Harun Yahya

RAMAZAN 2006 - 6. Gün





Mübarek Ramazan'ın 6. günü...  



 


 









 
Bir ayet

Hiç şüphesiz, zikri (Kuran'ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz.

(Hicr Suresi, 9)










 


 
 
 


 









 
Bir hadis

“Hasedden kaçının. Çünkü o, ateşin odunu yiyip tükettiği gibi, bütün hayırları yer tüketir.”

(Hz. Muhammed (sav))











 


 
İslam Ahlakı :
 


 

 
SEVECEN, MERHAMETLİ VE ILIMLI OLMAK
Sevgi, merhamet, anlayış ve tevazu imanın en önemli alametlerindendir. Sevgi tüm insanlar için çok büyük bir nimet, hayatlarını güzelleştiren bir lütuftur. Gerçek sevgiyse derin bir iman ve içli bir Allah korkusuyla yaşanır. Müminler, gördükleri güzel bir manzarayı, rengarenk çiçekleri, çeşit çeşit hayvanları, birbirinden lezzetli meyveleri ve sebzeleri, ihtişamlı bir evi, gösterişli bir arabayı, estetik bir sanat eserini, etkileyici bir müziği Allah'ın tecellileri ve eserleri olarak beğenip severler. Bu nedenle de bu güzellikler karşısındaki duyguları coşkulu ve içtendir. Sevgileri, Rabbimiz'e şükürlerinin samimi ifadesidir. Allah'ın Kuran'da bildirdiği, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in hayatıyla Müslümanlara öğrettiği sevgi, müminlerin kalplerini yumuşatır, merhametli ve ılımlı olmalarına vesile olur.
Müminlerin Allah'ın tecellisi olarak görüp en çok sevgilerini yönelttikleri varlıklar ise mümin kardeşleridir. "Mü'minler ancak kardeştirler..." (Hucurat Suresi, 10) ayetiyle Rabbimiz, Müslümanların birbirlerinin kardeşleri olduğunu bildirmiştir. Bu nedenle Müslümanlar arasındaki ilişki, aynı öz kardeşler arasında olduğu gibi, derin sevgiye dayalı, birbirini koruyucu ve kollayıcıdır. Müminler arasındaki kardeşlik, derin sevgi ve bağlılık cennetin de özelliklerinden biridir. Rabbimiz, Kuran'da şöyle buyurmuştur: "Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 47)
Müslümanlar birbirlerinin velisi, yardımcısı, gerçek dostlarıdırlar. Her Müslüman, diğer Müslüman kardeşine hürmetle, saygıyla, sevgiyle yaklaşmalı, onun için her türlü fedakarlığı severek yapmalı, vefa göstermelidir. Kardeşlerine merhamet duymalı, hatalarına karşı hoşgörülü olmalı, kusurlarını en güzel şekilde telafi etmeye çalışmalı, kırıcı ve üzücü her türlü tavır ve üsluptan şiddetle kaçınmalıdır. Peygamberimiz (sav)'in, "Merhamet edin, merhamet olunasınız. Af edin, af olunasınız..." hadis-i şerifiyle Müslümanlara bildirdiği ahlakın gereği de budur. (Harun Yahya, İslam Birliğine Çağrı)
Unutmamak gerekir ki, Allah Kuran'da müminlere "çekişip birbirlerine düşmemelerini" (Enfal Suresi, 46) emretmekte ve bunun Müslümanları zayıflatacak bir durum olduğunu bildirmektedir. Müslümanlar, Rabbimiz'in "Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın..." (Al-i İmran Suresi, 103) buyruğuna göre birlik ve beraberlik ruhu içinde olmalı, "birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak" (Saff Suresi, 4) yakınlık kurmalıdırlar. Müminlerin dostluk ve kardeşlik duygularından uzaklaşıp birbirlerini veli edinmemeleriyse, Rabbimiz'in bildirdiği gibi yeryüzünde karmaşaya ve kötülüğe sebep olabilecek büyük bir hata olur. Hiçbir Müslümanın bu sorumluluğun vebalini üstlenmek istemeyeceği açıktır. Allah, bu tehlikeyi şöyle bildirmiştir: "İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur." (Enfal Suresi, 73)



 


 
Darwinizm'in Sahtekarlıkları:
 


 

 
EVRİMCİLERİN BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞI: LUCYLucy 1974 yılında Amerikalı antropolog Donald Johanson tarafından bulunan ünlü fosilin adıdır. Birçok evrimci Lucy'nin insanla maymunsu ataları arasındaki ara geçiş formu olduğunu iddia etmiştir. Ancak ilerleyen yıllarda yapılan incelemeler Lucy'nin sadece nesli tükenmiş bir maymun türü olduğunu ortaya çıkarmıştır.
 
Bazı evrimciler, Lucy'nin dahil olduğu Australopithecus grubuna ait canlıların maymun özellikleri göstermelerine rağmen, insana benzer bir duruş ve yürüyüş şekli olduğunu öne sürmektedirler. Oysa yapılan incelemeler bunun doğru olmadığını göstermiştir. Harvard antropologlarından William Howells, Lucy'nin yürüyüş şeklinin insanlarınkine bir geçiş olmadığını yazmaktadır:
Lucy'nin yürüyüşünün tam olarak anlaşılmadığına ve Lucy'nin ihtiyaçlarını başarıyla karşılıyor olmasına rağmen, bizim yürüyüşümüze geçişe benzer bir şey olmadığına dair genel bir görüş birliği var. (William Howells, Getting Here the Story of Human Evolution, The Compass Press, Washington D.C., 1993, s. 79)
California Üniversitesi'nden antropoloji profesörü Adrienne Zihlman, Lucy'nin fosilinin pigme şempanzelerle dikkat çekecek şekilde benzer olduğunu belirtmektedir. (Adrienne Zihlman, "Pygmy chimps, people, and the pundits", New Scientist, 15 Kasım 1984, s. 39.)
Bilim yazarı Dr. Jeremy Cherfas da, New Scientist dergisinde yayınlanan yazısında Lucy'nin kafatası yapısı için şöyle der:
Lucy'nin, Australopithecus afarensis'de olduğu gibi şempanzelerinkine benzeyen kafatası ve buna uygun bir beyni var. (Cherfas, Jeremy. "Trees have made man upright" New Scientist, 20 Ocak 1983, s. 172.)
Ünlü Fransız bilim dergisi Science et Vie de Mayıs 1999 sayısında Lucy'i kapak yapmıştır. "Adieu Lucy" (Elveda Lucy) başlığının kullanıldığı yazıda, Australopithecus türü maymunların insanın soy ağacından çıkarılması gerektiğini yazmıştır. St W573 kodlu yeni bir Australopithecus fosili bulgusuna dayanarak yazılan makalede, şu cümleler yer almaktadır:
Yeni bir teori Australopithecus cinsinin insan soyunun kökeni olmadığını söylüyor... St W573'ü incelemeye yetkili tek kadın araştırmacının vardığı sonuçlar, insanın atalarıyla ilgili güncel teorilerden farklı; hominid soy ağacını yıkıyor. Böylece bu soy ağacında yer alan insan ve doğrudan ataları sayılan primat cinsi büyük maymunlar hesaptan çıkarılıyor... Australopithecus ve Homo türleri (insanlar) aynı dalda yer almıyorlar, Homo türlerinin (insanların) doğrudan ataları, hala keşfedilmeyi bekliyor. (Isabelle Bourdial, "Adieu Lucy", Science et Vie, Mayıs 1999, no. 980, s. 52-62)
Görüldüğü gibi, evrimciler bir kez daha çok güvendikleri bir sözde ara geçiş formunu kaybetmişlerdir.






 


 
Ahir Zamandan İşaretler :
 


 


ÜSTÜNLÜĞÜN TAKVADA DEĞİL, ZENGİNLİKTE ARANMASI

Toplumdaki tek üstünlük kriterinin zenginlik olması ve insanlara zenginliklerine bağlı olarak saygı gösterilmesi de Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde bir kıyamet alameti olarak bildirilmiştir:
Zengine itibar edilip kendinden daha üstün kişiler ona ayağa kalktıklarında ve ona selam verdiklerinde. kıyamet yaklaşmış demektir. (Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 480-481)
Kıyamet alametlerinden biri, ...mal sahibine (malından dolayı) ta'zim (hürmet) etmektir. (Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar; Beklenen Hz. Mehdi, 3. baskı, s. 146-147)
Günümüzde de toplumda hadislerdekine benzer bir anlayış yaygındır. Zengin olan kişinin sözlediği söz, aldığı karar geçerli olmakta, saygı ve sevgi güzel ahlak sahibi olan kişiye değil, zengin olan kişiye gösterilmektedir.

www.ahirzaman.net



 


 
Yaratılış Delilleri:
 


 


KİTİN TABAKASI AHŞAP YÜZEYLERDE ÖRNEK ALINIYOR

 
Yüzeyleri kaplamak, kirden ve aşınmadan korunmalarını sağlamak açısından oldukça önemlidir. Özellikle de yumuşak ahşapların içine girerek onları çürütebilecek su sızıntılarına karşı bunu yapmak çok gerekli bir işlemdir. İnsanların günlük hayatta kullandığı birçok koruyucu malzeme aslında doğadaki canlılar tarafından çok daha önceden kullanılmaktadır. Ahşap kaplama bunlardan yalnızca bir tanesidir.
Böceklerin vücudunu saran kitin tabakası ahşap yüzeylerin kaplanmasına örnek olmuş malzemelerden birisidir. Allah'ın üstün bir yaratışla var ettiği kitin son derece hafif ve ince, iskelet görevi görecek kadar da sağlamdır ve esnektir. Üzerindeki özel kaplama malzemesi sayesinde dışarıdan içeriye su geçirmez. Vücut içerisindeki sıvıları da dışarı çıkarmaz. Böceklerin sahip oldukları bu olağanüstü koruma sistemi Allah'ın sonsuz sanatının ve kudretinin benzersiz delilidir.
 
 



 


 
Peygamberimiz(sav)'in Mucizeleri:
 


 

 
İNKAR EDENLERİN AZ GÖRÜNEN ORDULARI
Allah Kuran'da iman etmeyenlerin, müminleri, müminlerin de iman etmeyenleri kimi zaman gözlerinde sayıca olduğundan az gördüklerini bildirmiştir. Bu da Kuran'da Allah'ın müminlere yardımı ve mucizelerinden biri olarak bildirilmektedir. Allah'tan bir mucize olarak savaş sırasında iki ordunun birbirlerini az görmesinde pek çok hikmet vardır. Müslümanların kendilerinden sayıca çok olan müşrik ordusunu az sayıda görmeleri onlara büyük bir güç ve moral kaynağı olmuştur. İman etmeyenlerin ise zaten kendilerinden daha az sayıda olan Müslüman ordusunu daha da az görmeleri onları rehavete sürükleyerek, nasıl olsa galip geleceklerini düşündürtmüş olabilir. Hiç şüphesiz bu, Allah'ın açık bir mucizesidir. Sebepler çerçevesinde, hiçbir ordunun sayısı olduğundan daha az görünmez. Bir ordu yüz bin askerden oluşuyorsa, bu her yerden aynı gözükür. Kalabalık olan bir ordu, yukarıdan da, aşağıdan da, karşıdan da bakılsa kalabalık gözükecektir. Dolayısıyla ordu sayısının az görünmesi olağanüstü bir durumdur. Bu olayda yaşanan mucize Allah'ın Peygamberimiz (sav)'e ve Müslümanlara yardımının tecellilerinden biridir. Allah Enfal Suresi'ndeki ayetlerde Peygamberimiz (sav)'e ve müminlere yaptığı yardımı şöyle haber vermektedir:
Hani Allah, onları sana uykunda az gösteriyordu; eğer sana çok gösterseydi, gerçekten yılgınlığa kapılacaktınız ve iş konusunda gerçekten çekişmeye düşecektiniz. Ancak Allah esenlik (kurtuluş) bağışladı. Çünkü O, elbette sinelerin özünde saklı duranı bilendir.
Karşı karşıya geldiğinizde, Allah, 'olacağı olan işi gerçekleştirmek' için, onları gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Ve (bütün) işler Allah'a döndürülür. (Enfal Suresi, 43-44)
Peygamberimiz (sav) döneminde, Müslümanların yaşadığı mucizelerden biri de, kendilerine karşı insanlar toplandığı halde bundan korkmamaları ve çekinmemeleridir. Ayette, inkarcıların zarar vermek amacıyla güç sahibi pek çok insanı toplayarak, azınlık olan Müslümanları baskı altına almaya çalıştıklarına işaret edilmektedir. Böyle zor durumda müminler gönülden Allah'a yönelmiş, O'na tevekkül etmişlerdir. Böylece Allah'ın koruması ve desteği sayesinde kendilerine hiçbir zarar dokunmadan büyük nimetlerle geri dönmüşler, bolluk ve berekete kavuşmuşlardır.
Allah Kuran'da inananların içinde bulunduğu bu mucizevi durumu şöyle bildirmektedir:
Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir.
Bundan dolayı, kendilerine hiç bir kötülük dokunmadan bir bolluk (fazl) ve Allah'tan bir nimetle geri döndüler. Onlar, Allah'ın rızasına uydular. Allah, büyük fazl (ve ihsan) sahibidir. (Al-i İmran Suresi, 173-174)
Allah'a tam olarak güvenen ve her zaman O'na teslim olan Peygamberimiz (sav) ve beraberindeki müminler her zaman Kuran ahlakına uygun yaşamışlar, yaptıkları her işte Allah'ın hoşnutluğunu hedeflemişlerdir. Bunun karşılığında da Allah'tan güvenlik ve huzur duygusuna kavuşmuşlar, en zor şartlarda bile büyük zenginlik ve ganimetler elde etmişler ve güzel bir hayat yaşamışlardır.






 
Yaşayan Fosiller Evrimi Yalanlıyor:
 


 

 


425 MİLYON YILLIK ATNALI YENGECİ FOSİLİ



 
İlk fosil kayıtları 425 milyon yıl öncesine dayanan atnalı yengeci, günümüz sahillerinde aynı şekli ile varlığını sürdüren önemli bir yaşayan fosil örneğidir. Kumsalda rahat yürümesini sağlayan ve bir dümen gibi hareket eden kuyruğu, son derece kompleks birleşik yapıdaki iki gözü ve tüm diğer özel yapıları ile günümüzden 425 milyon yıl önce, bugünkü şekliyle varlığını sürdürmüştür.

Bu gerçek, atnalı yengecini de Allah'ın bir anda kusursuz olarak yarattığının bir delilidir.
 
(solda) Atnalı yengecinin günümüzdeki hali.
 
 
 





 
Günün Internet Sitesi:
 


 

 
www.islaminyukselisi.com

Bu site bir yandan iman edenlerin şevkini ve azmini artırmayı amaçlarken, bir yandan da İslam ahlakını tüm insanlara anlatmak için gösterilecek çabanın önemine dikkat çekmektedir. Bilmek gerekir ki yaşanan tüm bu gelişmeler Kuran'daki "İnsanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde, hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile" (Nasr Suresi, 2-3) ayetlerinin tecelli edeceği vaktin çok yakın olduğunu, hatta yaşanmaya başladığını göstermektedir. Bu web sitesi İngilizce de mevcuttur.




Masaüstü Görünümü