Harun Yahya

RAMAZAN 2005 - 5. Gün












 

Günün Ayeti:

 


 







 





"De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır."
(En’am Suresi, 162)





 









 


 
Günün Hadisi:
 


 







 





“Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir, Allah için vermezse imanını kemale erdirmiştir.”
Hz. Muhammed (sav)





 









 


 
İslam Ahlakı :
 


 


MÜMİNLERİN MUTLULUK KAYNAĞI: ALLAH’IN RAHMETİ VE İHSANI








 
İnsanın gerçek anlamda mutlu olması maddi açıdan rahatlığına değil, manevi rahatlığına ve huzuruna bağlıdır. İnsan ister fakir isterse de zengin olsun, manevi olarak kendini huzurlu ve rahat hissetmiyorsa mutlu olamayacaktır. Örneğin kimi insanlarda var olan maddiyat tutkusu, onlar için bir sıkıntı kaynağı haline gelerek, onları sonu gelmeyen bir boşluğa doğru sürüklemektedir. Bu kimseler Kuran ahlakının kendilerine kazandıracağı güzellikleri ve rahatlığı tam olarak bilmedikleri için, manevi boşluklarını geçici olan bu dünya menfaatleriyle doldurmaya çalışırlar. Müminler ise bu manevi rahatlığı, Allah'a samimi bir şekilde iman edip, yalnızca O'na ibadet ettikleri için doğal olarak yaşarlar. Allah bir Kuran ayetinde müminleri 'Rablerine kalpleri tatmin bulmuş olarak bağlanan' kimseler olarak tanıtmış ve onları cennetle müjdelemiştir:
İman edip salih amellerde bulunanlar ve 'Rablerine kalpleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda süresiz kalacaklardır. (Hud Suresi, 23)
Yüce Allah bir başka Kuran ayetinde ise, müminlerin kalplerinin yalnız Allah'ın zikriyle mutmain olup rahatladığını ve tüm kalplerin yalnız Allah'ın zikriyle huzur bulabileceğini bildirmiştir:
Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur. (Rad Suresi, 28)
Müminleri mutlu kılan, onlara huzur ve ferahlık veren, Allah'a karşı duydukları derin sevgi ve bağlılıkları ve kalplerinin her an Allah ile birlikte olmasıdır. Bu ise, Yüce Allah'ın samimi imanlarına karşılık müminlere bir lütuf olarak verdiği bir nimeti ve rahmetidir. Dua ettiklerinde Allah'ın dualarına icabet edeceğini, bir hata yaptıkları zaman, samimi bir şekilde tevbe ettikleri takdirde onları bağışlayacağını, her zaman Allah'ın kendilerine yardım edeceğini, mutlaka bir çıkış yolu göstereceğini, yaptıkları herşeyin karşılığını tam olarak hatta fazlasıyla alacaklarını ve Allah'ın onları sonsuz rahmetine kavuşturacağını ummanın mutluluğunu yaşarlar. İşte müminlerin sevinç ve mutluluk kaynağı Allah'ın kendileri üzerindeki sınırsız rahmeti ve ihsanıdır. Allah müminlerin bu sevincini Kuran'da şöyle bildirmiştir:
De ki: "Allah'ın bol ihsanıyla (fazlıyla) ve rahmetiyle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, onların toplayıp yığmakta olduklarından hayırlıdır." (Yunus Suresi, 58)
Allah'ın rahmeti ve bol ihsanı müminler üzerinde, dünyada hayatlarının sonuna kadar tecelli eder. Yüce Allah'ın rahmeti ve ihsanı, Rabbimiz'in müminler için hazırladığı nimetlerle donatılmış cennetlerde de sonsuza dek onların üzerinde olacaktır.


 


 
Darwinizm'in Sahtekarlıkları :
 


 

 
Archæopteryx ALDATMACASI

Evrimciler, "kuşlar dinozorlardan evrimleşti" şeklindeki iddialarına yegane delil olarak 150 milyon yıllık bir kuş fosili olan Archæopteryx'i gösterirler ve bu fosilin iyi uçamayan yarı dinozor-yarı kuş bir canlı olduğunu iddia ederler. Oysa son bulgular bu canlının sadece soyu tükenmiş bir kuş türü olduğunu göstermiştir.
Bu canlının "sternum"unun, yani uçuş için gerekli olan kasların tutunduğu göğüs kemiğinin olmaması, canlının uçamayacağının en önemli kanıtı olarak gösterilmekteydi.
Ancak 1992 yılında bulunan yedinci Archæopteryx fosili, canlıda evrimcilerin çok uzun zamandır yok sandıkları göğüs kemiğinin var olduğunu göstermiştir. Bu kemiğin varlığı, Archæopteryx'in uçucu bir kuş olduğunu ispatlamıştır.







Kanatlarının üzerinde pençelerin ve ağzında dişlerin olmasını ise evrimciler Archaeopteryx'in ara geçiş formu olduğuna delil olarak göstermekteydiler. Oysa, bu bir delil değil bir çarpıtmaydı. Günümüzde yaşayan Taouraco ve Hoatzin isimli kuşlarda da dallara tutunmaya yarayan pençeler bulunmaktadır. Tarihte yaşamış farklı kuş türlerinin de dişlere sahip oldukları görülmüştür.
Archæopteryx'in asimetrik tüylere sahip olması da, onun uçucu bir kuş olduğunun bir başka delilidir. Bu özellik tüm uçucu kuşlarda bulunur ve onlara aerodinamik bir yapı kazandırarak uçmalarını sağlar.
Tüm bu bulgular, Archæopteryx'in ara form olduğu yönündeki evrimci iddiaların hiçbir bilimsel dayanağı olmadığını göstermektedir. Dünyanın en önde gelen kuşbilimcilerinden biri olan Kuzey Carolina Üniversitesi profesörü Alan Feduccia, kendisi de bir evrimci olmasına karşın, kuşların dinozorlarla akraba olduğu teorisine kesinlikle karşı çıkmaktadır. Feduccia, şöyle demektedir:
25 sene boyunca kuşların kafataslarını inceledim ve dinozorlarla aralarında hiçbir benzerlik görmüyorum. Kuşların dört ayaklılardan evrimleştiği teorisi paleontoloji alanında 20. yüzyılın en büyük utancı olacaktır. (Pat Shipman, "Birds Do It... Did Dinosaurs?", New Scientist, 1 Şubat 1997, s. 28)
Bunların yanısıra yakın tarihte Archaeopteryx'le aynı dönemlerde yaşamış olan uçucu kuş fosillerinin bulunması da Archaeopteryx'in dinozorlardan kuşlara bir ara geçiş formu olduğu iddiasını kökünden yıkmıştır.
Bunlardan, 1995 yılında Çin'de bulunan ve Archeopteryx'le yaklaşık aynı yaştaki 140 milyon yıllık Confuciusornis'in gagası, tüyleri ve iskelet yapısı günümüz kuşlarıyla aynı özellikleri göstermektedir.
Bu gerçek, Archæopteryx'in bütün kuşların ilkel atası olduğu yönündeki evrimci tezleri çürütmektedir. Yine Çin'de Kasım 1996'da bulunan 130 milyon yaşındaki Liaoningornis ve 120 milyon yaşındaki Eoalulavis isimli kuş fosillerinin de yapı ve mekanizma olarak günümüz uçucu kuşlarından hiçbir farkları yoktu ve mükemmel biçimde uçabiliyorlardı.
www.evrimmasali.com



 


 
Ahir Zaman'dan İşaretler:
 


 



      TOZLU DUMANLI BİR FİTNE

Tozlu dumanlı, karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takip edecek...
(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)








Peygamberimiz (sav)’in bildirdiği ahir zaman alametlerinden biri olan bu hadiste, Hz. Mehdi'nin çıkışından önce, tozlu ve dumanlı, karanlık bir fitnenin görüleceğinden söz edilmektedir. Fitne, "insanın akıl ve kalbini doğrudan doğruya hak ve hakikatten saptıracak şey, savaş, azdırma, karışıklık, ihtilaf, kavga" gibi anlamlara gelen bir kelimedir. Hadiste bu fitnenin ardında toz ve duman bırakacağı belirtilir. Ayrıca bu fitnenin "karanlık" olarak nitelendirilmesi, nereden geldiği belli olmayan, umulmadık bir olay olduğuna işaret kabul edilebilir.
Bu açılardan bakıldığında söz konusu hadisin, 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'nin New York ve Washington şehirlerinde meydana gelen, dünya tarihinin en büyük terör olayı olarak nitelendirilen saldırıya işaret etmesi muhtemeldir. Televizyon ekranlarında ve gazetelerde de şahit olunduğu gibi, bu iki büyük terör olayının ardından büyük bir toz bulutu ve duman çevreyi sarıp kuşatmıştır.
New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'ne ve Washington'da Pentagon binasına çarpan uçakların yakıtlarının sebep olduğu patlamalar sonucunda büyük bir duman oluşmuş ve bu duman tüm şehirden ve hatta civar kentlerden görülebilecek kadar yükselmiş ve yayılmıştır. Patlamalar sonucunda çöken binalar ise, daha büyük bir toz bulutunun oluşmasına neden olmuş, hatta çevredeki insanların üzerleri tamamen bu tozla kaplanmıştır.
Bu olay, hem dünya tarihinin en büyük terör saldırılarından biri olması, hem diğer alametlerle yakın dönemlerde vuku bulması ve ayrıca hadiste yapılan tarife benzer özellikler taşıması sebebiyle son derece önemlidir. Dolayısıyla binlerce masum insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olan, insanlık tarihinin bu en elim terör olaylarından biri, hadiste haber verilen ve ahir zaman alameti olarak bildirilen "tozlu dumanlı, karanlık fitne" olabilir.




 


 
Yaratılış Delilleri :
 


 


AKBABA KANATLARI VE HAVACILIK








Bir uçak uçarken kanadının ucunda basınç farklılıklarından kaynaklanan büyük girdapların oluşması söz konusudur. Bu tip girdaplar, uçuş esnasında uçakta olumsuz etkiler yaratır.
Havacılık araştırmalarında, akbabaların incelenmesiyle, onların uçarken teleklerini (kanatlarının uçlarında yer alan büyük tüyler) bir elin parmakları gibi açtıkları görüldü.  Yapımcılar, bu gözlemin sonucunda akbabanın kanat uçlarını kopya ederek, metalden küçük kanatçıklar yapmak ve bunları körük olarak denemek düşüncesini edindiler. Bu aygıtın bir dizi küçük girdap doğmasına yol açtığı ve önceki büyük girdabın yerini alan bu girdapların daha az zararlı olduğu kanıtlandı. Şimdi küçük kanatçıkların, uçakların kanat uçlarına uyarlanması için çalışılıyor. Rabbimiz’in sonsuz ilmiyle var ettiği bu üstün kanatlar, uçak mühendislerine ilham kaynağı olmaya devam etmekte ve Allah’ın kusursuz yaratışını bir kez daha teyit etmektedir.




 


 
Peygamberimiz(SAV)'in Mucizeleri:
 


 


PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN ÜSTÜN KİŞİLİĞİ








Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Rabbimiz Katında şerefli ve büyük makamı olan, mübarek bir insandır. Allah'ın alemlere üstün kılarak, kendisine itaat edilmesi için gönderdiği Peygamber Efendimiz (sav) insanların en güveniliri, dürüstlük örneği olup pek üstün bir ahlakın sahibidir. O, Allah'ın, takvası, üstün ahlakı, güzel huyuyla bütün insanlara örnek gösterdiği kutlu elçisidir. İnsanların mürşididir (ıslah edip yol gösteren). Yaşamı boyunca şefkatiyle, nezaketiyle, ince düşünceli, anlayışlı, tevekküllü, kararlı ve sabırlı tutumuyla tüm Müslümanlara yol göstermiştir. Peygamberimiz (sav) kendisinden sonraki bütün Müslüman alemine örnek olmuş çok hayırlı bir insandır.
Peygamberimiz (sav) yaşadığı toplum içinde el-emin (güvenilir) diye ünlenmiş, dürüstlüğü ve güvenilirliği üzerinde herkes ittifak etmiştir. Zaten Peygamber Efendimiz (sav)'in yüzü, her görenin dürüstlüğüne kesin kanaat getireceği gibi nurlu ve asildi. Vicdanının sesini dinleyerek, onunla konuşan, onun sohbetine katılan kim olursa olsun ondaki olağanüstülüğü anlamış, Peygamberliğine dair pek çok açık delil görmüştür. Aklı ve feraseti, sahip olduğu yüksek karakteri, kavmindeki müşriklerin bile aralarındaki anlaşmazlıklarını çözmesi için kendisine başvurmalarına sebep olmuştur.
Peygamberimiz (sav) hayatı boyunca insanlara hidayet rehberi olmuş, sahabeleri eğitmiş, müşriklerle de sürekli konuşarak onları doğru yola yöneltmek için mücadele etmiştir. Peygamberimiz (sav)'in eğitimi sonucunda çöl ortamında yaşayan, cahiliye ahlakına sahip insanlar, imanın nuruyla pırıl pırıl, güzel ahlaklı insanlar haline gelmişlerdir. Bu büyük bir mucizedir.
23 sene fiili olarak mücadele içinde olmasına, zorlu savaşlara girmesine, karşısında küfrün en azgın ve öfkeli insanları bulunmasına ve her zaman en ön saflarda mücadele etmesine rağmen kendisine hiçbir şey olmaması ve öldürülememesi de Peygamberimiz (sav)'in mucizelerindendir. Çok yiğit bir insan olan Peygamberimiz (sav)'in olağanüstü kararlılığı da onunla beraber olan her Müslümanın şevkini artırmıştır. Düşmanlarının kalplerine Allah'ın korku salması ve her koşulda onu iman etmeyenlere karşı galip getirmesi de Peygamberimiz (sav)'in mucizelerindendir. Allah savaşlarda melekleriyle ve görünmez ordularla kendisine yardım etmiş, böylece Hz. Muhammed (sav) kendi ordusundan sayıca çok daha güçlü olan düşman ordularını darmadağın etmiştir. (Al-i İmran Suresi, 125-126)
Peygamberimiz (sav) Allah'ın rızasını, İslam'ın ve Müslümanların menfaatini daima kararlılıkla üstün tutmuştur. En zorlu gibi gözüken durumlarda da Allah'ın yardımına kavuşacağını kuvvetle umut etmiş, Allah'ın, kendisini ve müminleri her zaman galip getireceğine inanmıştır. Nitekim her zaman Allah'ın koruması altında olmuş, iman etmeyenlerin azgınlıklarına ve saldırganlıklarına rağmen hiçbir zarara uğramadan yaşamıştır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in faziletlerini Allah, Kuran'da insanlara şöyle bildirmiştir:
Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır. Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin. (Kalem Suresi, 3-4)
 

 


 
Günün Internet Sitesi :
 


 


Evrim Adlı Masalsı Efsanenin Gerçek Yüzü Bu Sitede!

www.evrimefsanesi.com







Türkiye'deki ateist çevreler, özellikle de ateizmi bilimsellik görüntüsü altına gizlemeye çalışanlar, çok büyük bir panik içindedirler. Çünkü inandıkları materyalist felsefe ve bu felsefenin en önemli dayanağı olan Darwinizm, bilim karşısında büyük bir açmazdadır. Evrim teorisinin bir masal olduğunu artık bütün Türkiye görmektedir. Canlıların tesadüflerle ortaya çıktığını öne süren evrim safsatası çökerken, yaratılış gerçeğinin kesin delilleri de açıkça ortaya çıkmaktadır. 19. yüzyılın köhne evrim masalları ile bir zaman kandırılan kitleler, ateizmin sadece akılsızlara özgü bir hastalık olduğunu artık anlamış durumdadırlar. Bu çıkmaz içerisindeki evrimciler, sırf Allah'ın üstün yaratışını kabul etmekten kaçtıklarından evrimi savunmak adına bir takım uydurma, aslı ve bilimsel hiçbir kaynağı olmayan iddialar ortaya atmaktadırlar.
İşte Harun Yahya'nın eserlerinin ışığında hazırlanan www.evrimefsanesi.com adlı site, masalsı bir efsane tarzındaki bu iddiaları gözler önüne sermek için hazırlandı. www.evrimefsanesi.com ile evrimin, evrimcilerin asılsız iddiaları, büyük yalanlarıyla aslında uydurma bir efsaneden farklı olmadığını göreceksiniz.



Masaüstü Görünümü