ahlaki değerlerden uzaklaştırmaya çalışmakta, Darwinist görüşünü yerleştirmeye gayret etmektedirler.
 
Darwin'in evrim teorisinin, çoğu insan tarafından sadece bilimi ilgilendiren bir konu olduğu sanılır. Oysa aksine, evrim teorisinin verdiği mesajlar, tarih, felsefe, siyaset gibi pek çok alanı etkilemiştir. Çünkü evrim teorisi insanoğlunun ve tüm diğer canlıların bu dünya üzerinde nasıl ortaya çıktıkları sorusu ile ilgilidir ve bu sorulara verilen cevap, ister istemez bir insanın ve bir toplumun tüm dünya görüşünü değiştirir.


Nitekim evrim teorisi, canlıların yaratılmadıklarını iddia ederek başta materyalist felsefe olmak üzere tüm ateist görüşlerin temelini oluşturmuştur. Bilim tarafından açıkça yalanlanmasına rağmen hala bir gerçek gibi sunulmasının ardında da başka bir aldatmaca yatar.




 
Darwinizm'in Yıkım Dolu Tarihi
 
20. yüzyılda insanlık pek çok savaşlar, katliamlar, acılar ve yıkımlar yaşadı. Kuşkusuz ki yaşanan belaların sebepleri, ağırlıklı olarak 19. yüzyılda ortaya atılan fikirlerdi. İlk çağlardan beri, yaratılışı inkar eden ve maddenin mutlak varlık olduğunu iddia eden materyalist ideolojiler, Darwin'in ortaya attığı evrim teorisinden güç bulunca, geniş bir alana yayıldılar. Bu çarpık ideolojiler bir anda toplumların hayat felsefesi haline geldiler.
 
Materyalist ideolojilerin toplumlardaki uygulaması, zayıfı ezen, devlete başkaldıran, aile kavramını hiçe sayan, barış, huzur, kardeşlik tanımayan, sevgi, vefa, saygı gibi manevi değerlerden uzak, her türlü ahlaki değeri yok sayan, sanattan, bilimden zevk almayan nesiller oluşturarak, yalnızca maddeye önem veren bir anlayışın hakim olması şeklindeydi. Materyalist anlayış doğrultusunda toplumlara empoze ettikleri fikirler sonucunda da Allah'ın varlığını ve dini inkar eden, hiç kimseye karşı bir sorumluluğu olmadığını düşünen kitlelerin oluşması hedeflenmişti. Nitekim 20. yüzyılın savaşların, belaların ve sıkıntıların çağı olarak tarih sahnesinde yerini alması, işte bu materyalist zihniyetin bir ürünüydü. Dünya çapında büyük yıkımlara sebep olan faşizm, komünizm gibi ideolojilerin ve emperyalist uygulamaların kaynağında sosyal Darwinist ve materyalist öğretiler bulunmaktaydı.





Din ahlakından uzak bir toplum yapısında, insanlar basit menfaatleri için her türlü acımasızlığı ve haksızlığı yapabilecek bir ahlak geliştirirler. Darwin'in evrim teorisinden kaynak bulan bu ahlak, insanların kıyasıya bir çıkar mücadelesi sürdürmelerini ve bu mücadelede güçlülerin galip gelmesini öngörür. Sonuçta toplumda şiddet, hırsızlık, yolsuzluk gibi suçlar giderek artar. Bazıları bu çıkar mücadelesinde üstün gelerek katı ve vicdansız birer robot haline gelir. Bazıları ise mücadeleyi psikolojik yönden kaldıramaz, bu nedenle içlerine kapanır ve bunalıma girerler.
 
Darwinistlerin sapkın zihniyetlerine göre, adam öldüren, hırsızlık yapan, tecavüz eden kişi, henüz evrimleşmesini tamamlayamamıştır. Bu çarpık anlayışın hedefi her türlü suçu meşrulaştırmaktır.










Günümüz Dünyasında Durum Nasıl?

 
20. yüzyıl geride kaldı. Şu an 21. yüzyılda; yepyeni bir çağdayız. Ancak, tüm evrenin ve canlılığın kör tesadüflerin eseri olduğunu iddia eden Darwinizm, günümüzde de insanlık için büyük bir tehlike olmaya devam ediyor. Darwinistler, büyük bir aldatmaca olan ideolojilerini ayakta tutmak amacıyla 150 yıldır durmaksızın çirkin bir mücadele yapıyorlar. Dünya genelinde yazılı ve görsel basında sıkça rastladığımız aldatıcı evrim propagandalarının neticesinde bugün dünyanın çeşitli bölgelerinde -özellikle Avrupa'da- dindar bilinen insanlar bile Darwinizm'i gerçek sanmakta, hayatı materyalist bir anlayış içinde yorumlamaktadırlar.
 
Bugünkü Avrupa'yı ele aldığımızda ortak paydanın diyalektik materyalizm ve Darwinizm olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Avrupa'daki neredeyse tüm partiler; Komünistler, Sosyalistler, Hıristiyan Demokratlar, Yeşiller ve diğerleri Darwinizm'in öngördüğü dünya ve hayat görüşünde birleşmektedirler. Avrupa'da rahiplerin bile büyük çoğunluğu Darwinist eğitimden geçmiş ve pasifize edilmiştir. (Yakın zamana kadar Vatikan'ın bile Darwinizm'i savunduğu unutulmamalıdır.) Diğer taraftan Avrupa'da iktidarları elinde tutan veya iktidar ortağı olmaya soyunan pek çok parti ateizmi benimsediklerini ilan etmiş durumdadır. Avrupa düşüncesinin temeline yerleşmiş olan diyalektik materyalist ve Darwinist ilkeler, sadece Avrupa insanına değil, bugüne kadar bütün insanlığa zarar vermiş ve halen vermektedir.




Darwinistlerin hedefi din, devlet, aile, ahlak gibi yüce değerlerin olmadığı, komünal hayvani yaşamın olduğu, sadece yaşamayı, eğlenmeyi, bencil çıkarları amaçlayan bir yapıdır. Bu hedefin önünü ise Türk Milleti imanı ve güzel ahlakı ile kesecektir.





Avrupa'da yaşanan ahlaki çöküntünün kaynağı

 
Marksizm-Darwinizm bağlantısı bugün herkesçe kabul edilen çok açık bir gerçektir. Ve bilindiği gibi Marksist düzende devlet yoktur, din yoktur, namus yoktur, aile yoktur. Bugün Avrupa ülkelerinin birçoğunun geldiği nokta da budur. Avrupa'da aile önemini yitirmiş, din ahlakına cephe alınmış, namus, şeref gibi kavramlar yok olmaya yüz tutmuştur. Din ahlakından uzak bir yaşantının sonucunda vicdanlar körelmiş, adalet, merhamet, sadakat ve vefa gibi güzel ahlak özelliklerine rastlanamaz hale gelinmiştir.
 
Darwinist zihniyetin toplum üzerinde yaptığı tahribatı gözler önüne seren bir araştırmanın sonuçlarına göre, önde gelen bir Avrupa ülkesinde gençlerin %50'ye yakını tecavüzü normal karşılamaktadır. Hiç kuşku yok ki bu durum, toplumların din ahlakından uzaklaşmalarının neticelerinden yalnızca biridir.
 
Din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda sıkça görülen bir başka dejenerasyon örneği de eşcinselliğin yaygınlaşmış olmasıdır. Bu çirkin sapkınlığın günümüzde en yaygın olarak Avrupa ülkelerinde yaşanıyor olması hatta bazı Avrupa ülkelerinde bu sapkınlığın normal bir durum olarak kabul edilişi de başta da vurguladığımız üzere bu ülkelerdeki egemen Darwinist öğretilerden ve telkinlerden dolayıdır. Eşcinselliğin genetik kökeni olduğu şeklindeki iddia, bu sapkınlığı masum ve meşru gibi göstermek için Darwinizm'e dayandırılarak ileri sürülen asılsız tezlerden biridir.




 
Türk halkı darwinizmi reddediyor
 
Araştırmalar Türk Milletinin, Darwinizm'i reddettiğini göstermektedir. Yakın dönemde gazetelerde yer alan bir haber, 32 Avrupa ülkesinde yapılan araştırmaların sonuçlarını ortaya koymuştur. Buna göre Avrupa ülkelerinde büyük çoğunluk evrime inanmakta,Türk halkının ezici çoğunluğu ise Darwinizm'i reddetmektedir. Bu sonuçların ortaya koyduğu gerçek şudur; Türk Milleti Darwinizm'in, materyalizmin ve bunlardan kaynaklanan ideolojilerin karşısında yer almakta, Allah'a imanını muhafaza etmektedir. Gerçekten de Türk insanı devletine bağlı, devletine güvenen, dindar, sevgi dolu ve güzel ahlaklı insanlardır. Bu, tarih boyunca böyle olmuştur, bundan sonra da Allah'ın izniyle böyle olacaktır.
 
Türkiye'nin mirasçısı olduğu Osmanlı'yı tüm dünyaya örnek kılan yapı İslam ahlakıdır. Dünyanın etnik ve dini çeşitlilik bakımından en renkli ve idaresi en güç bölgelerini asırlar boyunca hakimiyeti altında tutan Osmanlı'yı ayakta tutan güç, özünü Kuran ahlakından alan manevi değerler olmuştur. Milli ve manevi değerlerine sahip çıkan, sahip olduğu medeniyet mirasını iyi değerlendiren ve yüzünü her zaman Batıya dönük tutan bir Türkiye, tıpkı geçmişte olduğu gibi gelecekte de tarihi yönlendirenler arasında yer alacaktır.




Materyalizme karşı bilinçli bir eğitim politikası izlemek, Türk-İslam ahlakını en güzel şekilde yaşamak, özdeğerlerimize sahip çıkmak, ateizmin ve bölücülüğün korkunç sonuçlarından korunabilmenin de tek yoludur. İnsana sevgi duymanın, güzel ahlakın, şefkatin ve merhametin önemini bilerek yetişen, itaatli ve nitelikli bir gençlik yerine Darwinist eğitimden geçirilmiş gençlik konulduğunda sonuç toplumsal yıkımdır.






Avrupa'nın Fikri Temelleri AB'nin Politikalarını Belirliyor

 
Yaratılış Gerçeği'ni ve din ahlakını reddeden bir oluşumda, dindar kimliğiyle ön plana çıkan Türk halkının, ateizmin kök saldığı Avrupa'da şu anda kabul görmeyeceği açıktır. Dahası böyle bir toplumun Avrupa'nın fikri temellerini sarsabileceği gerçeği, AB'yi fazlasıyla rahatsız etmektedir. AB'nin materyalist liderleri, dindar bir milletin bünyelerine sokulmasını kabul edilemez ve son derece riskli bulmaktadır. Onlara göre, materyalist düşünce ve ahlak yapısının Türk halkına benimsetilmesi zorunludur. Bunun bilincinde olan Avrupalı materyalist liderler, bütün güçleriyle milletimizi imanından, ahlakından koparmaya çalışmakta, Darwinist dünya görüşünü yerleştirmeye gayret etmektedirler.
 




AB'nin Türkiye Üzerinde Ne Gibi Planları Var?

 
Avrupalı materyalist liderlerin hedefi, Türkiye Cumhuriyeti'ni güçten düşürmek, milletimizi Batılı olma gerekçesi altında materyalizme çekmektir. Bilindiği gibi Osmanlı'nın son döneminde -özellikle Fransa kaynaklı fikirlerin etkisi altında kalmış- sözde aydın bazı kimseler, okumuş kesime Darwinizm'i aşılamışlar; bu, Osmanlı'nın çöküşünde öldürücü bir darbe olmuştur. Bugün de bazı odaklar kendi sapkın öğretilerini insanlarımızın zihnine empoze etme çabasındadırlar. Milletimizi Darwinist-materyalist yaparak milli birliğimizi bozmak, milli bilinci sekteye uğratmak, böylece Kıbrıs, Musul ve Kerkük gibi asla taviz veremeyeceğimiz meselelerde insanlarımızı manen güçsüz hale getirmek amaçlanmaktadır. Avrupa'nın asıl planı ise, doğu bölgelerimizi Ermenistan ve Kürdistan adlarıyla Türkiye'den koparmaktır. Böylelikle, ülkemiz ve Orta Asya'daki Türk devletleri arasında geniş bir tampon bölge oluşturulması, Türkiye'nin bu bölge ile bağı koparılarak muhtemel bir Türk Birliği'nin engellenmesi hedeflenmektedir.
 
Darwinizm milli, manevi değerleri felç eden bir zehirdir
 
Darwinizm'in tuzağına düşen bir insan, milli irade, manevi güç ve mücadele azmini kaybeder. Darwinizm'e inanan bir insan kendini uçsuz bucaksız evrende tesadüfler sonucu meydana gelmiş bir mahluk olarak görür. Din, devlet, aile gibi kutsal kavramları sosyal evrimle gelişmiş bir aldatmaca olarak kabul eder. Komünist dünya görüşü bu mantıkla gelişmiştir ve halen insanlık için en büyük tehlikedir.
 
Darwinizm'in ortadan kalkması demek, insanların "yaratılış ve yaşamın asıl amacı" hakkında doğru cevapları bulmaya başlamaları demektir.
Evrenin ve canlıların, Darwinistlerin saçma iddialarındaki gibi "kör tesadüflerin" eseri olamayacak kadar mükemmel ve kusursuz olduğunun farkına varan bir kişinin, öğrenmek isteyeceği ilk şey, bu harika düzenin nasıl ve kim tarafından, ne şekilde var edildiği olacaktır. İnceleme ve araştırmaları ise onu tek bir cevaba ulaştıracaktır: Evren ve içindeki tüm canlılar, üstün olan Yüce Rabbimiz'in eseridir.
 
Bu apaçık gerçeği anlayan kişinin bundan sonra yapacağı şey ise, Yaratıcımız'ı tanımak ve O'nu gereği gibi takdir edebilmek için çaba göstermek olacaktır. Allah'ın emrettiği gibi bir hayat süren insan, her türlü ahlaksızlıktan şiddetle kaçınacak, adil olacak, hile yapmayacak, dolandırıcılık yapmayacak, mazlumun hakkını koruyacak, haksızlıktan sakınacaktır.
 
İşte bu nedenle Darwinizm'i savunanlar, aldatmacalarının, sahtekarlıklarının, eksikliklerinin, çarpıklıklarının, akıl ve mantık dışı iddialarının deşifre edilmesini hiçbir zaman istemezler. Din ahlakını anlatan, materyalizm ve Darwinizm'e karşı fikri mücadele içinde olanlara büyük bir öfke ve kin duyar ve onlara karşı eyleme geçerler.
 
Türkiye'nin önümüzdeki dönemdeki stratejisi nasıl olmalıdır?
 
Türk insanı güzel ve örnek bir ahlak sahibidir. Efendi mizaçlı, haysiyetine ve şerefine düşkün, kanaatkar, devletine sadakatli ve insancıldır. En güzel yiyeceği konuklarına sunacak kadar misafirperver, fedakar ve sevgi doludur. …zellikle Anadolu halkının ekserisi bu şekilde üstün bir karaktere sahiptir. Anadolu'da var olan dindarlık, sevgi, dostluk, fedakarlık anlayışı, güzel olan herşeye muhabbet, misafirperverlik, örf ve ananelerin insancıllığı, özetle her türlü insani, ahlaki, manevi güzellik bütün dünya insanlığı için en ideal hayat anlayışı ve yaşam şeklidir.


Bütün dünyanın, özellikle Avrupa'nın bu anlayışa, bu insani moral değerlere şiddetle ihtiyacı vardır. Darwinist, materyalist, ateist anlayışın hakim olduğu Avrupa Birliği uzun veya kısa vadede yıkılmaya mahkumdur. Fakat Türk Milleti'nin üstün meziyetlerini, güzel ahlakını hayat tarzı olarak benimseyen bir AB, mükemmel bir yapıya kavuşacaktır. Bunun için, Türkiye'nin -Türk ve İslam Alemi'nin lideri- büyük bir devlet olarak AB'ye girmesi, onları kendi manevi ikliminde eritmesi, hayati derecede önemlidir. Sevgi, merhamet, fedakarlık gibi Anadolu'da var olan güzel ahlak özelliklerini Avrupa insanına öğretmek, onları Allah'a imana ve maneviyata yöneltmek amaçlanmalıdır. Türk Milleti imanı ve güzel ahlakı ile bütün dünyayı iyiliğe, imana, güzelliğe, samimi sevgiye yöneltecektir. Anti-Darwinist, anti-materyalist, dindar, milliyetçi, aydın Türk Milleti bu tarihi görevi büyük bir başarı ile yerine getirecektir.

Masaüstü Görünümü