Harun Yahya

Avrupa Birliği süreci

Avrupa Birliği için gerekli düzenlemeler yapılırken, Türkiye'nin bu önemli meselesinde bölücü ideoloji sahiplerinin "kazanım" olarak göreceği bir takım tavizler verilmemesine de dikkat edilmelidir. TSK, bölücü terörle 20 yıl başarıyla savaşmış ve onu yenmiş bir kurum olarak, bu önemli hususu görmekte ve buna dikkat çekmektedir.

Avrupa Birliğine Üyelik Süreci:
Atatürk'ün muasır medeniyetler hedefinin günümüzde Türkiye için en somut ifadesi kuşkusuz Avrupa Birliği'ne üyelik sürecidir. Bu milli hedeftir ve asla terk edilemez. Ancak Avrupa Birliği'ne üye olmak için Türkiye'den istenen bir takım yapısal değişikliklerin Türkiye'nin özel şartlarının da gözetilerek değerlendirilmesi zorunludur. Çünkü Türkiye Avrupa Birliği üyelerinin hiç birinin karşı karşıya kalmadığı özel sorunlarla karşı karşıyadır. Dünyanın en kanlı terör örgütlerinden biri, ülkemiz içindeki bir etnik köken farklılığını sömürerek 20 yıla yakın bir süre Türkiye'de kan akıtmıştır. Avrupa Birliği için gerekli düzenlemeler yapılırken, Türkiye'nin bu önemli meselesinde bölücü ideoloji sahiplerinin "kazanım" olarak göreceği bir takım tavizler verilmemesine de dikkat edilmelidir. TSK, bölücü terörle 20 yıl başarıyla savaşmış ve onu yenmiş bir kurum olarak, bu önemli hususu görmekte ve buna dikkat çekmektedir. Tüm devlet kurumlarımızın, sivil toplum kuruluşlarının ve kanaat önderlerinin bu hususa aynı duyarlığı göstermesi, yerinde bir davranış olacaktır.





Dinin Doğru Anlaşılması: Türk Silahlı Kuvvetleri başta da belirttiğimiz gibi Türk Milleti'nin içinden çıkmıştır ve milletimizin tüm kutsal değerlerini benimsemektedir. Bu değerlerin başında da yüce dinimiz İslam gelir. Ancak bugün dünyamızda İslamiyet'i yanlış yorumlayan, bir takım radikal siyasi ideolojilere hatta terörizme kılıf bulmak üzere çarpıtan akımların varlığı da malumdur. 11 Eylül terör saldırıları, bu akımların dünya çapında ne kadar büyük bir tehdit haline geldiğini açıkça göstermiştir. TSK'nın dini meselelerdeki dileği ise, bu gibi çarpık akımların fikriyatının yerine, milletimizin İslam'ın doğrusunu ve özünü öğrenmesidir. Kuran-ı Kerim'in Türkçe'ye çevrilmesini, hutbelerin Türkçe olarak okutulmasını sağlayan, "dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam öyle inanıyorum" diyen Büyük Önder Atatürk'ün yaklaşımı da zaten bu yöndedir.

Tüm bunlar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, sahip olduğu büyük birikim ve vizyonla, azim ve kararlılıkla, fedakarlık ve vazife bilinciyle, devletimizin ve milletimizin bekasının en büyük güvencelerinden biri olduğunu bir kez daha göstermektedir. Bu gerçeği milletimizin her ferdinin iyi anlaması gerekmektedir.

Unutulmamalıdır ki, Türkiye, dünyanın çok sorunlu, istikrarsız ve kritik bir bölgesinde yer almaktadır. Bu bölgede bir ülkenin güvenli, istikrarlı, müreffeh ve baki olabilmesi için, büyük bir askeri güce sahip olması gerektiği aşikardır. Irak'taki savaş ve bu savaşla birlikte bir kez daha gündeme gelen Kuzey Irak meselesi, kahraman ordumuzun gücünün ve basiretinin ülkemizin en büyük güvencesi olduğunu bizlere bir kez daha hissettirmiştir. On yıllardır tüm Ortadoğu'ya dehşet saçan Sadddam Hüseyin gibi saldırgan diktatörlere; Türkler ile Kürtler arasındaki tarihsel dostluk ve kardeşliği hiçe sayarak milletimize ve devletimize (ve Kuzey Iraklı Türkmenlere) koyu bir husumet besleyen bazı Kuzey Iraklı Kürt hareketlerine; bölge üzerindeki emelleri uğruna Türkiye'nin milli menfaatlerini sarsabilecek büyük güçlere ve tüm diğer potansiyel tehditlere karşı en büyük güvencemiz, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri'dir. Milletimizin her ferdinin bu bilinç içinde ordumuza sahip çıkması, "asker millet" ruhunu yaşaması ve yaşatması gerekmektedir. (http://www.harunyahya.org/Makaleler/turkiye09.html)



devamı >>>
TÜRK DÜNYASINDA MEVCUT DURUM

Masaüstü Görünümü