Harun Yahya

RAMAZAN 2007 - 21. Gün














"Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlüne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." (Tevbe Suresi, 71)

"Kibirden de sakınınız. Hiç şüphe yok ki kibir, şeytanı Adem (a.s)'e secde etmemeye sevk etmiştir. Hırstan da sakınınız. Zira hırs Adem (a.s)'i malum ağaçtan yemeye sevk etmiştir. Hasedden de sakınınız. Zira Adem (a.s)'ın iki oğlundan biri kardeşini ancak hased sebebi ile öldürmüştür. İşte bunlar her hatanın aslıdır." HZ. MUHAMMED (S.A.V.)














Kuran'da "Ataların dini"
İslam dini adına ortaya atılıp, ancak Kuran'da hiçbir şekilde yeri olmayan inanç ve uygulamaların kaynağı, "ataların dini"dir.
iman edenlerin nasıl bir yaşam sürmeleri gerektiği Kuran'da haber verilmiştir. Kuran'da haber verilen konulardan biri de "ataların dini"dir. Bu ifadeyle, dinin kaynağındaki hükümlerin dışında birtakım kurallara bağlı hareket edilerek geçmişten getirilen alışkanlıklara, geleneklere ya da kulaktan dolma bilgilere dayalı batıl bir din kastedilmektedir. İslam dini adına ortaya atılıp, ancak Kuran'da hiçbir şekilde yeri olmayan inanç ve uygulamaların kaynağı da, işte bu "ataların dini"dir.Cahiliye toplumlarında "ataların batıl dini"ne uyarak yaşayan insanlara sıkça rastlanır. Bu toplumlarda yaşayan insanlar çeşitli ibadetleri ve davranışları niçin yaptıklarını düşünmeden, babalarından, dedelerinden öğrendikleri şekliyle uygularlar ve dinen makbul bir şeyler yaptıklarını sanırlar. Temelde, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmayı değil, geçmişten kendilerine kötü bir miras olarak bırakılan çarpık sistemi uygulamaya çalışırlar. Bu konuda Kuran'da Hz. İbrahim'in kavminden şöyle bir örnek verilmiştir:
"Onlara İbrahim'in haberini de aktar-oku: Hani, babasına ve kavmine: "Siz neye kulluk ediyorsunuz?" demişti. Demişlerdi ki: "Putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz." Dedi ki: "Peki, dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı?", "Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu?", "Hayır" dediler. "Biz atalarımızı böyle yaparlarken bulduk." (İbrahim) Dedi ki: "Şimdi, neye tapmakta olduğunuzu gördünüz mü?", "Hem siz, hem de eski atalarınız?", "İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdır; yalnızca alemlerin Rabbi hariç", "Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur;" "Bana yediren ve içiren O'dur;", "Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;", "Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur, "Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;" (Şuara Suresi, 69-82)









Ayetlerde görüldüğü gibi, Hz. İbrahim, kavminin batıl dininden uzaklaşmış, yalnızca Allah'a yönelmiş ve kavmine de Allah'ın tek ilah olduğunu, uyulması gereken tek dinin de Allah'ın dini olduğunu tebliğ etmiştir.Elçilerin çoğu, gönderildikleri kavimler tarafından atalarının dinlerine karşı çıkmakla, bu dini yıkmaya çalışmakla itham edilmiş, tepki ve tehditler almışlardır. Bununla ilgili ayetlerden bazıları şöyledir:
"Onlar: "Siz ikiniz, bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)dan çevirmek ve yeryüzünde büyüklük sizin olsun diye mi bize geldiniz? Biz, sizin ikinize inanacak değiliz" dediler. (Yunus Suresi, 78)"Onlara; "Allah'ın indirdiklerine uyun" denildiğinde, derler ki; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Şayet şeytan, onları çılgınca yanan ateşin azabına çağırmışsa da mı (buna uyacaklar)?" (Lokman Suresi, 21)"Hayır; dediler ki: "Gerçekten atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk ve doğrusu biz onların izleri (eserleri) üstünde doğru olana (hidayete) yönelmiş (kimse)leriz." (Zuhruf Suresi, 22)



MUHİT (Kuşatan)

"Dikkatli olun; gerçekten onlar, Rablerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku içindedirler. Dikkatli olun; gerçekten O, herşeyi sarıp-kuşatandır." (Fussilet Suresi, 54)
Dinden uzak yaşayan insanlar, gizlice yaptıkları sahtekarlıkları, söyledikleri yalanları karşılarındaki insanların fark etmediğini düşündüklerinden içlerinde garip bir heyecan duyarlar. Yaptıklarını çok büyük bir kar olarak görür, hatta bundan dolayı 'akılsızca' bir büyüklük hissine kapılırlar. Oysa yaptığı tüm sahtekarca eylemler kişinin kendi aleyhinedir. Ne var ki inkarcı, böyle bir kavrayışa sahip olmadığı gibi her gizli eyleminde "zafer edasıyla" hareket eder. Çünkü kendince gerçek yüzünü insanlardan gizlemeyi başardığını düşünür. Fakat hesaba katmadığı bir şey vardır: Herşeyin üzerinde şahit olan, işiten ve gören Allah, kendisini her yönden sarıp kuşatmaktadır. Allah bir ayetinde şöyle buyurmaktadır: "Onlar, insanlardan gizlerler de Allah'tan gizlemezler. Oysa o, kendileri, sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi 'geceleri düzenleyip kurarlarken' onlarla beraberdir. Allah, yaptıklarını kuşatandır'." (Nisa Suresi, 108)
Allah insanları ve yaptıklarını kuşattığı gibi tüm kainatı da kuşatmıştır. O'nun hakim olmadığı tek bir varlık yoktur. Allah cinlerin ve meleklerin bulunduğu ve daha bilmediğimiz nice alemleri de yaratan ve ilmiyle kuşatandır.



Sakın unutma

Peygamberlerin ve müminlerin Kuran'daki bazı duaları
Allah müminlere dua konusunda hiçbir sınır getirmemiş "... Bana dua edin, size icabet edeyim" (Mümin Suresi, 60) şeklinde buyurarak müminleri ihtiyaç duydukları her konuda Kendisine sığınıp yardım dilemeye çağırmıştır. Kuran'da peygamberlerin ve müminlerin Allah'tan neler istedikleri konusunda verilen örneklerden bazıları ise şöyledir:


Kendilerini doğru yola, nimet verdiklerinin yoluna iletmesi, gazaba uğrayanların, sapmışların yolundan ayırması (Fatiha Suresi 1-7)


Yaşadıkları şehri güvenlikli bir yer kılması (Bakara Suresi, 126)


Yaşadıkları şehrin halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandırması (Bakara Suresi, 126)


Kendilerini Allah'a teslim olmuş Müslümanlar kılması ve soylarından Allah'a teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet vermesi Bakara Suresi, 128-129)


İbadet yöntemlerini göstermesi (Bakara Suresi, 128)


Tevbelerini kabul etmesi (Bakara Suresi, 128)


İçlerinden ayetleri okuyan, kitabı ve hikmeti öğreten ve onları arındıran bir elçi göndermesi (Bakara Suresi, 129)


Dünyada ve ahirette iyilik vermesi (Bakara Suresi, 201)


Ateşin azabından koruması (Bakara Suresi, 201)


Üzerlerine sabır yağdırması, adımlarını sabit kılması (kaydırmaması) ve kafirler topluluğuna karşı yardım etmesi (Bakara Suresi, 250)


Unuttuklarından ve yanıldıklarından dolayı sorumlu tutmaması (Bakara Suresi, 286)


Önceki nesillere yüklediği gibi ağır yük yüklememesi ve güç yetiremeyecekleri şeyleri taşıtmaması (Bakara Suresi, 286)


Affetmesi, bağışlaması, esirgemesi (Bakara Suresi, 286)


Hidayete erdirdikten sonra kaplerini kaydırmaması ve katından bir rahmet bağışlaması (Al-i İmran Suresi, 8)


Elçilere vaat ettiklerini kendilerine de vermesi (Al-i İmran Suresi, 191-194)




Su Örümcekleri









Su örümcekleri mecbur kalmadıkça sudan çıkmazlar. Sadece şiddetli yağmurlarda su yüzeyinde kırılmalar meydana geldiği zaman geçici olarak kıyıya sığınırlar. Su örümceklerinin ayaklarının ucunda suyu itme özelliğine sahip, balmumuna bulanmış kıllardan oluşan kadifemsi sık bir örgü vardır. Örümceğin ayağının, balmumunu eriten etere batırılmasıyla yapılan bir deneyde, örümceğin su üzerinde yürüme yeteneğini yitirdiği görülmüştür. Su ö-rümceğinin yürüyüşü son derece ustacadır. Daha kısa olan ön ayakları, özellikle avını yakalamaya yarar. Orta ayaklar hareketi sağlar, arka ayaklarsa dümen vazifesini görür. Su örümceği, bir sıçrayışta bir metre kadar ileriye fırlayabilir. Hatta göz açıp kapayıncaya kadar, bir ayağını öne, diğer ayağını arkaya atarak geri dönüş yapabilir. Suya düşen böceklerin yarattıkları dalgalar su örümceği tarafından hemen algılanır. Suda oluşan en ufak bir titreşim örümceği harekete geçirmeye yeter. Su örümcekleri, suya batmalarını engelleyecek ayakları, sudaki titreşimleri algılayan duyu organları ile Allah'ın varlığının ve sonsuz büyüklüğünün delillerindendir.

Kar tanelerindeki tasarım
Kar taneleri sahip oldukları çeşitlilik ve kusursuz tasarım özellikleriyle Allah'ın yaratma sanatının delillerindendir.
Bir metre küp karda 350 milyon tane kar taneciği bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunların hepsi altıgen ve kristalimsi bir yapıdadır ve her biri farklı şekillere sahiptir. Bu şekillerin nasıl ortaya çıktığı, nasıl olup da her birinin farklı şekillerinin olduğu, simetrinin nasıl sağlandığı gibi soruların cevapları bilim adamları tarafından yıllardır araştırılmaktadır. Elde edilen her bilgi ise kar tanelerindeki ihtişamlı sanatı ortaya çıkarmaktadır. Kar tanelerinin altıgen yapılarındaki çeşitlilik ve kusursuzluk, Allah'ın Bedi (örneksiz yaratan) sıfatının bir tecellisidir. Allah yarattığı herşeyi en güzel yapandır. Kar tanelerinin oluşumları incelendiğinde Allah'ın sonsuz sanatının farklı bir yönü gözler önüne serilmektedir.









İnce ve küçük tabakalar, çok dallı yıldızlar ya da küçük iğne başlarına benzer şekillerdeki kar taneciklerinin oluşumu tamamen hayret uyandırıcıdır. Kar kristallerinin kusursuz düzendeki yapıları çok uzun yıllardır insanların ilgisini çekmektedir. Kristallere son biçimini veren etmenlerin neler olduğu konusunda 1945'ten beri araştırmalar yapılmaktadır. Bir kar tanesi 200'den fazla buz kristalinden oluşan bir kristaller kümesidir. Kar kristalleri gerçekte mükemmel bir düzen içinde şekillenmiş su moleküllerinden oluşur. Mimari şaheser olarak nitelendirilebilecek kar kristalleri su buharının bulutlardan geçerken soğumasıyla şekillenir. Bu olay şöyle gerçekleşir:
Su buharının içinde düzensiz bir biçimde her yana dağılmış olan su molekülleri bulutlardan geçerken sıcaklığın düşmesi ile birlikte hareketliliklerini kaybederler. Daha az hareket eden su molekülleri bir süre sonra gruplaşmaya başlar ve sonuçta katı bir biçim alırlar. Ancak gruplaşmalarında kesinlikle bir düzensizlik yoktur, tam tersine her zaman birbirine benzeyen mikroskobik altıgenler olarak birleşirler. Her kar tanesi önceleri tek altıgen su molekülünden oluşur, daha sonra diğer altıgen su molekülleri de gelip bu ilk parçanın üstüne eklenir. Konunun uzmanlarına göre bir kristalin şeklini belirleyen temel özellik bu altıgen su moleküllerinin tıpkı bir zincirin halkaları gibi birbirlerine kenetlenmesidir. Ayrıca sıcaklığa ve nem oranına göre aslında aynı olması gereken kristal parçacıkları çok farklı şekiller almaktadırlar.
Neden tüm kar tanelerinde altıgen simetri vardır ve neden her biri diğerlerinden farklıdır? Kenarları neden düz değil de köşeli bir yapıdadır. Benzer soruların cevaplarını bilim adamları hala çözmeye çalışmaktadırlar. Bu Allah'ın kusursuz yaratmasıdır. Allah, yaratmada hiçbir ortağı olmayan, sonsuz güç sahibi olan ve herşeyi örneksiz olarak yaratandır.

Masaüstü Görünümü