Harun Yahya

RAMAZAN 2004 - 28. Gün




GÜNÜN AYETİ VE HADİSİ


















Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra
Allah’tan bağışlanma dilerse Allah’ı
bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur.
(Nisa Suresi, 110)
 
İlme sahip ol. Muhakkak ki ilim, müminin dostu,
hilim veziri, akıl rehberi, amel muhafızı, rıfk babası,
mülayemet kardeşi, sabır da
askerinin kumandanıdır.
HZ. MUHAMMED (SAV)


































HZ. LUT, HZ. ŞUAYB VE HZ. HUD



HZ. LUT, HZ. ŞUAYB VE HZ. HUD









Lut, Şuayb ve Hud Peygamberlerin içinde bulundukları kavimler, azgınlıkta ileri gitmiş, güzel ahlaktan tamamiyle kopup uzaklaşmış kavimlerdir. Lut kavminin diğer kavimlerden farklı olarak öne çıkan özelliği, büyük çapta cinsel sapkınlığa kapılmış olmalarıdır. Kavmini ahlaklı olmaya davet eden Hz. Lut'un sözlerine uymayan insanlar, Hz. Lut'tan ve onun telkinlerinden kurtulmanın yolunu, onu kavimden sürmekte bulmuşlardır. Ancak sapkın kavim tehlikenin yakınlığının farkında olmamıştır. Allah Hz. Lut'a melekler göndererek kavmin sonunun yakın olduğunu müjdelemiştir:
 
(Elçiler) Dediler ki: "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va'dolunan (azab) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?" (Hud Suresi, 81)
Ayetlerde görüldüğü gibi Hz. Lut Allah'a güvenerek kavmini uyarmış ve karşılığında sürgüne gönderilmekle tehdit edilmiştir. Fakat bu hiçbir şekilde Hz. Lut'u korkutmamış ve O Allah'ın yardımının yakın olduğunu bilmiştir.
Hz. Şuayb'ın kavminde de önde gelenler tarafından her türlü yolsuzluk ve zorbalık yapılmaktaydı. Hz. Şuayb'a karşı tuzaklar kuran, ona ve yanındakilere baskı uygulayan bu azgın kavim, her türlü adaletsizliği uygulamakta sakınca görmemiştir. Şuayb Peygambere daha korkunç yöntemler uygulamalarına engel olan şey ise, onun yakın çevresinden çekinmeleridir. Hz. Şuayb ise hak dini anlatmakta ve yaşamakta hiç taviz vermemiş, örnek bir mücadele sergilemiştir, her fırsatta yakın çevresine değil, Allah'a güvendiğini, korkacaklarsa Allah'tan korkmaları gerektiğini vurgulamıştır.
Onunla uğraşanlar ise Hz. Şuayb iman ettiği için, onu yurdundan sürmek ya da taşa tutarak öldürmekle tehdit etmiş, yakın çevresini ve ona uyanları tehdit etmişlerdir. Buna karşılık olarak da büyük felaketlere uğramışlardır. Kuran'da Şuayb Peygamberin kavmine karşı kararlı ve cesaretli tutumu önemli bir örnek olarak anlatılmıştır:
Dedi ki: "Ey kavmim, sizce benim yakın-çevrem, Allah'tan daha mı üstündür ki, O'nu arkanızda-unutuluvermiş (önemsiz) bir şey edindiniz. Şüphesiz benim Rabbim, yapmakta olduklarınızı sarıp-kuşatandır. Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz, ben de yapacağım. Kime aşağılatıcı azab gelecek ve yalancı kimdir, yakında bileceksiniz. Siz gözetleyip durun, ben de sizinle birlikte gözetleyeceğim". (Hud Suresi, 91-93)
Hz. Şuayb'ın kavmine tebliği ve kavmiyle yaptığı mücadele birçok ayette anlatılmaktadır. Hz. Şuayb’ın onların baskıları karşısında gösterdiği üstün ahlak ise bir ayette şu şekilde haber verilmektedir:
Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar dediler ki: "Ey Şuayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya ülkemizden sürüp-çıkaracağız veya mutlaka bizim dinimize geri döneceksiniz. " (Şuayb:) "Biz istemesek de mi?" dedi. "Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah'a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a tevekkül ettik. 'Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında 'Sen hak ile hüküm ver, ' Sen 'hüküm verenlerin' en hayırlısısın." Kavminin önde gelenlerinden inkar edenler, dediler ki: "Andolsun, Şuayb'a uyacak olursanız, kuşkusuz kayba uğrayanlardan olursunuz." (Araf Suresi, 88-90)
Bütün elçiler gibi Hz. Hud da kavmini doğru yola davet edip onları uyarınca, kavmi, benzer saldırı ve tehditlerde bulunmuşlardır. Ona delilik isnat etmeye çalışmışlar, sözleri ile ona zarar vermeye kalkışmışlardır. Ancak kavmin kendisi ve yanında bulunanları baskı altına almaya çalışmaları Hz. Hud tarafından çok güzel bir cesaretle karşılanmıştır. Hz. Hud'un sözleri Kuran'da şöyle haber verilir:
Kavminin önde gelenlerinden inkar edenler dediler ki: "Gerçekte biz seni 'aklî bir yetersizlik' içinde görüyoruz ve doğrusu biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz". (Hud:) "Ey kavmim" dedi. "Bende 'akıl yetersizliği' yoktur; ama ben gerçekten alemlerin Rabbinden bir elçiyim" dedi. (Araf Suresi, 66-67)
"Andolsun" dedi. "Rabbinizden üzerinize iğrenç bir azab ve gazab gerekli kılındı. Allah'ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği ve sizin ile babalarınızın isimlendirdiği (düzüp uydurduğu) birtakım isimler (düzme tanrılar ve kurallar) adına mı benimle mücadele ediyorsunuz? Öyleyse bekleyedurun; şüphesiz, ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim." (Araf Suresi, 71)




GÜNÜN SİTESİ











EVRİM ALDATMACASINI HER DİLDE ANLATABİLMEK İÇİN

Bu sitede tüm dünyada bilimsel kabul görmüş bir teori gibi gösterilmeye çalışılan evrim teorisinin çıkmazlarını bulacaksınız. Evrimcilerin sahte fosil aldatmacalarından kendi itiraflarına kadar her türlü bilgi bu sitede. Ayrıca sitenin İngilizce, Rusça, Malayca, Endonezyaca, Boşnakça, Arnavutça, İtalyanca gibi yabancı dillerdeki versiyonlarını da buradan takip edebilirsiniz.




http://www.evrimaldatmacasi.com/












GÜNÜN BELGESELİ



MADDENİN ARDINDAKİ SIR
DİKKAT!








Bu filmde hayatın çok önemli bir gerçeği anlatılmaktadır. Maddesel dünyaya bakış açınızı kökten değiştirecek olan bu filmi, çok dikkatli bir biçimde ve sindirerek izlemelisiniz. Filmin birinci bölümünde anlatılanlar, yalnızca bir bakış açısı, farklı bir yaklaşım veya herhangi bir felsefi düşünce değil; dine inanan-inanmayan herkesin kabul edeceği bugün bilimin de kanıtladığı kesin birer gerçektir.
Filmin ikinci bölümünde ise, evrenin yaratılışı konusunda önemli bilgiler verilmekte, evrenin sonsuzdan beri var olan "başı boş bir madde yığını" olduğunu iddia eden materyalist felsefe, 20. yüzyıl biliminin bulguları ışığında kesin olarak çürütülmektedir.



YARATILIŞ HAKİKATLERİ



OKYANUSUN DERİNLİKLERİNDEKİ FİBER OPTİK TASARIM










Rossella Racovitzae adlı su süngeri bitkisi, insanoğlunun en yeni teknolojilerde kullandığı fiber optikten yapılmış uzantılara sahiptir. Fiber optik, ışığı iletmede çok etkili bir malzemedir. Lazer ışınlarının fiber optik kablosundan geçirilmesiyle elde edilen iletişim imkanları, normal malzemeden yapılmış kablodakilere göre olağanüstü bir artış gösterir. Öyle ki, saç teli kalınlığında 100 tane fiber optik kablonun yanyana getirilmesiyle oluşan kablo kesitinden 40.000 ayrı ses kanalı geçirilebilmektedir.
Antartika kıyılarının derinliklerinde yaşayan bu sünger türü, fotosentez yapabilmek için ihtiyacı olan ışığı, fiber optikten yapılmış olan diken şekilli uzantıları sayesinde kolayca toplamakta ve çevresi için de bir ışık kaynağı olmaktadır. Bu sayede hem kendisi hem de bu süngerin ışık toplama yeteneğinden faydalanan başka canlılar hayatta kalabilmektedir. Aynı ortamda yaşayan tek hücreli yosunlar da bu süngere yapışmakta ve yaşamaları için gereken ışığı elde etmektedirler.
Antartika kıyılarının 100 ila 200 metre derinliklerinde, kalın buz kütlelerinin altında neredeyse zifiri karanlık denebilecek bir ortamda yaşayan bir canlı için güneş ışığını yakalamak, canlının hayatını sürdürebilmesi açısından son derece büyük bir önem taşır. Canlının bu sorunu çözebilmesi, ışığı en etkili şekilde toplayan fiber optik ile donatılmış olması sayesinde mümkündür. Bilindiği gibi fiber optik teknolojisi son yüzyılın en ileri teknolojilerinden biridir. Japon mühendisler bu teknolojiyi güneş ışığını gökdelenlerin ışık almayan bölümlerine aktarmada kullanırlar. Gökdelenlerin çatısına yerleştirilen dev mercekler güneş ışığını fiber optik ileticilerin ucuna odaklar. Fiber iletkenler vasıtasıyla da güneş ışığı binanın en karanlık noktalarına kadar ulaştırılır.
Yüksek teknolojiye sahip endüstrilerde imal edilen fiber optik maddesinin böyle bir ortamda bu canlı tarafından 600 milyon yıldan beri kullanılması bilim adamlarını da hayrete düşürmektedir. Washington Üniversitesi'nde mekanik mühendisi olan uzman Ann M. Mescher bu gerçeği şöyle ifade eder:
Bu fiberleri düşük ısılarda, böylesine eşsiz mekanik ve mükemmel optik özelliklerle üreten bir canlının var olması olağanüstü etkileyicidir.
Washington Üniversitesi'nde profesör ve aynı zamanda metalurji mühendisi olan Brian D. Flinn ise bu süngerdeki üstün yapıyı şöyle tarif eder:
Bu, önümüzdeki 2 ya da 3 sene içinde (insanların) telekomünikasyona geçirecekleri türden bir şey değil, bu önümüzdeki 20 yılda ortalarda görülemeyecek bir şey.
Bütün bunlar bize, doğanın ve içindeki canlıların insanlar için çok sayıda örnek barındırdığını göstermektedir. Herşeyi en ince ayrıntısına kadar tasarlamış olan Allah, tüm bu tasarımları insanların öğüt alıp düşünmeleri için yaratmıştır. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru. (Al-i İmran Suresi, 190-191)



HZ. İSA’NIN GELİŞ ALAMETLERİ



ANARŞİ VE KARGAŞA GÜNLERİ









Kıyametin hemen yakınında anarşi ve kargaşa günleri vardır. (Suyuti, Cami'üs Sagir, 3/211)
Anarşi ve çatışma, geride bıraktığımız yüzyılın en belirgin özelliklerinden biridir. İç savaşlar, ihtilal ve ayaklanmalar binlerce insanın hayatına mal olmuş, güvenlik ve huzur insanların en büyük özlemlerinden biri haline gelmiştir. Kimi Afrika ülkelerinde bir türlü son bulmayan iç savaşlar, başta Güney Amerika olmak üzere bazı ülkelerde yaşanan ihtilal ve ayaklanmalar, Güney Asya'da yaşanan çatışma ve savaşlar, Ortadoğu'da yaşanan gerginlikler bu kargaşanın sadece bilinen belli başlı örnekleridir.
Bununla birlikte özellikle son on yılda terör yaygınlaşmış, Amerika'dan Asya'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada, pek çok ülke terörist saldırıların mağduru olmuştur. Sivil ve masum insanları hedef alan terör, insanların korkulu rüyası haline gelmekte, anarşi ve kargaşa insanlarda tedirginliğe neden olmaktadır.




KURAN AHLAKI



SALİH AMELLERDE BULUNANLARA GÜZEL BİR KARŞILIK VARDIR








Rahmeti kulları üzerinde sınırsız olan Rabbimiz, tüm insanlara dünya hayatında lütufta bulunan, onları esirgeyen ve bağışlayandır. Allah tüm hayatlarını Kendisi'nin razı olacağı şekilde geçiren, korkup sakınan, ayetleri eksiksizce uygulayan ve din ahlakının yayılması için gece gündüz çaba sarf eden salih kullarına, hem dünyada hem de ahirette çok güzel bir hayat müjdeler. Mümin daha dünyadayken cennet benzeri nimetlerle şereflendirilir.
Kuran ayetlerinde salih amellerde bulunan takva sahipleri çok farklı güzelliklerle müjdelenirler. Bu müjdelerden biri dünya hayatında güzel bir yaşamdır:
Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 97)
Ayette bildirilen bu müjdenin, başta peygamberler olmak üzere salih müminler üzerinde gerçekleştiğini pek çok Kuran ayetinden öğrenmekteyiz. Örneğin, Peygamberimiz (sav)'i dünya hayatında Allah'ın zengin kıldığı, "bir yoksul iken seni bulup zengin etmedi mi?" (Duha Suresi, 8) ayetinde bildirilmektedir. Ayrıca Hz. Davud'a, Hz. Süleyman'a, Hz. Zülkarneyn'e, Hz. İbrahim ve ailesine bu dünyada büyük bir mülk ve imkan verildiğinden de daha birçok ayette bahsedilir.
Hem bir mükafat ve şevk kaynağı, hem de Rabbimiz'in lütuf ve ihsanının bir göstergesi olarak salih kullarına dünyada nimet ve güzellik vermesi Allah'ın bir müjdesidir. Nasıl inkarcıların ebedi azapları daha bu dünyadan başlıyorsa, salih müminler için vaat edilen ebedi güzellikler de kendilerine dünyadaki hayatlarında gösterilmeye başlanır.
Allah'ın salih Müslümanlar üzerindeki bir diğer nimeti ise onların yaptıkları kötülükleri iyiliklere çevirmesidir. İnsan kolaylıkla hata yapabilen bir varlıktır. Yanılabilir, bilmeden günaha girebilir, kötü bir davranışta bulunabilir, ağzından kötü bir söz çıkabilir. Ancak önemli olan bu hatalardan sonra tevbe etmesi ve davranışlarını düzeltmesidir. Rabbimiz böyle salih ahlaka sahip kullarına Kuran ayetlerinde şu müjdeyi vermektedir:
İşte bunlar; yaptıklarının en güzelini kabul ederiz ve kötülüklerinden geçeriz; (bunlar) cennet halkı içindedirler. (İşte bu,) Onlara va'dolunan doğru bir vaaddir. (Ahkaf Suresi, 16)
Salih amellerde bulunan müminler bu yaptıklarını Allah'ın rızasına, rahmetine ve cennetine vesile olması niyetiyle yaparlar. Tek istedikleri Allah'ın hoşnut olacağı gibi bir kul olmaktır. Hiçbir insanın rızasını, hoşnutluğunu istemezler. Dünya hayatında makam, mevki peşinde koşmaz, itibar kazanmanın hiçbir öneminin olmadığını çok iyi bilirler. Yaptıklarını Allah korkusuyla ve Allah sevgisiyle yapar, Allah'ın insanın tek dostu ve tek velisi olduğunu akıllarından hiç çıkarmazlar. Rabbimiz, Kuran ayetlerinde salih kullarının yaptıklarını "üstün, büyük ve kesintisiz bir ecirle ödüllendireceğini, onların ecirlerini noksansız olarak ödeyeceğini, onlara ecirlerini iki defa vereceğini" bildirmektedir. Bu karşılıkların en büyüğü hiç şüphesiz Allah'ın rızasıdır. Dünya hayatlarındaki tek amaçları Allah'ın hoşnutluğu, rahmeti ve cenneti olan iman sahiplerine ayrıca Allah'tan bağışlanma ve üstün bir ecir de vaat edilmiştir. Ayetlerde haber verilen bir diğer karşılık ise Rabbimiz'in bu salih kullarını rahmetine sokmasıdır:
Artık iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; Rableri onları Kendi rahmetine sokar. İşte apaçık olan 'büyük mutluluk ve kurtuluş' budur. (Casiye Suresi, 30)

Masaüstü Görünümü